2.7

496 41 217
                                    

"Çünkü Şahika senin gibi birini hak etmiyor..."
Kaşları havalandı. Böyle bir cevabı beklemediği çok açıktı. Daha sonrasında gülüp başını eğdi.

"Peki, ben senin gibi birini hak ediyor muyum?"
Aniden sorduğu soru karşısında ne tepki vereceğimi bilememiştim. Çekik gözleri gözlerimi buldu ve vereceğim cevabı beklemeye başladı.
Güldüm, "Bilmem."
Karşılığında o da güldü.

Ben önüme düşen saçımı geri iterken Emir ve Caner yanımıza geldiler. Caner telefonuna bakıp delicesine gülerken Emir somurtuyordu.
"Sil dedim sana!"

"Valla Emir'ciğim bu mükemmel pozların her zaman galerimin baş köşesinde kalacak!"

Bungalovlara doğru yürümeye başladık. Ne hakkında konuştuklarını sorduğumuzda Caner anlatmaya başladı. Caner, sabah Emir Tarzan taklidi yaparken gizli gizli fotoğraflarını çekmişti. Şimdi de Emir'i o fotoğrafları sosyal medyaya yüklemek ile tehdit edip istediğini yaptırıyordu.
Fotoğrafları gördüğümde ben de gülmeye başladım.
"Bana da göndersene bunları."

"Ya Yıldız sen de mi Brütüs?!"

Kerim Emir'i yanına alıp omzunu sıktı, "Emir kardeşim sen hiç merak etme. Sizin arkanızdan koşarken Caner'in birkaç pozunu yakalamış olabilirim."
Sinsilikle güldü ve telefonunu açtı.

Ben uzanıp açacağı fotoğrafları görmeye çalışırken, fotoğraf galerisinde birkaç fotoğrafımı gördüm. Kerim bunu fark ettiğinde hızla Caner'in fotoğraflarını buldu ve hiçbir şey olmamış gibi fotoğrafları gösterip Emir ile gülmeye devam etti.

Ben hâlâ neden fotoğraflarımın onun telefonunda olduğunu düşünürken dönüp bana baktı. Ona baktığımı fark edince başını hızla diğer tarafa çevirdi.

**

"Emir ben kokteyli fazla kaçırdım galiba. Midemde garip garip şeyler oluyor." Caner yüzünü buruşturup elelrini midesine götürdü.

"Caner sakın kusayım deme! Çabuk tuvalete çabuk!"
Emir Caner'i hızla kaldıkları bungalovun içine götürdüğünde Kerim ile baş başa kalmıştık.

Ufak bir sessizlikten sonra ilk konuşan taraf Kerim oldu,
"Fotoğrafları gördüğünü fark ettim."
Hafifçe başımı olumlu olarak salladım. Kerim gözlerini kaçırıp etrafa bakınmaya başladı. Galiba utanmıştı...
"Biraz garip geliyor farkındayım. Ama..."

Birkaç adım atıp tam karşıma geçti. Gözlerimin içine bakıp konuşmaya devam etti, "Ama sen fark etmesen de bana çok iyi geliyorsun. Gülüşün bana çok iyi geliyor. Gözlerine bakmak bana çok iyi geliyor..."

Hiçbir şey söylemeden öylece onu dinledim. Söylediği her sözde kalbimde kozalarında bekleyen kelebekleri teker teker uykularından uyandırdı...

"Bu yüzden moralim bozuk olduğunda ve o anda yanımda olmadığında o fotoğraflara bakıyorum..."

İçinde sakladıklarını itiraf ettiğinde az da olsa rahatlamıştı sanki. Hâlâ utansa da kötü bir tepki vermemem bana bakmaya devam etmesini sağladı.

"Biliyorum bu yaptığım iyi bir şey değil. Biliyorum... Ama ben kendimi iyi hissetmiyorum Yıldız... Kendimi hiç iyi hissetmiyorum..."
Gözlerindeki parıltı azalırken başını eğdi.

"Kimseye söyleyemediğim şeyler yaşıyorum son birkaç haftadır. Yanımda bana destek olan kimse yok. Bu süreçte bana iyi gelen bir tek kişi sensin. Senin yanında kendimi çok iyi hissediyorum. Tüm dertlerimi unutuyorum, mutlu ve enerjik birine dönüşüyorum. Bana ilaç gibi geliyorsun..."
Elini uzatıp hafifçe saçlarımda gezdirdi. Gözleri dolmuştu...
O anda hiçbir şey söyleyemedim. Boğazım düğümlenmişti, dudaklarımdan hiçbir söz çıkmadı.
Elini çekip konuşmaya devam etti.

"Bu yüzden o fotoğraflar telefonumda. Bu fotoğraf mevzusunun seni rahatsız ettiğinin farkındayım. Bu yüzden özür dilerim. Fotoğrafları sileceğim..."

"Kerim... Ben ne diyeceğimi bilemiyorum... Tek bildiğim şey, senin mutlu olmanı istediğim."
Kaçırıp durduğu gözlerini yine gözlerime çevirdi.

"Sen gülümsemedikçe, yanaklarındaki gamzelerin ne anlamı var ki?" onu güldürmeyi başardığımda tebessüm ettim.

"Her ne olursa olsun senin yanındayım. Tanıştığımızdan beri oturup iyice sohbet edemedik belki. Ama ben senin nasıl biri olduğunu anladım. Nasıl biri olduğunu hissettim. Ben her mutsuz olduğumda yanımda sen vardın. Seni durmadan terslesem de hep oradaydın..."

"Sen bana bu kadar destek olurken tanıdım senin nasıl biri olduğunu. Ben, senin bana ihtiyacın olduğun her anda senin yanındayım. Bu yüzden kendini hiç yalnız hissetme olur mu?"
Bu sözlerimi duyduğunda yüzündeki acı gülümsemesi ile bana sarıldı. Başını boynuma saklarken, kollarını belime sıkıca sardı. Gözlerimi kapatıp ona sarıldım.
Ona sarılmak beni o kadar iyi hissettiriyordu ki, anlatmaya kelimelerim yetmezdi.

"Teşekkür ederim..."

Dolan gözlerimi silip kollarından ayrıldım, "Ama o fotoğrafları sil. Kendini mutsuz hissettiğin her anda beni arayabilirsin."
Başını sallayıp tebessüm etti.
"Dertlerimi dinlediğin için teşekkür ederim külkedisi." bu sözlerine güldüm.

Ben gülümseyerek ona bakarken, o gözlerini yüzümde dolaştırıyordu. Yüzümü ezberlemeye çalışıyordu sanki. Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde başımı eğdim.
Bana doğru bir adım attı ve çenemden tutarak başımı kaldırdı.

Kalbim anlamsızca hızlanmaya başlarken kendime şaşırdım. Bu hissi hissetmeyeli öylesine uzun zaman olmuştu ki...

Yüzü yavaşça yaklaşırken gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı. Birazdan gerçekleşeceğini düşündüğüm şey paniklememe neden oluyordu. Garip bir şekilde korkuyordum ve kalbim hızlanmıştı. Ama bir yandan da onu bu kadar yakınımda hissetmek güzeldi.

Gözleri dudaklarıma kaydığında hızla gözlerime bakmaya devam etti. Bu hareketi istemsizce benim de aynısını yapmamı sağlamıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Dudakları dudaklarıma değecek iken durdu. Başını diğer tarafa çevirip gözlerini sıkıca kapattı.

Ben nereden nefes alındığını unutmuş bir şekilde heykel gibi dururken gözlerime baktı. Yutkunup kısık bir sesle konuştu,
"O kadar güzelsin ki seni öpmeye bile kıyamıyorum ben..."

Bölüm Sonu

𝑺𝒆𝒓𝒆𝒏𝒅𝒊𝒑𝒊𝒕𝒚 | ʏɪʟᴋᴇʀ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin