4.3

217 20 34
                                    

"Dünyanın en yakışıklı, en karizmatik avukatı bugün nasılmış bakalım?"
Kaya sözlerime gülüp yattığı hasta yatağında dikleşti.

"İyiyim Yıldız, sen nasılsın?"

"Seni gördüm daha iyi oldum!" dedikten sonra hemen yanındaki sandalyeye oturdum. Gayet iyi görünüyordu. Başındaki yaraya birkaç dikiş atılmıştı ve bir eli sargıdaydı ama rahat biçimde hareket edebiliyordu.

"Yorgun görünüyorsun. Umarım bizim yüzümüzden uykusuz kalmamışsındır." Kaya'nın bu halde iken bile benim için endişelenmesi gülmeme neden oldu. Her zaman kendisinden önce başkalarını düşünecek kadar temiz kalpli biriydi...

"Merak etme! Uykumu aldım, enerjim tavan!" Kaya sözlerime güldü.

"Sabah Ender'i görmeye gittim."
Heyecanla gözlerimi kocaman açtım. Ender ve Kaya aşklarına hayranlıkla şahit olduğum bir çiftti. Onların böyle kötü bir kaza geçirmeleri hepimizi çok üzmüştü. Özellikle de Ender'in doğum gününde.
"Eee?"

"Onun iyi olduğunu kendi gözlerimle görünce çok rahatladım. Onun yanında kalmak istedim fakat doktor izin vermedi. Yine ayrı düştük."
Dudaklarımı büktüm. Kaya, Ender hakkında konuşurken çocuksu bir hale bürünüyordu. Gözleri parıl parıl parlıyordu. Ender'i tüm kalbiyle sevdiği apaçık ortadaydı.

"Ah senin şu Ender sevdan... Merak etme, ben doktorla konuştum. Bu akşam taburcu edileceksiniz!"

Kaya'nın mutluluktan ağzı kulaklarında iken kapı açıldı.
Gelen kişi Kerim'di. Kerim önce bana bakıp gülümsedi, daha sonra ise Kaya'ya dönüp durumunun nasıl olduğunu sordu.

O ikisi sohbet ederken ben Kerim'i izliyordum. 24 saate yakın süredir yanımızdan bir saniye bile ayrılmadı. Hep destek oldu, yardım etti. Onu yanımda hissettikçe hiç umutsuzluğa kapılmadım. Onun desteği beni daha da güçlendiriyordu.
Kerim çok iyi biriydi, nazikti, komikti, sempatikti...
İnsanlara verdiği değerin karşılığını almayı hak ediyordu. Ben de ona hak ettiği değeri vermek için elimden geleni yapıyordum.

Konuşması sırasında göz göze geldiğimizde bana sıcak bir gülümseme bahşetti ve Kaya'ya geri döndü. Bu hareketi kalbimin bir anda hızlanmasına sebep olmuştu. Derin bir nefes alıp tebessüm ettim.

Bu güzel anımız kapının açılması ile bölündü. Bu sefer gelen kişi Şahika'ydı. Kapıyı hızla açmasıyla koşarak Kaya'nın yanına gitti.
"Ah abiciğim. Nasılsın, iyi misin? Arabayı kesin Ender kullanıyordu. Bilerek yaptı kesin!"

Gözlerimi devirerek kollarımı bağladım. Kaza olduğundan bu yana hiç hastaneye gelmemişti. Bir kez telefon ile arayıp durumu öğrenmişti sadece. Şimdi de gelip Ender'i suçluyordu!

"Hayır arabayı ben kullanıyordum. Ender'i suçlama lütfen."
Ekinci kardeşler aralarında sohbet ederken Kerim benim yanıma geldi.

Tam yanıma oturacak iken telefonu çaldı. Ekrana baktığı an kaşlarını çattı ve telefonunu kulağına götürdü.
"Alo?... Tamamdır geliyorum. Yarım saate oradayım."

Kaşlarımı çattım. Çok kısa süren konuşmadan sonra telefonu cebine koyup bana döndü.
"Çok acil bir işim çıktı. Gitmem gerekiyor. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa arayın tamam mı?"

Yerimden kalktım, "Kötü bir şey mi oldu?"

"Yok, sen içini ferah tut. Merak etme, işim bittiği an hemen yanınıza geri döneceğim." gülümseyip yanağımı öptü ve Kaya'ya veda edip odadan çıktı. Arkasında da kapıya doğru bakan beni bıraktı.

Yüzüme yayılan tebessüm ile sandalyeye geri oturdum.
Şahika anında yanıma oturduğunda tebessümüm bir anda yok oldu ve gözlerimi devirdim. Kesinlikle bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Bu sessiz hallerinden anlamalıydık zaten.

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin