3.1

495 32 67
                                    

"Yıldız hanım, Kerim bey hâlâ kapıda. Haber vereyim dedim."

"Biliyorum Aysel. Söylediklerimi ilettin değil mi?"

"Evet efendim."

Kerim, attığım mesajların ve engelin ardından hemen kapımın önüne gelmişti. Defalarca kez zili çalınca Aysel'den Kerim'i uyarmasını istedim. Sonuçta evimizde bebek vardı, zili durmadan çalarak oğlumu rahatsız edemezdi.

Bu uyarıyı dikkate alsa da içeri girip benimle konuşmak için bayağı direnmişti. Ama Aysel içeri girip kapıyı Kerim'in yüzüne kapatmıştı.

Camdan dışarıya baktığımda dışarıda çok rüzgar olduğunu fark ettim. Kesin yine ince gömlek giymiştir diye düşündüm.
Üşür müydü acaba?
Ya benim yüzümden hasta olursa?

"Saçmalama Yıldız! Bunu beni üzmeden önce düşünecekti!" diye fısıldadım.

Bu düşüncelerden uzaklaşmak için mutfağa gidip kendime çay hazırladım. Fincanı alıp oturma odasına geri döndüm. Kerim'in arabasını gören camın kenarına yanaşıp başımı uzattım. İşte oradaydı.

Arabanın kaportasına yaslanmıştı.
Karanlıktan dolayı pek belli olmasa da kollarını birbirine bağlandığını görebiliyordum. Belli ki hava soğuktu...

Derin bir nefes alıp verdim. Vicdanım inadımdan daha ağır bastığında, Aysel'den Kerim'e bir battaniye götürmesini rica ettim. Onunla konuşmak istemiyorum diye soğuktan ölmesine göz yumamazdım. Çünkü onun sağlığına önem verecek kadar değer veriyordum ona...

Aysel battaniyeyi Kerim'e götürdüğünde kaşlarını çattı. Aysel ona birkaç şey söyleyip battaniyeyi uzattığında kaşları havalandı ve gamzesi belli oldu. Gülümsüyordu...

Boğazımı temizleyip camdan uzaklaştım çayımdan yudumlayarak mutfağa doğru yürüdüm. Yemek masasına yaslanıp telefonumu açtım. Kerim'in o halini görmek beni üzüyordu ama bir özür ile onu affedemezdim. Daha doğrusu açıklama yapmasını bile istemiyordum. Neler söyleyeceğini gayet iyi bildiğim için dinlemek istemiyordum.

Sosyal medyada gezerek ünlülerin paylaştıkları fotoğrafları incelemeye başladım.

**

"Artık gitmiştir ya. Gitmiş midir? Araba sesi de duymadım ki."

Oflayarak yatağımdan kalktım. Pencerenin yanına yaklaşıp perdeyi hafifçe araladım. Artık eve gittiğini düşünürken, arabasını gördüm. Kaşlarım havalandı. Saat sabahın dördüydü ama o hâlâ kapımın önünde beni bekliyordu. Arabasının içinde, ona gönderdiğim battaniyeyi üzerine örtmüş ve gözlerini kapatmıştı. Sokak lambası yüzüne vurduğu için onu gayet iyi görebiliyorum.

Yüzümde acı bir tebessüm belirdi. Yorgunluğu yüzünden belli oluyordu. Yaşadıklarından yorulmuştu. Sakalları hafifçe uzamıştı, göz altları morarmıştı. Gerçi, böyle bile mükemmel görünüyordu...

O anda onu içeri almak istedim. Ona en sevdiğim kupalardan birinde çay hazırlayıp şöminenin yanında onu dinlemek istedim. Ama yapamadım...
Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım.

Eğer onu dinlersem kesinlikle affederdim. Bunu biliyordum. Eğer affedersem, yeni bir yanlışında yığılır kalırdım...

**

"Günaydın Aysel."

"Günaydın Yıldız hanım. Kerim Bey işe gitti size haber vermemi istedi. Ayrıca battaniye için çok teşekkür etti."
Tebessüm ettim, "Tamam."

Hızla kahvaltı ettikten sonra oğlumun yanağını öptüm.
"Ben işe gidiyorum, hoşçakalın."

Evden çıkarken telefonumu açıp saate baktım. Geç kalmıştım!
Murat abi kapıyı açıp gülümsedi.
"Günaydın Yıldız kızım."

"Günaydın Murat abiciğim. Nasılsın? Sevim'im nasıl? Bu aralar çok yoğunum onu görmeye gelemedim." dedim arabaya binerek. Murat abi sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
"Ben de Sevim de gayet iyiyiz. Sağolsun Kerim Bey sık sık Sevim'i görmeye geliyor. Sevim öylesine mutlu oluyor ki anlatamam. Seni de çok özledi."

Güldüm, "Kerim, Sevim'i görmeye mi geliyor?"

"Evet, sağolsun gelirken bir sürü hediye getiriyor kızcağıza. Kerim abi, Kerim abi diye diye başımızın etini yedi." ikimiz de güldük.
Kerim'in Sevim ile ilgilenmesi hoşuma gitmişti. Onun küçük çocuklara olan sevgisi paha biçilemez bir güzellikteydi.

Yine hiçbir şey söylemeden kendini affettirmeyi başarmıştı. Gözlerimi devirerek yolu izlemeye başladım. Neden kimseye küs kalamıyordum ki?!

**

"Alo Kaya? Bir şey mi oldu?"

"Yıldız nasılsın? Bir şey olmadı ama her an olabilir. O yüzden seninle yüz yüze konuşmamız gerekiyor. Buraya gelebilir misin?"
Yerimde dikleştim. Korku hissi her yerime yayılmaya başladı.

"T-Tabi hemen geliyorum."

Telefonu kapatıp çantama attım ve hızla ofisten çıktım. Halit Can'ın elimden alınmasının düşüncesi bile beni çok korkutuyordu.

İlk bulduğum taksiye binip Argun Holding'e gittim. Nefesimi kontrol altına almaya çalışırken hızla holdinge girdim.
"Merhaba ben Kaya Ekinci ile görüşecektim."

"Ender hanım ile 2.kattaki ofisteler. Sizi bekliyorlar efendim."

"Tamam sağolun." hızla asansöre ilerledim. 2.katın düğmesine basıp beklemeye başladım. İstemsizce tırnaklarımı kemirmeye başladığımda ellerimi ceplerime geçirdim.

Kaya'nın ne söyleyeceğini bilmiyordum ama kafamda kurduğum hayali konuşmalar, canımı sıkmaya yetmişti. Oflayarak asansörden indim ve Kaya'nın odasına ilerledim.

"Yıldız?"

Kapıyı açacakken duyduğum ses durmamı sağladı. Başımı çevirdim.
Bana seslenen kişi Kerim'di.

"İyi misin sen? Bir şey mi oldu?"
Kaşlarını çattı. Gözlerimi kaçırdığımda yanıma yaklaştı.
"Yapma bunu bana. Konuş lütfen."

"Yıldız yine mi geldin?"

Şahika hızla yanımıza geldiğinde Kerim yavaşça uzaklaştı.
"Seninle vaktimi harcayamam Şahika. İyi günler."

Kapıyı tıklatmadan açıp içeri girdim. Dosyaları inceleyen Ender ve Kaya hızla bana döndüler.
"N'olur kötü haber vermeyin. Kaldıramam artık."

Koltuklardan birine yığılıp yüzümü ellerimin arasına aldım. Sırtımda bir el hissettiğimde başımı kaldırdım. Ender yanıma gelmişti.
"Biraz daha dayan. Hepsini atlatacağız."
Tebessüm ettim.

"Ee neydi söyleyeceğiniz şey?"

Kaya yerinden kalkıp tam karşıma geçti, "Sana Halit'in peşine birilerini takacağını söylemiştim. Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu. Halit peşine birini takmış ve o kişi gittiğin gezide de seni takip etmiş."

"Ne?"

Kaya başını salladı, "Bir sürü fotoğraflarını çekmiş. Özellikle de sen Kerim... Çok yakınken..."
O an neyden bahsettiğini anlamıştım. Peşime taktığı kişi, Kerim ile öpüştüğümüz anın fotoğraflarını çekmişti...

İşte bu beni fena halde batırmıştı...

Bölüm Sonu

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin