altı

821 49 2
                                    

"Ella, bak evdeyim! Bunu acayip özledim." diye çığırdı Eleanor ben giriş kapısını açarken.

"Ben de seni burada görmeyi özledim prenses." Kardeşime sıkıca sarıldım ama o şaşırtıcı bir şekilde geri çekildi. Eleanor asla geri çekilmezdi.

"Ella berbat kokuyorsun!" Komik bir yüz ifadesi takındı ve kıkırdadı. Tişörtümü kokladım. Sigara kokuyordum. Siktir. Temizlik odasında sigara içmemeliydim. Ne düşünüyordum? 

"Bu sadece ter El. Eve gelirken koştum da." dedim berbat hatamı berbat bir yalanla düzeltmeye çalışırken.

Çığırırken kıkırdadı. "Bu ter değil gerizekalı, bu sigara!" Lanet olsun.

"Yeniden sigara içmeye mi başladın Ella?!" Annem ön koridorda belirdi. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Annem sigarayı bıraktığımı düşünüyordu ama yanılıyordu. Bir konuda daha yanılıyordu; sigaraya kardeşime lösemi teşhisi konduğundan beri içtiğimi zannediyordu, halbuki daha önce başlamıştım, çok daha önce.

"Sadece tek bir sigara anne." Yalanlar.

"Ella! Bunu yapamazsın! Sigarayı bırakmanın senin için ne kadar zor olduğunu hatırlıyor musun?" Hiç bırakmadım ki.

İç çektim. "Bu konuşmayı yapmamıza gerçekten gerek var mı? Sadece bir tane içtim anne." Annem hayal kırıklığıyla başını iki yana salladı ve mutfağa yürüdü.

"Bu senin için zararlı Ella." diye fısıldadı kız kardeşim. Önüne diz çöktüm.

"Biliyorum." dedim parıl parıl parlayan yeşil gözlerine bakarken.

"O zaman neden içmeye devam ediyorsun?" dedi ve ardından suratını astı.

"Eğer çok fazla çikolata yersen karnının ağrıyacağını biliyorsun, değil mi?" diye sordum ona ve bu sefer ilgiyle başını salladı. "Ama yine de yersin, değil mi?"

"Evet." dedi ve gözlerime baktı.

"Asla, ama asla, hayatında sigara içmeye başlama. Asla, tamam mı?" dedim ciddi bir ifadeyle. Eleanor iri gözleriyle onayladı.

"Asla içmeyeceğim abla. Söz mü?" Serçe parmağını uzattı. Ona şaşkın gözlerle baktım. Serçe parmağımı kavradı ve kendi serçe parmağıyla birleştirdi. "Şimdi, bir daha asla bu sözü bozamayız! Serçe parmakla tutulan söz önemlidir!" dedi yüzünde ciddi bir ifadeyle. Gülerek onu başımla onayladım.

Bana kafası kopmuş bir oyuncak bebek göstedi. "Bak, bebeğimin kafası koptu." dedi somurtarak. 

"Kafası nerede?" diye sordum bebek hakkında çok endişeliymiş gibi davranarak.

Eleanor öbür elinde tuttuğu bebeğin kafasını gösterdi. Küçük bir gözyaşı yüzünden tişörtüne damladı.

"Tatlım! Ağlama, ben tamir ederim. Sadece bir duş almama izin ver çünkü berbat kokuyorum." Komik bir yüz ifadesi takındım. Eleanor gülerek beni de gülümsetti.

"Bebeğimin ismini Ella koyacağım. Çünkü o senin kadar güzel ve güçlü, abla." Kardeşimin yorumuna güldüm.

Alnına bir öpücük kondurdum. "Teşekkür ederim El. Sen benden daha güçlüsün." Diz çökme pozisyonumu bozup ayağa kalktım ve banyoya duş almaya yöneldim.

-

Kardeşimin tüm evde yankılanan kahkahasını işittiğimde oturma odasına, mükemmel sesin geldiği yöne, yöneldim. Saçım, uzun süren duşumun sonucunda ıslaktı.

"Hey El, komik olan ne?" Gülümseyerek oturma odasına girdim. Ama gülümsemem aynı anda soldu. Gözlerime inanamamıştım.

Ashton Kahrolası Irwin.

"Burada ne arıyorsun?" diye bağıdım, kardeşimin yerinden zıplamasını sağlayarak.

"O sadece bir arkadaş abla! Bak, Ella'yı onardı!" Bana bebeğini kocaman bir gülümsemeyle gösterdi.

"Onu kim içeri aldı?" diye bağırdım bir kez daha sinirle burnumda soluyarak.

"Annem." dedi basitçe bebeğiyle oynayarak.

Mutfağa yöneldim. Arkamdan beni takip eden ayak seslerini duyabiliyordum.

"Neden onu içeri aldın?!" Annem çığlığımla yerinden sıçradı ve bana irileşmiş gözleriyle baktı.

"Ella! O senin arkadaşın." dedi sakince.

"Dışarıda konuşmaya ne dersin Ella?" dedi Ashton sakince, ardından sırıttı.

Sinir bozucu bok parçası.

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin