1.4

555 44 98
                                    

"Hem benden yardım istiyorsun, hem de seçtiklerimi beğenmiyorsun. Sen beni deli edeceksin Yıldız!"

Ender'in gösterdiği bilmem kaçıncı elbiseye de dudaklarımı bükerek baktım.
"Beğenmedim. Hem bu bana yakışmaz ki! Ayrıca ben bunun içine sığamam Endo! Bana nispet yapar gibi, zayıf olduğunu gözüme sokar gibi dap daracık elbiseler gösteriyorsun bak gözümden kaçmadı." Gözlerini devirdi.

Endo ile bir saat süren görüntülü konuşmamızda bağış gecesinde giyeceğim elbiseye bir türlü karar verememiştik. Neymiş, benim çok varoş bir tarzım varmış! Hah!
Kendisi gösterdiğim tüm elbiseleri Nur Yerlitaş edasıyla kuşları öldüre öldüre elemişti.
En sonunda dayanamayıp kendi seçtiği elbise ve takımları toplayıp bize gelmişti.

"Bu nasıl? Bunu beğen bari!"

Gösterdiği beyaz takım hoşuma gitmişti açıkçası. Diğerleri kadar abartılı değildi en azından.
"Buna uygun bir çift gümüş küpe ve kolye de taktın mı şahane olursun!"

Takımı üzerime tutup aynadan nasıl göründüğüme baktım. Omuzumun arkasındaki Ender yalvararak bana bakıyordu, "N'olur bunu beğen de bitsin bu çile artık!"

"İyi. Güzelmiş bu." dedim. Benim seçtiklerim daha güzeldi de, neyse.

"Ben kesin bir şeyler döküp kirletirim bu takımı Endo. Giymesem mi ya?"

**

Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Sabahtan beri durmadan koşuşturup son detayları hallederken ayaklarıma kara sular inmişti. Kuaförde saçlarım yapılırken bir ara yorgunluktan uyukladığımı bile hatırlıyorum.

Halit Can'ın altını değiştirip anneme verdikten sonra hızla üzerimi değiştirip hafifçe bozulmaya başlayan makyajımı düzeltmiştim. Aynada kendime bakarken gülümsedim.
Geriye doğru tarattığım saçlarım çok hoşuma gitmişti. Uzun zaman sonra ilk kez taktığım takma kirpiklerim sayesinde makyajım olduğundan daha güzel duruyordu. Son olarak taktığım taşlı küpe, kolye ve yüzükten oluşan özel mücevher takılarım giydiğim beyaz takıma farklı bir hava katmıştı.
Güzel olmuştum sanki.

Telefonumu minik çantamın içine atacakken aklıma gelen şey ile duraksadım. Bilinmeyen kişi bugün hiç mesaj göndermemişti...
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı iki yana salladım. Şu anda moralimi böyle bir konu yüzünden bozamazdım.

Telefonumu ve rujumu çantama attıktan sonra takımımın kirlenmemesine dikkat ederek parfümümü sıktım. Topukluların üzerinde basamakları dikkatle inerek anneme son kez el sallayıp evden çıktım.

Murat abi yanıma geldip kolunu uzattığında topuklu ayakkabılarıma lanet ettim. Kim bilir uzaktan ne kadar kötü bir halde görünüyordum!
Bu gece kesin rezil olacaktım!

Murat abinin desteği ile nihayet arabaya binip yola çıktığımızda Ender'e mesaj gönderdim.

Gönderen: Yıldız
Yoldayım Endocum 10 dakikaya oradayım.

Telefonum, tuş kilidini kapattığım anda elimde titreyince Ender'in hızına şaşırıp bildirimi açtım.
Ama gelen mesaj Ender'den değildi.

Gönderen: Bilinmeyen
Kalabalık bir ortamda aşık olduğum kadını nasıl daha çabuk bulurum?

Gönderen: Bilinmeyen
Pardon, Google'a yazacaktım hata olmuş.

Kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda Murat abi bana bakıp gülümsedi.
"Arabaya bindiğinden beri yüzün hiç gülmemişti. Çok şükür! Gülümsemeni sağlayan her neyse, ona minnettarım!"

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin