on iki

642 47 1
                                    

not: eleanor beş yaşında.

"Çakmağını düşürdün, yine." dedi Ashton yumuşak bir sesle ellerinde çakmağımı tutarken. Çakmağı bana attı ve tek kelime atmadan yakaladım. Ondan uzaklaşmaya başladım ama hala arkamdan beni takip eden ayak seslerini duyabiliyordum.

"Doktor ne dedi?" Bana yetişti. Şimdi yan yana yürüyorduk.

"Genç kız kardeşimin öleceğini söyledi." dedim duygusuzca önümdeki caddeye bakarken.

"Ölmeyecek, eminim doktor bunu söylememiştir." dedi ciddi bir tonda.

"Doktor, anormal hücrelerin diğer dokulara yayıldığını, bu hücrelerin hayati organları engellediğini ve kardeşimin birkaç hafta daha hastanede kalması gerektiğini söyledi." diye mırıldandım ve bir sigarayı yakarak dudaklarıma yerleştirdim. "Kardeşim beş yaşında ve o ölüyor." İç çektim ve birkaç saniyeliğine kaldırıma başımı eğdim, sonra tekrar düz baktım.

"Kardeşin ölmeyecek Ella." İç çekti ve cebinden bir sigara çıkardı.

"Zor bir gün mü geçiriyorsun?" diye sordum. Kıkırdadım.

"Öyle denebilir arkadaşım." dedi Ashton sırıtarak ama tartışmadım. Ashton ile tartışmak için çok yorgundum, bu yüzden sessiz kaldım.

Eve yürümeye devam ettim ve Ashton da benimle yürümeye devam etti. Gerçekten onun ne yaptığını bilmiyordum, o sadece yanımda sessizce yürüyordu.

"Bilirsin, yedinci sınıfta hep güler ve gülümserdin. Ve hep şu Emilie ile birlikteydin. Ne oldu?" diye sordu meraklıca, bana o zamanları hatırlattı. Bazen o zamanları özlüyordum, Emilie'nin tamamen bir sürtük olmadığı zamanları. Değişmiş olabilirdi ama bana çok fena bokluklar yapmıştı.

"İnsanlar değişir." Omuz silktim ve Ashton başını salladı. "Kırmızı ve siyah saçlı bir çocuk tanıyor musun?" diye sordum Ashton'a Michael'i sormayı hatırlayarak.

"Michael?" diye sordu Ashton nasıl onu tanıdığım hakkında kafası karışmış bir şekilde.

"Evet. O senin arkadaşın mı?" Michael konusuna devam ettim çünkü çok fazla şey biliyordu.

"Evet, öyle de denebilir." Ashton kaşlarını çattı ve yürürken kaldırıma baktı; bana söylemediği bir şey vardı. "O, senin arkadaşın mı?" İlgisini kaldırımdan alarak bana verdi.

"Hayır, benim arkadaşlarım yok Irwin. Bunu çoktan anladığını düşünüyordum. Onunla sadece iki kez konuştum, çok değil, ama arkadaş olmadığımızdan eminim." dedim ve Ashton kıkırdadı.

Sadece ayak seslerimizin duyulduğu birkaç dakikadan sonra evimi görür gibi oldum. Kapının önündeki girişe ulaştığımızda Ashton hala arkamdaydı. Kapıyı açmak üzereyken ona döndüm.

"Biliyor musun Irwin? O kadar da kötü değilsin." dedim ve canlı bir şekilde gülümsedi. "Her zor bir gün geçirdiğinde beni ara, böylece beraber zor bir gün geçirebiliriz."

-

Hatalarım varsa gerçekten çok özür dilerim, bu bölümü sizi bekletmemek için hemencecik çevirip paylaştım, kontrol edecek vaktim bile yok. Tekrardan özür dilerim.

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin