DD -9-

659 80 81
                                    

Soft bölüm oldu. Yorum ve vote vermeyi unutmayın.















Herkesten önce kalkmıştık. Dün gidememiştik Çayırlık'a çünkü akşama doğru önlemleri arttırıyorlardı ve diğer tarafa geçiş yapmamız riskliydi. Biz de ertesi güne aktarmıştık.

Dediğim gibi, herkesten önce kalkmıştık ve dışarıdaydık. Güneşin doğuşuyla birlikte ısınmaya başlayan çimlerin üzerinde oturuyorduk. Dylan'ın göğsüne yaslanmıştım, o da kollarını bana sıkıca sarıp başını omzuma koymuştu.

Üstümüzde üşümemek için bir batteniye vardı ve ara sıra örtümüzün örtmediği boynuma küçük öpücükler bırakıyordu. Bana getirdiği kitabı okuyordum ama bu bile aptal aptal gülümsememe engel olamıyordu.

Okumayı tamamen bitirmiştim. Bana getirdiği kitabın ismi, "Pál Sokağı Çocukları" ydı. Dünya klasiği olduğu için zorlanabileceğimi söylemişti ama beğenmiştim.

Boynuma bir öpücük daha kondurduğunda kitabı kapattım ve ona döndüm. Doğan güneş, saçlarına ve güzel yüzüne vuruyordu. Gülümsedi, "Sonunda bana odaklandın." Ben de gülümsedim.

"Söyleseydin okumazdım kitabı." Dudaklarıma eğildiğinde gözlerim kapandı. Öpüşüne karşılık verdiğimde kısa bir süre yavaşça dudaklarımı öpüp ayrıldı benden.

"Odaklanmışken çok tatlı ve yakışıklı duruyordun. Göz zevkimi bozmadım." Güldüğümde bu sefer gülüşümden öptü. "Çok güzel güldüğünü biliyor musun?"

Dudaklarımı ıslatıp gözlerimi kaçırdım. Bende daha önce hiç adlandırıp yaşamadığım duygular uyandırıyordu. Tekrar baktım gözlerine hızlı hızlı atan kalbimle. "Peki sen biliyor musun?" dedim gülümseyerek. "Her bir detayının ne kadar güzel olduğunu?" Yavaşça dudaklarını yanağıma bastırdı.

"Birlikte daha güzeliz." diye fısıldadı.

"Bunlar sabah şekerini almış." Gözlerimi Mathew'e çevirdim. "İflas on bir serisi sunar." Dylan kötü kötü baktı ona.

"Dilini kaybetmemek için susabilirsin, maymun." Normalde Imp'lere hakaret etmezdi ama Mathew'in beni öldürmeye çalıştığını duyduğundan beri ona sinirliydi.

Mathew gözlerini devirmekle yetindi. Dylan ile fiziksel şiddete gidecek her şeyden çekiniyordu çünkü hepimiz, Gem'lerin bizi kolayca öldürebileceğini biliyorduk.

"Çantan hazır mı Thomas?" Yanımıza Tony geldiğinde çantamı gösterdim ve ayağa kalktım. "Hasta olmaya mı çalışıyorsun? Dylan da mı akıl vermedi?"

Dylan bana baktı. "Aslında verdim ama dinlemedi." Tony ikimize bakıp başını olumsuz anlamda salladı ve çantasını açıp içinden kaban çıkartıp bana uzattı. "Giy şunu. Babanıza döndüm iyicene."

Kısa sürede hazırlanıp, Thorn'un karşısına geçtik. Herkesle ufak bir baş selamıyla vedalaşıp benim karşımda durdu. Ardından katı yüzünü bir sırıtma kapladı yavaş yavaş. "Sonra görüşürüz evlat." Saçlarımı karıştırıp geri düzeltti.

"Benden kurtulamayacaksın." dediğimde güldü. Eliyle omzumu okşadı ve geri çekildi. Dylan'a çevirdi bakışlarını.

"İhanetinin bedelini biliyorsun." Dylan bana kolunu sardığında istemsizce yaptığını fark ettim. 

"Size ihanet etmem." Thorn'un ya da Tony'nin beni öldürmeyeceğini az buçuk anlamıştım. Sadece Dylan'a güvenmiyordu ve bizim birbirimize ne kadar değer verdiğimizi görmüştü.

"Herkes geçsin arabalara!" diye bağırıp Tony'e yaklaştı ve el sıkıştılar. "Dikkatli ol ve ölme."

"Ölmem."

Birkaç dakika içinde üstü kapalı büyük bir araca geçmiştik. Aracın bir ince duvarına Dylan ve ben, diğer duvarına da Tony ve Will yaslanmıştı. Arabayı Mathew sürüyordu.

Elimi hafif yanan ensemdeki rakamlardan oluşan dövmeye götürdüm. "Acıyor mu?" diye fısıldadı Dylan.

"Fazla değil." İçeride gece Imp'i rolü yapacağım için bu dövme şarttı. Yanağımdan öptü yavaşça.

"Evde ağrı kesici bulup veririm."

"Sen anneni ve babanı nasıl atlattın?" diye sordum. Ev diyince aklıma o gelmişti.

"Uzayabileceğini biliyordum. Arkadaşımda kalacağım dedim." Yalanına güldüm.

"Arkadaşına ne dedin?" dediğimde gözlerini bir yere dikerek düşünüyormuş gibi bir ses çıkarttı.

"Sevgilimde kalacağımı ve beni idare etmesini?" Yüzümdeki geniş gülümsemeyle dudaklarımı ıslattım.

Will'in öksürüğü kulağıma geldiğinde yüzümdeki gülümseme silindi. Ona çevirdim bakışlarımı. Çok kötü öksürüyordu ve alnındaki birikmiş terleri görebiliyorum. Hareketli arabada onun yanına doğru ilerledim.

"Hey." Öksürüğünü zar zor durdurup kasılmış yüzünü bana çevirdi. "İyi misin?" Hafif terlemiş saçlarını geriye tarayarak yüzünden çektim.

Gülümsedi. "Muhtemelen üşüttüm hafif." Üstümdeki kabanı çıkartıp omuzlarına koydum. "Teşekkür ederim." Yanına oturup başını omzuma çektiğimde gözlerini kapattı ve omzuma yerleşti.

Dylan'a baktım. Gözlerinde anlam veremediği hüzünlü bir bakış vardı.

***

"Burada ayrılıyoruz." Tony bize döndü.

Çayırlık'a girmiştik ve Tony ile Dylan dışında üçümüzün de üstünde Imp tulumu vardı. Tony ilk Mathew ile el sıkıştı. Ardından bana döndü.

Ben de elimi uzattım ama elimden tutup çekerek sıkıca sarıldı bana. İlk başta afallasam da ben de ona sarıldım. Benden ayrılıp omuzlarıma vurdu yavaşça birkaç kez. "Kendini öldürecek bir şey yapma." Gülümsedim.

"Sen de." diye mırıldandım. Göz kırptı.

"Ben Gem'im ve rolümü uyguluyorum. Unuttun mu?" Gülümsedim. "Haftada iki üç gün yanınıza geleceğim."

"Beni çok özlediğin için, değil mi Tony?" diye Mathew alayla konuştuğunda güldü. Mathew geri dönüşlü olarak çalışan Imp konumundaydı. Tony'den aldığı bilgileri Thorn'a iletecekti.

"Birbirinize göz kulak olun." dedi ve Will ile de tokalaştı.

Dylan yanıma gelip sıkıca sarıldığında güldüm. "Birkaç saat sonra görüşeceğiz zaten." Bizimle görülme riskini alamayacağımız için, şehire Tony ile birlikte girecekti. Biz de duvar kenarında çalışan Imp'ler için kalkan otobüsle gidecektik.

"Yine de dikkatli ol." Başımı salladığımda hızlıca dudaklarımdan öptü. "Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." diye mırıldandım. Benden ayrılıp yavaşça geriledi. Ardından Tony ile birlikte arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.

"Gidelim, hava kararıyor." Mathew omzuma dokununca başımı sallayıp Will'in yanına geçtim ve yürümeye başladık. Yolda Mathew sırıtarak bana baktı.

"Bakalım yasak aşkınız ifşa olup, sen darağacı dansına gidene kadar kaç gün geçecek?" Dalga geçtiğini biliyordum ama gözlerimi devirdim.

"Komik değildi, Mathew." diye homurdandı Will ve beni kolunun altına aldı. "Kardeşime bulaşma."

Ben de kolumu Will'e sardım ve uzakta görünen Imp'lerin yanına yürümeye devam ettik.




















Soft bölüm oldu.

Mathew?

Will?

Nasıl olmuş?

Birkaç bölüm daha soft bölümler gelecek.

Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin