Yarın akşam TRNC smut gelecek, onu iftardan sonra atacağım çünkü detaylı. Bunda sadece +18 var. Fazla detaylı yazmadım.
İyi okumalar!
Yorum ve vote atmayı unutmayın.
Çayırlıktan Tony'nin dediği gibi erken çıkmıştık. Ondan öncesinde, Thorn gizlice evden çıkmaya çalışan Dylan'ı farklı biri sanıp vurmaya çalışmıştı. Sonra Dylan olduğunu anlayınca tekrar vurmaya çalışmıştı.
Sabah sabah aksiyon yaşamıştık.
Sonunda gece benimle kaldığına ikna edebildiğimde bu sefer de Tony vurmaya çalışmıştı. Eninde sonunda sevgilimi iki kardeşin öldürmeye olan merakından kurtarmayı başarmıştım.
Şimdi ise Asi'lerin yeni karargahındaydık. Ana karargahtan anladığım kadarıyla Tony'nin kızı Ellie gelmişti ve benden kan alacaktı. Sandalyede gergince oturuyordum.
Kapı açıldığında, içeri ilk Tony ve Thorn ardından da bir kız kirdi. Koyu saçlarına inat bembeyaz bir teni ve yeşil gözleri vardı. Tıpkı Tony'ninkiler gibi.
Yanıma yaklaştı. Boyu benimkinden bile uzundu. Will'in yaşlarında olduğunu farkettim. Gülümseyerek hafif önümde eğildi kenardaki eşyaları kendine yaklaştırırken. "Sen Thomas olmalısın."
"Tony mi söyledi." Başını olumlu anlamda sallayıp tabureye oturdu ve kolumdan tuttu. Tutuşu nazikti. Kazağımın kolunu sıvadı sıvayabildiği kadar.
"Kaç yaşındasın?" Koluma turnikeyi bağladı sıkıca.
"On sekiz oldum."
"Erkek arkadaşının ismi ne?" Elindeki alkollü beze baktım. Ardından gözlerim iğneye kaydığında hafif korkuyla aralandı. Çok kalındı.
"Dylan." dediğimde başını salladı. Beni oyalamaya çalıştığını farkettim. "Neden kan alıyorsunuz?" Arkasına Thorn ve Tony geldiğinde onlara baktı taburede hafif dönüp. İzin alır gibi bakıyordu.
İkili bakışıp başlarını salladığında bana döndü tekrar gülümseyerek. "Gem mi yoksa Imp mi olduğunu anlamaya çalışacağız." İğneyi yaklaştırdı koluma. "Bu acıtacak. Ve on iki tüp almamız gerekiyor." Şokla açıldı gözlerim.
"On iki mi?" diye Dylan ile aynı anda konuştuğumuzda güldü. "O kadar kanım var mı ki?"
"Göreceğiz bakalım."
İğneyi koluma batırdığında derin bir nefes aldım ve başımı Dylan'a çevirdim. Bana gülümsedi.
O sırada Thorn arkama geçip elini saçlarıma daldırdı. "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadığımda kopmuş birkaç tel çıkarttı saçımdan.
"Hiç, askerlerimin saç tellerinden tılsım yapma gibi bir huyum var." Tony ve Ellie'nin gülmemeye çalıştığını farkettim. Dylan ile bakmıştık.
"Garip." diye fısıldadı elimi tutarken.
Saç tellerimi kilitli bir poşete koydu. Ben de tüpe kanımın doluşunu izlemeye devam ettim. Bir süre sonra başım dönmeye başladığında başımı Dylan'ın omzuna yaslayıp gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Ellie benden çok kan aldığı için normal olduğunu söyledi. Midem çok bulanıyordu.
"Bitti." İğneyi çıkarttığında küçük dondurucuya koyduğu tüplere baktım. Ana karargahta teknoloji gelişmiş olmalıydı.
"Midem çok..." Tony hızla önüme bir kova getirdiğinde ellerimi kenarlarına koydum ve kusmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darağacı Dansı [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Ciencia Ficción"Ne zaman darağacı dansı yapacağımı bilmiyorum Dylan Ama umarım bunu görmek zorunda kalmazsın..." ×bilimkurgu