Yorum, vote, okunurluk tüm her şey azaldı ama inatla yazamaya devam ediyorum.
İyi okumalar.
Elimdeki poşette duran balığa bakmaya devam ettim.
Uçak inmişti ve yardımcı pilot son kontrolleri yapıyordu. Uçaktan indiğimizde geniş pistte Dylan'ın babasını ve şoförünü görmemele sertçe yutkundum.
Adam gülümseyerek yanımıza gelmeye başlayınca Dylan veda edercesine omzumu sıktı ve babasına yöneldi. Bahçede onunla karşılaşmam imkansızdı ama yine de şapkamı yüzüme biraz daha indirip beni bekleyen arabaya ilerlemeye başladım.
"Arkadaşınla tanışsaydım." diye sesini duyduğumda biraz daha hızlandırdım adımlarımı.
"Sonra baba, sonra." İkimiz de ayrı ayrı geçecektik onun evine. Ben önce balığı Tony'e bırakacaktım.
Arabanın önüne geldiğimde diğerlerinden oldukça uzaktaydık. Tony bundan olmalı ki rahatça arabadan indi. Tony'nin ismi arananlar kısmında ve kırmızı bültendeydi ama ellerinde sadece on sekiz yaşına ait bir fotoğraf oldukları için rahatça dolaşabiliyordu. "O Dylan'ın babası değil mi?" Çantamı alıp arabaya koyduğunda başımı salladım ve onlara döndüm. Yanıma geçtiğinde onları izlemeye başladık.
Babası ile arabanın önünde gülerek bir şeyler konuşuyordu. Bakışları bize döndüğünde sertçe yutkundum. Dylan'ın babası bize elini kaldırdığında Tony de selam vermek için ona kaldırdı.
"Orospu çocuğu." diye ardından konuştuğunda şokla ona baktım. Ardından bana döndü. "Balığına bakayım." Sırıtarak poşetteki turuncu şeyi ona doğru kaldırdım. Parmağıyla yavaşça poşete vurup başını salladı ve arabanın kapısını açtı. "Geç hadi." Arabaya bindim.
Dylan'a bakarken, o da bizim arabaya bakıyordu. Bileğimdeki bileklik titreştiğinde başımdaki şapkayı çıkartıp arkaya attım ve görüntüyü yansıttım ekranda.
Dylan: Bugün Tony'lerde kal. Yanına geleceğim, yarın geçersin.
Yanıma binen ve arabayı çalıştıran Tony'e döndüm. Ona ağırlık oluyormuşum gibi hissediyordum, evinde dolaşmak garip geliyordu. "Bir şey mi diyeceksin?" dedi arabayı yola sokarken.
"Hayır." diye mırıldandım ve önüme döndüm.
"Bir günlük bende kalsana?" Kaşlarım kalktı, ona çevirdim bakışlarımı. İstediğim şeyi sorması ilginçti, galiba aklımı okumaya başlamıştı.
"Neden?" Direksiyonu sağa kırarken bana baktı ve derin bir nefes aldı.
"Seni özledim." dediği şeyle sertçe yutkunurken gözlerimi kaçırdım.
"Özleme." dedim ve önüme döndüm. Bana değer vermesini istemiyordum çünkü bir ailemin olması beni korkutuyordu.
"Neden böyle yapıyorsun?" Tekrar ona baktım. "Ben açıklamaya çalışıyorum. Seni bırakmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Ama sen kulaklarını kapatıyorsun, beni dinlemiyorsun bile."
"Olay bu değil."
"Olay tam olarak bu." Bana çevirdi başını. "Üst düzeyde bir komutan olmam ya da baban olmam benim duygularımın olmadığı anlamına gelmiyor Thomas." Sertçe yutkundum. Başını yola çevirdi tekrar. "Benim de duygularım var ve sen hepsinin içine sıçıyorsun." Başka bir şey demedi. Ben de demedim. Başımı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Ciencia Ficción"Ne zaman darağacı dansı yapacağımı bilmiyorum Dylan Ama umarım bunu görmek zorunda kalmazsın..." ×bilimkurgu