Başlayacak olan olayların nedeni bu bölümde. Yavaş yavaş aksiyona yöneleceğiz sonraki bölümlerde burdan yola çıkarak.
Yorum ve vote vermeyi unutmayın. İyi okumalar!
Rüzgar oldukça kuvvetli esiyordu ve karargahın ana girişinde duruyorduk. Dylan dün gece benimle kalmıştı, bugün gitmek zorundaydı.
Çantasını tutuşunu sağlamlaştırdı ve karşıma geldi. Rüzgarın dağıttığı saçlarıma bakıp gülümsedi, ardından ceketimin önünü çekip yakalarımı düzletti.
"Kendine dikkat et." Neredeyse herkes bizi izlediği için sadece başımı sallayıp ona sarılmakla yetindim. Boynuma küçük bir öpücük kondurdu.
"Sende." diye mırıldandığımda ayrıldı benden.
Hızla çenemden tutup hızlı bir öpücük kondurduğunda birkaç kişinin gülüşü kulağıma geldi. Gülümseyerek gözlerine baktım. Yanağımı okşayıp son kez bana baktı ve onu bekleyen arabaya yürümeye başladı.
Arabanın arkasına binip camından bana baktı. O uzaklaşıp gözden kaybolana kadar birbirimize bakmaya devam ettik.
Onların arabası uzaklaşırken buraya gelen arabaya baktım. Araba yavaşça durdu ve içinden inen kişi beni şoka uğrattı.
"Mathew?" diye bağırdığımda bakışları beni buldu ve yüzünde bir sırıtma yayıldı.
"Baş belası?" diye bağırdığında güldüm. Arkasından inen kişiyle gözlerim şokla aralandı.
O tıpkı benimki gibi olan sarı kafa kesinlikle Will'di.
"Will!" diye bağırdım. Bana yüzünde kocaman bir gülümsemeyle baktı ama aydınlık havada daha çok farkettim solmuş tenini.
Yanıma yaklaşmaya başladı. Elini ağzına götürdüğünde öksürdüğünü anlamıştım. Kaşlarım çatılı ben de ona yaklaşmaya başladm. Bir şey yolunda değildi, iyi gözükmüyordu.
Adımlamayı durdurup gözlerime yorgunca baktığında burnundan süzülen kanı gördüm. Kalbimi korku kaplarken ona koşmaya başladım. "Will!" Gözleri kaydı. Son anda onu tuttum ve kollarıma düştü.
"Will!" Hızlıca başını göğsüme çekip gözlerine baktım. Bana odaklanamıyordu. "Will ne oldu? Will bana bak!" Kıvranmaya başladı kucağımda. Nefes almaya çalışıyordu. Dolu gözlerimden endişeyle birkaç damla düştü. "Will!"
Birisi beni geri çekti hızlıca. "Bırak beni!"
"Sakin ol çocuk. Sakin ol." Tony olduğunu anladım. Ellie'nin koşarak Will'in yanına eğilişini izledim.
"Neyi var?" Ellie hızlıca bir alet çıkartıp yuvarlak kısmını yerde uzanan Will'in kalbine bastırdı. "Ellie neyi var?!" Tony daha sıkı tuttu ondan kurtulmaya çalıştığımda. Korkuyordum. Will'e bir şeyler oluyordu ve korkuyordum.
"Thorn, Mathew yardım edin." Mathew hızla Will'in bir kolunun altına girdiğinde baygın başı öne düşerken diğer kolunun altına da Thorn girdi. Koşar adımlarla ana karargaha ilerlemeye başladılar.
"Tony bırak beni." dedim. Yanına gitmek istiyordum. Elini tutmak ve her şeyin daha güzel olacağını söylemek istiyordum. "Ben onsuz yapamam... O benim geriye kalan tek ailem." Gözlerimi şokla kırpıştırdım. "Ölüyor mu Tony?" Çaresizlikle gözlerine baktım. Haftalardır hasta olduğunu düşünmüştüm. Belki de hastalıktan daha büyük bir şey oluyordu ama fark edememiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Science Fiction"Ne zaman darağacı dansı yapacağımı bilmiyorum Dylan Ama umarım bunu görmek zorunda kalmazsın..." ×bilimkurgu