Mükemmel bir kurguyla ben geldim.
Darağacı Dansı adlı kitaptan kurgulanmıştır.
Başlama tarihiniz:
Arkadaş davet etme yeri'
İyi okumalar. Yorum ve vote atmayı unutmayın.
Önümdeki sıranın bitmesine üç kişi kalmıştı ve halleri pek iyi durmuyordu. Üçünün de korkudan titrediğine yemin edebilirdim. Kendilerini bir an önce toparlamazlarsa, güzel bir darağacı dansı yapacakları kesindi.
Sonuç olarak biz asılmaya hazır bulunan, Imp'lerdik. Mükemmel olmaya uzaktan ve yakından alakası olmayan onların, "İnsan." diye adlandırmaktan tiksindikleri, maymunlar.
Onlar ise her şekilde kusursuz olan Gem'lerdi. Hepsinin güzel lanet yüzü, mükemmel vücut oranları, yüksek bağışıklık sistemleri ve özel özellikleri vardı. Her türlü üzerimize hakimiyet kurmayı severlerdi.
Yaşadığım lanet ortamın mantığı oldukça basitti. Londra, ikiye ayrılmış bir kırallık. Gem'ler o yüksek duvarların arkasında, her cumartesi Imp'lerin Darağacı Dansı yapmasını zevkle izlerlerdi. Eğer bir suçunuz yoksa ama sıra size geldiyse asılmaya mahkumdunuz. Her zaman bir kalıp bulurlardı.
"Sen katilsin, sen tacizcisin. Biliyorum hiçbiriniz bu suçları işlemediniz ama lanet gözlerimizi şenlendirmenize ihtiyacımız var!" Bizi astıklarında, ölürken can çekişmemizin kanıtı olan ayaklarımız boşlukta salladığında gülerek, "Dans ettir! Dans ettir!" diye güzel bir melodi tuttururlardı arkamızdan. Buna da verdikleri ismi artık söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Ve ertesi gün, dün hiçbir şey yaşanmamış gibi o mükemmel ve lüks hayatlarına geri dönerlerdi.
Imp'ler ise, yani benim içinde bulunduğum topluluk, duvarın arkasında sefil bir hayat yaşamaya mahkumdu. Sokaklar, pislik kokusundan geçinilmezdi ama bir Imp iseniz, buna alışırdınız. Biz Gem değildik. Mükemmel yüzümüz, bir seksen boyumuz, inci gibi dişlerimiz yoktu genellikle. Şanslıysak, elli yaşımıza geldiğimizde ölürdük. Evde bir çeşit et yemeği pişerdi, fare yahnisi...
Gem'ler bize ayak işlerini yaptırmak için, bazen teklif sunabiliyorlardı. Ensenize güzel rakamlardan oluşan bir kod kazırlardı ve hangi ailenin güzel konağının işlerini yapacağınızı belirlerdi. Rakamları anlamak dışında okuma yazma bilen kimseyi tanımıyordum, ben de dahil. Şansınız varsa, duvarın karşı kısmına iyi bir şekilde geçerdiniz. Ve Gem'lerin ayak işlerini yapardınız.
Tabi bu da basit değildi. "Pis Imp ellerini nasıl bana değdirirsin!" diye eldiven takmayı unuttuğu için ellerinden olan çok tanıdığım vardı.
Ben diğerlerinden biraz farklıydım. Evet bir Imp'tim. Daha anne karnındayken genlerim özenle seçilip dizilmemişti. Annem fare yahnisi severek büyümüş ve beni bir çöplüğün içinde doğurmuştu. Ama ilginç bir şekilde mükemmel bir yüzüm, bir seksen boyum, düzgün bir burnum, güzel bir cildim ve güzel sarı saçlarım vardı.
Imp'lerde de durum pek iç açıcı değildi. Eğer bir Gem kadar güzel ya da yakışıklıysanız onlar da sizi gördüğü yerde asarlardı, tabi pis ve kokuşmuş Imp mahallelerinde. Bir nevi intikam alıyorlardı Gem'lerden. Aralarına casus olarak Gem sızdığını düşünenler vardı ama Tanrı aşkına, hiçbir Gem özel dizayn kıçını kaldırıp, duvarın arkasına geçip casusluk yapacak kadar aptal değildi. IQ seviyeleri bizden her şey gibi on kat yüksekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Ciencia Ficción"Ne zaman darağacı dansı yapacağımı bilmiyorum Dylan Ama umarım bunu görmek zorunda kalmazsın..." ×bilimkurgu