1.5

560 39 170
                                    

"Aaa Kerim? Selam!"
Ender abartılı bir şekilde Kerim'i yanımıza çağırırken gözlerimi devirdim.
Yanımıza gelen Kerim, Ender ile sohbet ettikten sonra bana döndü.
"Selam Yıldız."
"Selam."

"Çok güzel olmuşsun."
Kendinden emin konuşup lafı dolandırmadan pat diye söylemek cesaret isteyen bir şeydi. Kerim bunu kendisine huy edinmişti. Açıkçası bu huyunu takdir ediyordum.
"Teşekkürler. Sen de çok.. şık olmuşsun."
Gözlerinin içi parlarken gülümsedi.

Ne zaman yanımızdan ayrıldığını fark etmediğim Kaya'nın yanımıza gelmesiyle konu değişti.
Uzun ve keyifli bir sohbetin ardından gördüğüm kişi tüm keyfimi kaçırmıştı.
Halit Argun.
Yanımıza gelip bir şeyler gevelerken göz teması kurmamak için bir yerlerimi yırtıyordum. Ama çabalarım boşa gitmişti.
"Yıldız, sen nasılsın?"
"İyiyim." dedim olabildiğince soğuk çıkan sesimle.

"Hoş olmuşsun."

Bu sözü masadaki herkesin şaşırmasına sebep olurken duruşumu dikeştirdim.
"Leyla yok mu? Hadi onun yanına git seni bekliyordur." gözlerimi devirip masadan uzaklaştım.
Tuvalete ilerleyip içerde kimsenin olmadığından emin oldum ve içeri girdim. Derin bir nefes verip ellerimi beyaz mermere yasladım. Gözlerimi kapatıp sakinleştikten sonra başımı kaldırıp aynada kendime baktım. Bu adam bana gerçekten de acı veriyordu...

Yüzüme sahte gülümsememi takınıp tuvaletten çıktım ve Halit'in masada olmadığını görüp rahatlıkla masaya geri döndüm.
"İyi misin?"
Yanımdaki Kerim'e döndüm. Bal rengi gözlerinin yakından çok güzel göründüğünü şimdi fark etmiştim.
"İyiyim." gülümsedim.
Birkaç saniye bana baktıktan sonra tebessüm edip içkisinden yudum aldı.

"Ben de şeytan nerede kaldı diye merak ediyordum. Geldi bile." Ender'in kulağıma söylediği sözlerle bakışlarım giriş kapısına döndü.
Gelen kişi ailemizin şeytanı Şahika'ydı.
Üzerinde kırmızı daracık bir elbise vardı. Saçları hafif dalgalıydı. Elbisesiyle uyumlu kırmızı bir ruj sürmüştü.

Etrafa sinsi gülüşünü gönderirken gözleri bizim masaya döndü. Gözlerini devirip sallana sallana yanımıza ulaştı ve alay dolu sözlerini söyledi.
"Oo, beyler çok şık olmuşsunuz! Size de merhaba Ender ve Yıldız."

"Hıı merhaba." gözlerimi devirdim.

"A-a! Yıldız? Ne kadar sakar biri olduğunu bilmeyen tek kişi sensin galiba. Beyaz giyecek kadar cesaretinin olduğunu bilmiyordum. Neyse, bu sefer uğraşmama bile gerek kalmadan kendi kendini rezil edeceksin." gür kahkahası kulaklarıma ulaştığında yüzümü buruşturdum.

"Seni sinir etmek için yapıyor. Kanma bu sözlere!"
Ender'in kulağıma söylediklerini defalarca kez içimden tekrar ettim. Beyaz takımlı Yıldız Yılmaz yerine yemyeşil bir Hulk'a dönüşecek kadar sinirliydim.

"Bence beyaz Yıldız'a çok yakışmış."

Kerim'in sözleri Şahika'nın şok olmasına neden olmuştu. Bana bakan çekik gözlere dönüp gülümsedim.
"Teşekkür ederim."

İlginin ondan uzaklaştığını fark eden Şahika hemen söze atıldı, "Kerim'ciğim uzun zaman oldu görüşmeyeli ha?"

"Sabah holdingte karşılaşmıştık?"

"Onu boş ver. Ben iş dışı görüşmekten bahsediyorum. Daha yakın, daha samimi." dedi Kerim'in daha yakınına yaklaşıp.

"Ay kusucam şimdi." diye mırıldandım.

"Çok yoğunuz malum. İşten özel hayata pek zaman kalmıyor." Kerim gülerek konuşurken Şahika garsondan kendisine bir kadeh almıştı.
"Hadi gel Kerim'ciğim, seni birkaç kişi ile tanıştırmak istiyorum. Emin ol onların sohbeti bu masada duyduğun konuşmalardan daha kaliteli."

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin