37. Bölüm

7.6K 294 217
                                        

Ben geldim, biz geldiiikkkk 😍 Evet biliyorum çok uzun zaman oldu ama inanın bana elimde olan sebeplerden dolayı değil canlarım. Şu aralar o kadar yoğunum ki fırsat bulduğum her an zaten size koşuyorum.

Amaaaa bu yoğunluğun bitmesine de çok az kaldı, yani kısa zaman içinde yine eskisi gibi sık sık görüşebileceğiz.

Sizi çok özledim, hadi gelin yorumlarda kavuşalım 🤗

Çok seviyorum sizi çooooookkk 💛
İyi okumalar ballarım 🍯💛

^^^^^^^^^^^^^^^

Bir, iki, üç, dört

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir, iki, üç, dört... Bir öğürme daha...
Evet, bir kez daha...
Bir, iki, üç, dört, beş...
Bu da olmadı!

Ay, kusmaktan canım çıktı be!
Daha ne kadar gidecek bu böyle?
Birde, yeşillik düşününce mide bulantısı geçer, derler. İnekler bile benim kadar ot hayal etmiyordur ama yok, geçmiyor.

Kapının tıklatılma sesinden sonra o karizma ses yankılandı içerde, "Berre... İyi misin güzelim?"

Ah, hiç iyi değilim sevgili Yunan Heykeli'm!

Sifonu çekerek ayaklandıktan sonra olabildiğince düzgün konuşmaya çalışarak "İyiyim..." diye bağırdım.
"Aç kapıyı hadi," dedi sabırla. "Uçaktan korkuyorsun zaten, bırak yanına geleyim."

Şuna bak ya, neler diyor?
O sıfatını yiyeceğim, haberi yok!

Tuvaletin kapısını açıp gülümsemeye çalışarak konuştum, "Ben iyiyim sevgilim!"
Elleri belime dolandığında çatılan kaşları eşliğinde konuştu, "Daha ne kadar sürecek bu bulantılar? Hep böyle mi olacaksın?"
Bilmem dercesine dudağımı büzdüğümde devam etti, "Bir çözümü vardır. İzmir'e döndüğümüz zaman direkt doktoruna gideceğiz."

İzmir'e dönmek... İzmir... orası neresiydi?
Gitmeye gitmeye unuttum da...
Bana, bir gün İzmir'i özleyeceksin, deselerdi kahkaha falan atardım herhalde. Üniversiteyi bile İzmir'de okudum diye kendime küfürler ederken, oradan çıktığımda özlemek...

Anca benden beklenirdi bu zaten!
Eeee ne demişler?
Sen İzmir'den çıkarsın, İzmir senden çıkmaz!
İzmir evimiz, Ege Denizi anamız...
Babamız mıydı? Neydi o?

Kahkaha atacağım sanırım. Sakın gülme Berre, sakın. Az önce uçakta dörtnala koşarak tuvalete geldin ve kustun, eğer şimdi gülersen adam delirdiğini düşünecek.

Hoş... çokta sağlam kalmış sayılmayız.

Barış'ı onayladığımda rahatlayarak derin bir nefes aldı, belimdeki elini çekmeden yürümeye başladığında ben de onu takip ettim. Uçaktaki koltuğa geri oturduğumuzda bir kez daha Semi'nin makyajsız yüzünü şaşkınca izledim.

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin