DD -41-

321 42 107
                                    

Beş bölüm sonra final.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.










Nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Kalbimde inanılmaz bir burukluk vardı. Çünkü eğer gidersem, muhtemelen ne babamı ne ablamı ne de Will'i tekrar görebilecektim.

"Baba." diye fısıldadım bir yerden başlamam gerektiğini fark edip. Batan güneşin vurduğu yüzünü bana çevirdi yavaşça. "Sana bir şey söylemem lazım." Başını salladı.

"Geldiğinden beri huzursuzsun zaten. Söyle ve kurtul." Kolay olduğunu sanıyordu, hiç değildi. Bilse yine de benim gibi düşünür müydü bilmiyordum.

"Ben bir karar verdim." diye başladım gözlerimi gözlerine çıkartırken. "Uzun zamandır düşünüyorum. Artık söylemenin vakti geldi." Başını salladı.

"Söyle."

"Bu şehirde durdukça..." Gözlerimi batan güneşe çevirdim. "Hiçbir zaman hiçbir şey benim için güzel gitmiyor baba. Sanki her bir detay en karanlık en korkunç yıllarımı anımsatıyor."

"Sorun Thorn'un dedikleri mi? O seninle bunun hakkında..."

"Hayır baba." diye kestim lafını. Ardından bir çırpıda söyledim. "Ben gidiyorum."

Sessizlik oldu.

Bir süre o konuşmayınca ben de sustum. Dediğim şeyi sindirmesini bekledim. Uzun bir süre geçse de sonunda yavaş yavaş araladı dudaklarını. Gözlerimi ona çevirdim. "Dylan'la mı?" Başımı salladım. "Nereye gideceksiniz?"

"Okyanus kenarında bir şehir, şehir merkezinden de oldukça uzakta bir ev ayarladı. Yeni kimliklerimiz var ve sadece ikimiz olacağız." Bir şey demedi. Ama gözlerindeki ifadeyi çözebiliyordum. Bana engel olamayacağını biliyordu.

Güldü, mutlukuktan çok acı dolu bir gülüş olduğunu anladım. "Muhtemelen görüşemeyiz değil mi?" Gözlerini güneşe çevirdiğinde parlamasıyla dolu dolu olduğunu gördüm.

"Seni ilk kucağıma aldığım günü hatırlıyorum. Daha çok küçüktüm, on dokuz yaş fazla değil." Gözlerinden bir damla sürüldüğünde, benim de düşmeye başladı birer birer. Vedaların bu kadar zor olduğunu unutmuştum.

"Eğer başına gelecekleri bilseydim, bir an bile bırakmazdım seni. Seni annenden bile korurdum." Göz yaşını sildi. "Şimdi her gece, acısını çekiyorum. On dört yaşındaki küçük oğlumun neler yaşadığı doluyor aklıma. En çaresizi de o anıları silip atamıyorum senden."

"Senin suçun değil." dedim titreyen sesimle. Bana döndü.

"Seni koruyamadım. Ne kadar suçum olmadığını söylesen de benim suçum." Göz yaşlarımı sildim. "Ben bunu kabullendim." Gözlerine baktığımda gülümsedi. "Dylan ile cidden mutlu musun?"

"Evet." dedim hiç düşünmeden. O başıma gelen en güzel şeylerden biriydi.

"Eğer seni güvende tutabileceğine ve mutlu olacağınıza inanıyorsan git Thomas." Elini elimin üstüne koydu. "Göremeden de mutlu olduğunu hissederim. Babanım ben senin."

Göz yaşlarım tekrar düşmeye başladı. "Sizi nasıl bırakacağım?" Bir saat önce emin olduğum duygularım o kadar hızlı değişmişti ki kendime şaşırıyordum.

"Zamanla alışıyorsun." dedi. O bu durumu, seçmediği halde yaşamıştı. "Ana karargaha döneceğim. Will ve Ellie ile. Burada işler çığrından çıkmak üzere ve başkan komutanları geri çağırıyor. Bir şey planlıyorlar." Gözlerine kararsızca baktım.

Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin