Önceki bölümü az kişi okudu, yorum ve vote kısmına girmiyorum bile. Moralim bozuk zaten, daha da bozuldu. Teşekkürler.
Yorum ve vote size kalmış artık. Bir şey demeyeceğim bundan sonra.
Gözlerimi tüm vücudumu kaplamış ağrılarla araladım.
"Ölebilirdi!" Tony'nin odanın içinde olmadığından emin olduğum sesiyle araladım gözlerimi. "Senin yüzünden ölebilirdi!"
"Ben manyak bir muhafızın, bir taraflarına sakladığı silahındaki son mermisini rastgele birisi için beklettiğini nereden bilebilirdim?!" Yüzümü buruşturdum. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu ve hiç bağırışlarını duymak istemiyordum.
"Sorumsuzun tekisin!" Oflayarak ayağa kalktığımda karnıma yayılan acıyla inleyerek gözlerimi yumdum. Acı azaldıkça gözlerimi açıp çıplak vücuduma çevirdim gözlerimi. Karnımda bir bandaj vardı. Hafif açıp baktığımda güzel dikiş göz kırptı.
Bir kurşun yaram eksikti zaten. Tam olmuştu.
Duvara tutanarak ayağa kalktığımda hafif başımın dönmesiyle gözlerimi kapatıp elimi alnıma bastırdım. Küçücük bir kurşun tüm bünyemi alt üst etmişti.
Odanın kapısına sendeleyerek ilerledikçe, bağırış sesleri yükseliyor, küfürler birbirine giriyordu. Ve ilginç bir şekilde küfürlerin çoğu Tony'e aitti.
Kapıyı açıp onlara baktığımda birbirlerine bağırmakla o kadar meşgullerdi ki beni fark etmediler. Bekledim. Sadece aralarından geçip aşağı inmek ve su içmek istiyordum. Bir de Dylan aşağıda mı diye kontrol etmek. Ama aralarından geçersem muhtemelen ölecekmişim gibi duruyordu.
Tony'den gelen oldukça yaratıcı bir küfürle kaşlarım havalandı. Kendisi küfretmekten nefret ederdi. Boğazımı temizledim. "Biraz susabilir misiniz?" İkisinin de sesleri kısıldı yavaş yavaş. Ardından iki surat şaşkınlıkla bana döndü.
Sustuklarında ilerlemeye başladım duvardan elimi çekerek. Aralarından geçecekken Tony omzumdan tutarak beni durdurdu. Gözlerimi öfkeyle parlayan yeşil gözlerine diktim.
"Odana geç. Hemen." Ondan ilk kez duyduğum ses tonuyla sertçe yutkundum ve şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.
"Ben su içe..."
"Sana odana geç dedim!" diye bağırdığında korkuyla çarpmaya başladı kalbim. Aralarından geçmek kesinlikle iyi bir fikir değildi. Biraz daha diretirsem, muhtemelen ölebilirdim.
Hareket etmediğimi görünce kolumdan tuttu sertçe. "Tony." dedim ama beni takmadan yürümeye başladı. Hızlı ve seri adımlarıyla ona ayak uydurmak zorunda kaldığımda, vücudum gerildi. Dikişlerimin gerilmesiyle dişlerimi sıkarak acıyla bir nefes çektim içime.
Hızla odanın kapısını açıp beni sertçe yatağa oturttu ve kapıyı çarparak çıktı odadan. Ellerimi saçlarıma geçirirken gözlerimi devirdim. Thorn ile kavga edip bana patlıyordu. Hangimiz ergen, tartışabilirdik bence.
Odanın kapısı birkaç dakika sonra açıldığında içeri giren kişiyle yüzümde bir gülümseme yayıldı. Saniyeler içinde kollarını bana nazikçe sarıp başını omzuma koyduğunda, ben de ona sarılıp başımı omzuna yerleştirdim. "Çok korktum..." Titreyen eliyle saçlarımı okşamaya başladı.
Sıcaklığı tüm bedenimi ısıtırken boynumdan öptü narince. "İyiyim ben." Başını omzumdan çekip hafif dolmuş gözleriyle gözlerime baktığında dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdum. Karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Ciencia Ficción"Ne zaman darağacı dansı yapacağımı bilmiyorum Dylan Ama umarım bunu görmek zorunda kalmazsın..." ×bilimkurgu