3.0

450 38 76
                                    

"Benim işim bitti! Erken çıkacağım haberiniz olsun."

"Nereye bacımsu ya? Daha yeni bulduğumuz mekana gidecektik. Menemen varmış ne güzel gömeriz be!"
Emir'in isyanlarını dinlerken bir yandan da çantamı topladım.
"Maalesef Emir'ciğim ya. Yarın gideriz olmaz mı?"

"İyi bari. Sen nereye gideceksin?"

Gülümsedim, "Kerim'e süpriz yapmaya gideceğim."

"Oooo havada aşk kokusu mu var acaba?" Yanaklarımın kızardığını hissettim. Bu aşk mıydı, değil miydi bilmiyorum ama çok güzel bir histi...

"Ne aşkı? Kim kime aşık? Ay yine kaos mu var Allah kahretsin!"
Caner kahvesini masaya bıraktı. Yüzünü buruşturup dönen sandalyesine oturdu.

"Bizim Yıldo Kerim'e abayı yakmış!"

Masamın üzerindeki kalemi Emir'e fırlattım, "Oha Emir!"

**

"Günaydın Yıldız hanım. Halit Bey şu an toplantıda."

"Günaydın canım. Hayır ufak bir işim var, Halit'e gelmedim. Sormadığı sürece haber verme."

Kerim'in odasına yaklaştım. Hafifçe etrafta kimsenin olup olmadığına baktıktan sonra kapıyı tıklattım.
"Gir."
Kadife sesi kulaklarıma geldiğinde gülümsememe engel olamadım. Onu daha dün gece görmüştüm. İstanbul’a dönerken otobüste beraber uyumuştuk. Ama bu kısa sürede bile özlemiştim!

Kapıyı yavaşça açıp başımı kapıdan içeri geçirdim.
"Selam!"

Çatık kaşları beni görünce havalandı. Yüzünde şapşal bir gülümseme belirdi, "Yıldız?"

"Evet benim!" diyip odaya girdim. Ben kapıyı kapatırken Kerim hızlı adımlarla yanıma yaklaştı.
"Bu ne güzel süpriz böyle!"

Ona sıkıca sarıldıktan sonra başımı geri çekip yüzüne baktım. Gözleri yine parıl parıl bakıyordu. Gülümsemesiyle, son birkaç gündür hayran kalmaya başladığım gamzeleri belli oldu.
"Seni görmeye geldim. Özledim."

"Özledin?" Şaşkınlıkla bana bakması gülmeme sebep oldu. Bu halleri öylesine tatlıydı ki!

Havadan sudan sohbet ederken tekli koltuğa oturdum. O da tam karşıma oturdu. Gözlerini gözlerime kenetleyip yine güldü,
"İyi ki geldin. Ben de çok özlemiştim..."
Başımı eğip güldüm.

O sırada kapı açıldı. Gelen kişi Şahika'ydı.
Şahika karşısında beni görmesiyle kaşlarını çattı. Ama bozuntuya vermeden gülümseyerek Kerim'in yanına geldi.
"Sevgilim! Biliyorum biraz geç kaldım ama ufak bir işim vardı."

Kerim'in oturduğu koltuğun destek kısmına oturdu. Bir elini Kerim'in boynuna doladı.
Ben şaşkınlık içerisinde Şahika'nın yaptıklarını izlerken Kerim tepki vermedi. İtiraz da etmedi.

Aklıma Kerim'in, ayrıldıklarını söylediği geldi. Bu... Ayrılmış halleri miydi?
"Peki senin ne işin var burada Yıldız?"

"Kaya'yı görmeye gelmiştim. Sonra Kerim Bey sohbet etmeye davet etti." dedim bey kelimesini iyice vurgulayarak. Başını salladığında tekrar konuştum, "Siz barıştınız demek. Tebrikler."

Şahika kaşlarını çatıp Kerim'e baktı.
"Ne barışmasından bahsediyor?"
Kerim hiçbir şey söylemeden Şahika'ya bakarken açıklama gereği duydum. Tek kaşımı kaldırdım,
"Kerim Bey bana ilişkinize ara verdiğinizi söylemişti."

Şahika kaşlarını daha da çattı. Anlamsızca Kerim'e tekrar baktı. Ayrıldıklarını bana söylediğinden haberi yoktu anlaşılan. Gerçi pek ayrılmış gibi gözükmüyorlardı da, neyse.
Daha sonra yüzüne itici bir gülümseme katıp bana döndü.
"Ah, evet o konu. Aramızda ufak bir tartışma oldu biraz uzaklaştık. Ama Kerim İstanbul’a döndüğü gece beraber çok romantik bir yemeğe çıkıp barıştık. Ben Kerim'e kimseye söyleme demiştim ama ağzından kaçırmış belli ki."

"Anladım. Tekrar tebrikler. Barışmanıza sevindim. Ben... Ben gideyim artık. Size iyi günler." ağzımdan zorlukla çıkan sözlerle ayaklandım. Şahika zafer gülüşünü atarken hızla odadan çıktım.

Sinirliydim ve hayal kırıklığına uğramıştım. Kerim'in bana böyle bir yalan söylemesini hiç beklemiyordum. Ona güvenim tamdı...

Birkaç saniye kapının önünde durup sakinleştirken içeriden Şahika'nın sesi duyuldu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"
Gözlerimi devirdim. Onu da oyuncağı haline getirmişti.

Daha fazla dinlemek istemedim ve rotamı Ender'in odasına çevirdim. Kapıyı tıklatıp giriş izni aldım ve içeri girdim. Ender bıkkın bakışlarımı fark ettiğince kaşlarını çattı.
"Müsait misin?"

"Müsaitim gel, yine ne oldu?"
Bıkkınlık ve mutsuzlukla masasının önündeki tekli koltuklardan birine oturdum, "Güvendiğim dağların birine daha karla karışık dolu yağdı."

Ender söylediklerimi anlamayınca tekrar konuştum, "Kerim bana yalan söylemiş."

Ender'e gezide olan her şeyi anlatmıştım. Kerim ile aramızda geçenleri de biliyordu yani. Hatta duyduğunda mutlu olmuştu!
Çabucak, az önce Kerim'in ofisinde yaşananları anlattım.
"Ne? Pes artık! Diyecek söz bulamıyorum gerçekten!"

Tarlası yanan köylü gibi oturuyordum. Yine birinin yalanına inanmıştım, yine hayal kırıklığı yaşıyordum...

"Hayır sorun bende. Neden gidip hemen inandım ki? Neden o sözlerine inandım ki? Yalan söylemiş işte!"
Duraksadım...

Belki sözleriyle yalan söylemişti ama bal gözleri hiç de yalan söylüyor gibi bakmıyordu bana...

"Gözleri de mi yalan söyledi yani? Ender, gözler yalan söyler mi? Onun bana nasıl baktığını bir görsen..."
Ender sessizce bana bakmaya devam etti.

"Eğer gözler de yalan söyleyebiliyorsa Kerim gerçekten çok iyi bir yalancı."

**

"Yıldız hanım telefonunuz çalıyor."
Telefonu Aysel'den alıp arayan kişiye baktım.

Kerim

Yutkundum. Kim bilir nasıl bir açıklama yapacaktı?
Ama umrumda değildi. Açıklamasını duymak istemiyordum bile.

Aramayı sessize aldım ve Halit Can'ın pijamalarını giydirmeye devam ettim.

O sırada telefonum yine çalmaya başladı. Yine Kerim arıyordu. Sinirlenip aramayı reddettim. Girip numarasını engelleyecek iken attığı mesajları gördüm.

Gönderen: Kerim
Yıldız nereden başlasam bilmiyorum...

Gönderen: Kerim
Öncelikle çok ama çok özür dilerim...

Gönderen: Kerim
Telefonlarımı aç lütfen, konuşmamız gerek.

Gönderen: Kerim
Sen telefonu açana kadar aramaya devam edeceğim.

Gönderen: Kerim
Yıldız lütfen beni anlamaya çalış lütfen.

Gönderen: Kerim
Bırak da anlatayım, izin ver de açıklayayım her şeyi.

Gönderen: Kerim
Sen telefonlarımı açmıyorsan kapına kadar gelirim.

Gönderen: Kerim
Beni dinlemek zorundasın Yıldız.

Gönderen: Kerim
Yalan söylemediğimi kanıtlamak istiyorum.

Gönderen: Yıldız
Kanıtlamana gerek yok. Duymak istemiyorum. Öğrenmek istemiyorum. Aramalarının hepsini reddeceğim boşuna arama. Kapıma gelsen de seninle konuşmayacağım. Senden hiçbir açıklama beklemiyorum. Ama son birkaç şey söylemek istiyorum.

Gönderen: Yıldız
Ben sana güvenmiştim, inanmıştım. Senin elini tuttum, sana hiç kimseye yaklaşmadığım gibi yaklaştım, yanında güvende olduğumu bilerek tüm gece omzunda uyudum. Yanılmışım...

Gönderen: Yıldız
Neyse, bundan sonra benden uzak dur yeter. Son olarak, Şahika ile mutluluklar...

Yıldız, Kerim kişisini engelledi.

Bölüm Sonu

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin