4.1

282 32 64
                                    

"Ee mahkeme günü çok yaklaştı. Hazır mısın Yıldo?"

Emir'in de söylediği gibi mahkeme günü yakındı. Sonunda Halit Can'ın velayetinin kime verileceği kesinleşecekti. Avukatım Kaya sağolsun, yapabileceğimiz en iyi savunmayı hazırlamıştı. Ayrıca Ender, Kerim, Emir ve Caner de davada şahit olarak bizim tarafımızda olacaklardı. Ama hâlâ içimde bir korku vardı.

Ya Halit bir şeyler yapıp oğlumu alırsa?
İşte o zaman işler çok değişirdi...

Derin bir nefes aldım, "Bilmiyorum. Çok korkuyorum..."
Yanımda oturan Kerim, destek vermek istercesine masanın üzerindeki elimi sıkıca tuttu.

"Biz senin yanındayız, merak etme. Can seninle, bizimle beraber kalacak."
Kerim'e bakıp gülümsedim. Söylediklerini içten bir şekilde söylediğini anlayabiliyordum. Söylediklerine gerçekten de inanıyordu.

"Aynen. Halit Can'ı bizden ayıracak kişi daha anasının karnından doğmadı. Umarım da doğmaz." dedi Emir. Onu böylesine ciddi görmeye alışık olmadığım için güldüm.

"Biz neler neler atlattık, bir davayı mı atlatamayacağız? Hah! Halit'i ezip geçeriz be!" Caner bir anda coşkulu bie şekilde konuşunca hepimiz şaşırdık. Hep huzur isteyen bahtsız Caner'imiz, bir anda takımına motivasyon konuşması yapan bir kaptana dönüşmüştü.

"İyi ki varsınız. Umarım sizin dediğiniz gibi olur ve Halit Can bizimle kalır... "

***

"Yıldız." Arabanın kapısını açacak iken Kerim'in sesi ile durdum.

"Sıkma canını artık. Biliyorum, korkuyorsun. Ama şu anda korkunu bir kenara bırakman gerek. Oğlunu alacağız, bitti. Başka bir ihtimal yok, tamam mı? Biz senin yanındayız."

Yüzüme acı bir tebessüm yayıldı. Böyle zor bir süreçte elimi tutması, yanımda olduğunu hissettirmesi beni rahatlatıyordu.

Kapı kolundaki elimi çekip Kerim'e döndüm. O da direksiyonun üzerinde duran elini indirip bana döndü.
"Teşekkür ederim Kerim... Yaptığın her şey için, söylediğin her söz için, gözlerime samimiyetle baktığın her saniye için teşekkür ederim... Bana destek olman beni gerçekten de motive ediyor ve velayeti kazanacağıma olan inancım artıyor. İyi ki varsın..."

Sözlerime karşılık sadece gülümsedi. Bir şeyler söylemesine gerek yoktu. Onun hiçbir şey söylemeden yanımda durması bile çok şey ifade ediyordu.

Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Baka baka doyamıyordu insan ona. Yüzünün her santimi çok güzeldi. Gülümsediğinde beliren gamzeleri midemdeki kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu.

Gülümsedim ve benden beklemeyeceği bir harekette bulunup onu öptüm. Yanağındaki elimi çekmeden ondan uzaklaşıp tepkisine baktım. Kaşları hafifçe havalanmıştı. Hemen toplarlandı ve yine gülüşünü sergiledi.
Bal gözlerini yüzümde gezdirdikten sonra alnıma bir öpücük bıraktı.

"Hadi git artık. Biraz daha kalırsan sana veda etmem daha da zorlaşacak." Kerim'in sözlerine gülerken bir yandan da kapıyı açtım.

"İyi geceler Kerim..."

"Sana da iyi geceler..."

***

"...veee geldik!"
Kerim'in arabayı durdurmasıyla çantamı aldım. Bu sabah Kerim'in beni araması ile uyanmıştım ve işe geç kaldığımı fark etmiştim. O sırada holdinge doğru giden Kerim de gelip beni alıp işe getirmişti.

"Bıraktığın için teşekkür ederim. Senin de gecikmene sebep oldum, kusura bakma."

Gülüp yanağımdan makas aldı, "Lafı bile olmaz. Benim için zevkti."

Güldüm ve yanağını öpüp arabadan indim. Ona son kez el salladıktan sonra hızla içeri girdim.
Bugün yapmam gereken bir sürü iş vardı ve acele etmem gerekiyordu.

"Günaydın Yıldız." bana gülümseyen Selin'e el salladım.

"Günaydın! Kusura bakma çok acelem var!"

Hızla odaya girip ceketimi çıkardım. Sandalyeme oturup dosyaları açmaya başladım.
"Sana da merhaba Yıldız. İyiyiz sen nasılsın?"

"Bu dosyaları bitirirsem daha iyi olacağım Caner'ciğim."

"Yarın Ender'in doğum günü ya, ona bir şeyler hazırlamak istiyoruz. İşini bitirdikten sonra gidip seçtiğimiz mekana bakalım."

Bu hafta öylesine yoğun geçmişti ki, Ender'in doğum günü olduğu aklımdan çıkmıştı.
Anneme söylediğim yalanın gerçekleşmesi içimi rahatlatmıştı en azından.

"Olur tabii!"

***

"Canım? Nasılsın? Seni özledim de sesini duymak için aradım."
Kerim'in sesini duyduğumda gülümsememe engel olamadım.

"İyiyim, ofisteki işlerim az önce bitti. Şimdi de Ender'in doğum günü için mekan bakıyoruz. Sen nasılsın?"

"Bugün işler yoğun, insanlar gergin. Ama sesini duyunca daha iyi oldum..."

Caner onlara yardım etmek yerine Kerim ile konuştuğumu fark edince gözlerini devirdi.

"Ender'in doğum günü ne zaman peki?"

"Yarın. Hatta partiye sen de davetlisin!"
Gülüp Ender'e nasıl bir hediye alacağını düşünmeye başladı.
Partide sadece bizim samimi olduğumuz insanlar olacaktı. Kaya Ender'i mekana getirirken biz içerde bekleyip ona süpriz yapacaktık.

Caner'in kötü bakışlarını fark ettiğimde konuşmayı sonlandırıp yanlarına gittim.
"Ay bir işi de bensiz becerin ya!"

***
(ertesi gün)

Yoğun geçen günümüzün sonunda her şeyi hazırlamıştık. İnsanlar yavaş yavaş toplanmaya başlıyordu. Ayaklarım tüm gün sağa-sola koşturmaktan bana isyanlar ediyordular. Ben ise mükemmel elbisemi bozmamak adına onlarla muhattap olmuyorum bile. Eğer o ayakkabıları çıkarırsam bir daha asla giyemezdim çünkü.
Caner de Kaya'yı arayıp nerede olduklarını soruyordu.

"Çok güzel olmuşsun..."
Arkamdan gelen ses ile yerimde sıçradım. Arkamı döndüğümde bu sesin Kerim'den geldiğini fark ettim. Daha yeni gelmişti, ceketini çıkarıyordu. Güldüm ve ona sarıldım.

"Hoş geldin. Sen de çok karizmatik olmuşsun."

Saçlarımı hafifçe okşayıp benden ayrıldı ve ceketini yanımıza gelen görevliye uzattı.
"Mekana bayıldım. Senin elin değmiş belli." kendimi övercesine saçlarımı geriye attım. Bu hareketime yine güldü ve beraber Emir'in yanına gittik.

"Oo Kerim hoş geldin!"
Emir ve Kerim klasik erkek selamlaşmasını yaparken onları izledim. Kendimden çok değer verdiğim iki kişinin iyi geçinmeleri beni mutlu ediyordu. Onları böyle gördükçe içim rahatlıyordu adeta.

Caner gelen misafirleri selamlarken biz garsonun getirdiği içeceklerden aldık. Kerim ile keyfli sohbetlerimizden sonra Kaya'nın Caner'e, mekana doğru geldiklerine dair mesaj attığını öğrendik. Herkes heyecanla Ender'i bekliyordu.

Ender her ne kadat dışardan sert görünse de içi pamuk şeker kadar yumuşacıktı. Onun böyle bir sürprize vereceği tepkiyi çok merak ediyordum!

Derken Caner'in telefonu çalmaya başladı.
"Alo? Kaya?"
Karşı taraftan gelen cevap ile heyecanlı hali endişeye döndü. Volta atmaya başladı.

"Ne?"
Kaşlarını çattığında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştık. Hızla yanına gittik.

Bir anda volta atmayı kesti ve vücudu kaskatı kesildi, "N-Neredeler şimdi? Durumları nasıl?"
Aniden Kerim'e döndüm. Düşündüğüm şeyi olmaması için dua ederken Kerim beni yanına çekti. O da endişelenmeye başlamıştı.

"T-Tamam hemen geliyorum!"
Caner telefonu kapatıp bize döndü.

"Ender ve Kaya... Trafik kazası yapmışlar..."

Bölüm Sonu

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin