Tiksindiğim yere giden kapıyı açtım. Hastane. Burada sadece küçük kız kardeşim için vardım. Benim küçük savaşçım.
"Sen sigara mı içiyordun Ella?" dedi altı aydır tanıdığım rahatsız edici hemşire.
"Siktir oradan Natasha." dedim orta yaştaki kadına. Beni deli ediyordu. Herkes beni deli ediyordu. Ama o fazla rahatsız ediciydi.
"Ne dediğine dikkat et!" diye bağırdı ama onu sadece orta parmağımı göstererek yanıtladım.
O kapıda yazan tanıdık sayıyı gördüm: 308. Kapıyı açtım ve annemi narin kardeşimin yattığı yatağın yanındaki beyaz sandalyede otururken gördüm.
"Selam prenses." Alnına bir öpücük bıraktıktan sonra yatağın köşesine oturdum. "Selam anne." dedim anneme. "Nasılsın?" diye sordum kız kardeşime.
"Bugün biraz yorgunum Ella. Yapmam gereken bir sürü şey var ama doktor ancak yarın birkaç haftalığına eve gidebileceğimi söyledi." dedi eve gitme düşüncesinin verdiği heyecanla.
"Elenaor biraz dinlenmelisin." dedi annem kız kardeşime.
"Peki anne. Uyandığımda burada olacak mısın?" diye sordu gözlerindeki muhtaç bakışlarla.
"Tabi ki tatlım. Tatlı rüyalar." Annem kardeşimi öptü, ardından ben de aynısını yaptım.
"Yarın seni evde göreceğim El. Seni seviyorum." Gözlerini uyuyabilmek için kapattı. "Bu gece kalacak mısın anne?" diye sordum anneme. Başını olumlu anlamda salladı. Kardeşime lösemi teşhisi koyulduğundan beri çok fazla konuşmuyordu, sadece gerektiğinde. "Peki. İyi geceler." dedikten sonra küçük odadan çıktım.
Ardından daha da kalabalıklaşmış ana girişe yürüdüm.
"Ella?" dedi sinir bozucu erkek sesi.
"Benimle dalga geçiyor olmalısın." diye homurdandım. "Beni takip mi ediyorsun Irwin? Bak sana ne diyeceğim, bu iş ürkütücü olmaya başladı." Ona döndüm. Bir aptal gibi sırıtıyordu.
"Kader." dedi ve gözlerimi devirdim.
"Sikeyim kaderini. Sen bir takipçisin ve benim sinirlerimi fena bir şekilde bozmaya başladın. Beni rahat bırak cümlesinin neresini anlamadın?" dedim dişlerimi birbirine bastırarak.
"Bak bebeğim. Sadece hastaneye gelmem gerekti ve tesadüfen sen de buradaydın; bu benim suçum değil."
"Bana bir kez daha bebeğim dersen küçük dostunu keserim." diye uyardım onu. Bunu asla yapamayacağımı biliyordum; çünkü, hadi ama, ben bakire bir bahişeyim. Ama o bunu bilmiyordu.
"Aman ya! Dalga geçiyordum!" derken küçük dostunu elleriyle korumaya aldı.
"Benden uzak dur Irwin." dedim ve giriş kapısına doğru yöneldim.
"Ya senden uzak durmak istemiyorsam?" diye sordu.
"Sana isteyip istemediğini sormuyorum. Benden istesen de istemesen de uzak durman gerektiğini söylüyorum." dedim basitçe. Hastaneden çıktım ve eve doğru yol almaya başladım.
"Ella!" İnanmıyorum. Benimle dalga geçiyor olmalısınız.
"Şimdi ne var Irwin?" diye bağırdım sokaktaki bazı insanların bize bakmasını sağlayarak.
"Çakmağını düşürdün, yine." dedi çakmağımı elinde tutarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|
Fanfictionbahişe (isim) bir bakirenin fahişe gibi davranması. - This story belongs to @acidgrvnge. Thanks for your permission hun!