Öğle yemeği yemeye hazırlanmak için büyük kapılardan geçtim. Okul alanından çıktığımda havanın en saf halini aldığını ve daha iyi nefes alabildiğimi fark ettim. Sigara kutusunu kavradım ve açtım, bir tane kalmıştı. Bunu henüz geçen akşam almıştım, bir gün bile olmamıştı ve ben neredeyse paketi bitirmek üzereydim. Yaşlandığımda kanser olabileceğimi biliyorum, bunu bilemeyecek kadar aptal değilim; ama benim gibi bir hayatınız olsaydı gerçeklikten kaçabileceğiniz bir kaçış arardınız. Ve sigara benim kaçışımdı. Sigarayı dudaklarıma yerleştirdim ve her zamanki gibi elimi kap şekline getirip çakmağı yaktım. Bunu birçok kez yapmıştım.
Dumanı içime çektim. Bu his kadar güzeli yoktu. Dumanın burun deliklerime doğru ilerlediğini hissederken hayatımdaki her türlü sorunu unutuyor gibi oluyordum.
Öğlenleri dersim olduğunda gittiğim hamburger restoranını görür gibi oldum.
Restoranın küçük ve hoş kapısını açtım. Tezgahın arkasında duran yaşlı tatlı kadın bana gülümsedi. Buraya yaklaşık bir buçuk yıl öncesinde, fahişelik ünüm yayıldığından beri her gün geliyordum.
"Selam Ella. Her zamanki mi?" diye sordu Annie, her zaman oturduğum cama yakın masaya otururken. İnsanların işlerine yetişmek için acele ettiklerini ve kuşların güzel güzel uçuşmasını seyrettim.
"Evet Annie." Yaşlı kadına gülümsedim. Annie saygı duyduğum tek insandı.
Beş dakika sonra önüme konan tabak sayesinde bakışlarımı pencereden çevirdim.
Lezzetli burgeri yemeye başlarken aklım Ashton'a kaydı. Beni ne kadar deli ettiğini tahmin bile edemezsiniz. Ama beni cezbeden bir şeyi vardı. Mendille ellerimi temizledim ve numarasının yazdığı not kağıdını bulmak için elimi cebime götürdüm. Ona mesaj atmayacaktım, asla da atmam zaten. Sadece numarasını kaydedecektim, belki de her şeye rağmen iyi bir çocuktur. Tanrım, kimi kandırmaya çalışıyorum? Ashton iyi birisi değildi, o sinir bozucu bir bok parçasının tekiydi ama numarasını rehberime kaydetmek beni öldürmezdi ya! Numarasını hızla tuşladım ve "sinir bozucu bok parçası" olarak kaydettim. Ne de uydu ama değil mi?
Burgerimi bitirdikten ve hesabı ödedikten sonra küçük restorandan çıktım ve tekrar okula doğru yürümeye başladım. Genelde dudaklarımda bir sigara olurdu ama paketim bitmişti ve bu civarlarda hiç on sekiz yaşındakilerin altına sigara satan bir yer yoktu. Bu yüzden sigara dumanı olmasını dileyerek temiz havayı soludum.
"Hey Ella!" dedi bir kız arkamdan bağırarak. Durdum.
"Evet?" dedim kabaca ve yüzümü arkama çevirmemle büyük göğüslü sarışın bir kız gördüm.
"Sen ve Ashton Irwin çıkıyor musunuz?" Dedikleriyle gözlerim irileşti.
"Sen ne bok hakkında konuşuyorsun?" diye tersledim. Şaşırmış gibi görünüyordu, tabi ki okuldaki her insan benim kaba birisi olduğumu bilmiyordu.
"O bana çıktığınızı söyledi, çıkmıyor musunuz?" diye sordu, göğüslerini sıkıştırarak ortaya çıkardı. Bu aptalların problemi ne?
"Hayır çıkmıyoruz. Çıkmadığımızı herkese söyle." dedim. Kız başıyla onayladı ve söyleyeceği kelimeler hazırmış gibi uzaklaştı. Ah, dedikoduculardan nefret ediyorum.
Telefonumu kavradım ve sinir bozucu bok parçasına mesaj attım.
"Bu da ne Irwin, niye dedikoducu kıza çıktığımızı söyledin?"
Bir dakika sonra telefonum mesaj geldiğini haber verircesine titredi.
"Görüyorum ki numaramı kaydetmişsin canım benim."
Vote ve yorum yaparsanız sevinirim x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|
Fanfictionbahişe (isim) bir bakirenin fahişe gibi davranması. - This story belongs to @acidgrvnge. Thanks for your permission hun!