"Hayırdır Yıldız? Bir haber mi bekliyorsun?"
"Hı? Ne?"
Ender gülüp ne demek istediğini açıkladı, "Durmadan telefonuna bakıyorsun ya, ondan bahsediyorum.""Haa. Yok ya, yok bir şey."
Ender deniz mavisi gözlerini kısıp bana dikkatlice baktı, "Yalan söylüyorsun."
Dayanamayıp omuzlarımı düşürdüm, "Uf Ender, bir yalanıma da inansan ne olur yani? Yılanlığın yine üzerinde!"
Ender gülüp yerinde dikleşti ve gururla gülümsedi, "Her zamanki halim canım benim. Ee, hadi anlatsana!"Sonunda uykuya dalan Halit Can'ın üzerini battaniye ile örterken, Bilinmeyen kişiyi Ender'e anlatmaya başladım.
"Son birkaç gündür bilinmeyen bir numaradan mesajlar almaya başladım."
Ender şüphe ile bana bakarken tırnaklarıyla oynuyordu,
"Nasıl mesajlar? Tehdit mesajları gibi mi?"Gözlerimi devirdim, "Keşke! Ama değil..."
"Peki nasıl mesajlar? Üf hadi ama Yıldız bu kadar uzatma!"
"Tamam! İlan-ı aşk mesajları..."
Ender heyecanla yanıma oturdu. Uzun zamandır entrika yaşamamanın verdiği özlemle gözleri parlarken devam etmemi istedi.
"Ben önce Caner ve Emir'in şakası veya Şahika'nın oyunudur zannettim. Ama değilmiş. Benim hakkımda hemen hemen her şeyi biliyor! Bana aşık olduğunu söylüyor durmadan...""Tanıdığımız biri mi peki?"
Başımı iki yana sallayıp Bilinmeyen'in bu konuda söylediği 'Karşında olsam bile beni görmüyorsun' sözünden bahsettim.Ender düşünceli bir şekilde bana bakarken şirkette bana gönderdiği mesajları göstermeye başladım.
O ise telefonumu elimden alıp tüm mesajları okumaya başladı.
"Belki özel bir şeyler konuştuk ya? Neden hepsini okuyorsun?"Bana yılan bakışlarını atarken korkup cevap vermek yerine kahvemden bir yudum aldım.
"Ay engelledin mi adamı?!"Başımı salladığımda gözlerini devirip telefonu bana geri verdi. Başımı Ender'in omzuna yerleştirdim.
"Yine beyaz saçlı biri değildir umarım." ikimiz de güldük."Yıldız, biliyorsun ki benim hislerim her zaman doğruyu söyler. İçimdeki bir ses engeli kaldırmanı söylüyor durmadan."
Başımı kaldırıp Ender'e baktım. Gayet ciddiydi. Dudağımı kemirirken son kez mesajlara baktım ve engeli kaldırıp telefonu masaya bıraktım. Telefonu telaşla benden uzağa ittim.
"Yaptım vallahi!"Ender bu hallerime gülerken topuklu ayakkabı sesi duyuldu. İkimizin de gözleri kapıya dönerken, Şahika tüm cadılığıyla odaya giriş yapmıştı.
"Aa ben de bu itici sesler nereden geliyor diye düşünüyordum. Meğer sen gelmişsin! Hoş geldin Yıldız.""Bu sözlerinden sonra anca senin saçını başını yolarsam hoş gelebilirim Şahik. Ama dua et Halit Can'ım uyuyor."
Şahika alaycı bakışlarını bana gönderirken mutfağa ilerleyip kendisine içki aldı ve tam karşımıza oturdu.
"Ee ne konuşuyorsunuz?""Senden nasıl kurtulacağımızı konuşuyoruz." gözlerimi devirdim.
Telefonumın ekranı açılırken Şahika'nın görmemesi için aceleyle elime aldım.Ender tüm sakinliğini korurken ayağa kalkıp konuştum. "Annem arıyor. Ben konuşup geliyorum."
Arayan kişi annem değil Halit'ti. Ama bunu Şahika'nın bilmesine gerek yoktu. Odadan hızla çıkıp aramayı onayladım.
"Efendim Halit?""Nasılsın Yıldız?"
Gözlerimi devirdim. Bana yaptığı onca şeylerden sonra hâlâ gelip rahatça hal hatır sorabilmesi sinirlerimi bozuyordu.
"İyiyim.""Oğlum nasıl? Uyuyor mu?"
"Evet. Uyuyor."
Kısa ve net cevaplarım Halit'i zorlarken çaktırmamaya çalışıp konuşmaya devam etti.
"Oğlumu çok özledim. Bize mi getirsen acaba? Çocuklar da çok özlediler.""Bugün müsait değiliz. Başka bir gün getiririm. İyi günler Halit."
Onun konuşmasına zaman tanımadan telefonu yüzüne kapattım. Bu hareketimin onun sinirlenmesine sebep olacağı kesindi. Ama bu umrumda değildi.Odaya geri döndüğümde Şahika bana alaycı bakışlarını son kez atıp odadan çıktı. "Ay sonunda gitti cadı!"
Telefonuma ard arda bildirimler gelirken, Ender ile birbirimize şaşkınlık içerisinde baktık.
"O mu mesaj atıyor?"Hemen Ender'in yanına oturup bildirimlere baktım. Evet, Bilinmeyen'den 9 tane mesaj gelmişti.
Mesajları açıp okumaya başladık..Gönderen: Bilinmeyen
BİR DAKİKA!Gönderen: Bilinmeyen
SEN ENGELİ Mİ KALDIRDIN YOKSA BEN YANLIŞ MI GÖRUYORERAMGönderen: Bilinmeyen
GÖRPYURM*Gönderen: Bilinmeyen
HER NEYSE!Gönderen: Bilinmeyen
İnanamıyorum!!!Gönderen: Bilinmeyen
Çok mutluyum!Gönderen: Bilinmeyen
Ha bir de,Gönderen: Bilinmeyen
Şu anda kalbim çok çok hızlı atıyor...Gönderen: Bilinmeyen
Bana neler yapıyorsun böyle Yıldız Yılmaz?Yanaklarımın kızarmaya başladığını hissederken Ender kahkahalar atmakla meşguldü.
"Gülmeyi keser misin artık?"Gönderen: Bilinmeyen
Görüldü, ha?Gönderen: Bilinmeyen
Olsun sen engeli kaldırdın ya, görüldüye de alışırız."Ben ne cevap yazacağım şimdi buna?" diye isyan ettim.
"Bir şey yazma. Çok havalanmasın engeli kaldırdık diye."Bu aralar bana tek gereken şey Ender'in tavsiyeleriymiş meğersem!
"Kahvem de yarım kaldı ya!""Soğumuştur o, başka ister misin?"
"Olur."
Ender, yardımcısından bize iki kahve yapmasını isterken son kez gönderdiği mesajlara bakıp telefonun kilidini kapattım.
Beynimin sakinleşmeye ihtiyacı vardı...Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ
Fanfictionꜱᴇʀᴇɴᴅɪᴘɪᴛʏ: "ᴛʜᴇ ᴏᴄᴄᴜʀʀᴇɴᴄᴇ ᴀɴᴅ ᴅᴇᴠᴇʟᴏᴘᴍᴇɴᴛ ᴏꜰ ᴇᴠᴇɴᴛꜱ ʙʏ ᴄʜᴀɴᴄᴇ ɪɴ ᴀ ʜᴀᴘᴘʏ ᴏʀ ʙᴇɴᴇꜰɪᴄɪᴀʟ ᴡᴀʏ." (Olayların mutlu veya faydalı bir şekilde tesadüfen meydana gelmesi ve gelişmesi.) [Eğer Yasak Elma dizisinden tanıdığımız Yıldız ve Kerim bambaşka bir ş...