6. Bölüm

27.7K 893 280
                                        

Yunan Heykeli ve İzmir'limizin yeni bölümü geldiiiii 😄😄

Hepinize iyi okumalar canlarımmm 😘😘

^^^^^^^^^^^^^^

Uçaktan indikten sonra bizi karşılamaya gelen şoförle yaptığımız uzun bir yolculuk sonrasında Midyat'a varmıştık, büyük bir konağın önünde durduğumuzda Barış arabadan ineceği sırada kolundan tutarak durdurdum.
"Nereye geldik?"
"Evine..." dediğinde bir şey dememe fırsat vermeden indi.

Ben arabada dediği şeyi hazmetmeye çalışırken indiği taraftaki cama sertçe vurdu, sesle kendime geldiğimde kendimi toparlamaya çalışarak arabadan indim.
"Yine ne saçmalıyorsun?"
Benim cümlemin bitmesiyle birlikte konağın koca kapısı gürültülü bir sesle açıldı. Fatma Teyze kollarını açarak bana baktığı sırada daha fazla dikilmeyi bıraktım ve ona doğru ilerlemeye başladım.

"Berre... Hoş geldiniz kızım."
Yanına vardığımda elini öperek alnıma koydum. "Hoş bulduk!" diyerek tebessüm etmeye çalıştığımda beni içeriye doğru yönlendirdi.

Gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı. Burası çok büyüktü, neredeyse adım başı olan ışıklandırmalar sayesinde konak daha görkemli bir havaya bürünmüştü.

Şaşkınlığımı gizlemeyerek Barış'a döndüm, "Gerçekten burada mı yaşıyorsunuz?"
Onda alışık olmadığım şeyi yaparak gülümsedi ve kafasını salladı.
"Burası... çok büyük!" Ellerimi kaldırarak bağırdığımda Fatma Teyze tepkime kahkaha atmaya başladı.
"Neşesiyle geldi yine Berre kızımız desenize!" Hamza Amca yukarıdaki balkondan bize doğru bağırmıştı.

Cümlesinden sonra utançla kafamı eğdiğimde gözlerim Barış'a kaydı, ellerini cebine sokmuş beni izliyordu. Onu öyle gördükten sonra daha da utandığım için şu an koşarak buradan kaçmak istiyordum.

"Yoldan geldiniz, acıkmışsınızdır. Akşam yemeğine sizi bekledik, masada hazır. Hadi geçelim!" Fatma Teyze tekrar elini belime sardığında merdivenlerden çıkmaya başladık.

Balkona geldiğimizde masanın yanında dikilen Hamza Amca'nın elini öptüm.
"Hoş geldin kızım," diyerek babacan bir tavırla koluma yavaşça vurduğunda masaya yöneldi.
Üstü donatılmış masayı gördüğümde gözlerim kocaman oldu, "Ne çok şey yapmışsınız!"
"Hadi oturun bakalım!" Hamza Amca büyük masada başa oturunca Fatma Teyze'de yanındaki sandalyeye oturdu.
Ben nereye oturacağımı düşünürken Barış karşı taraftaki sandalyeyi çektiğinde bakışlarım ona döndü, "Buyur?"

Bir yandan çekiniyor bir yandan da dik durmaya çalışarak cevabımı bekliyordu. Masanın etrafından dolanarak karşı tarafa geçtim ve Barış'ın çektiği sandalyeye oturdum, yanımdaki sandalyeye de kendisi oturduğunda ona dönerek tebessüm ettim. "Teşekkür ederim."
Kafamı masadakilere çevirdiğimde bakışları bizim üzerimizdeydi, ben bir bukalemun edasıyla renkten renge girdiğimde yemek yemeye başlamıştık.

Muhabbet ederek bitirdiğimiz akşam yemeğinden sonra masadan kalkarak balkonun sağ tarafında kalan ve üstü kapalı sayılabilecek masaların bulunduğu yere geçtik. Önümüzdeki kahveleri yudumlamaya başladığımızda konağın kapısı açıldı, Emir'in gözleri direkt bizim bulunduğumuz yeri bulmuştu.

Hızlı hızlı merdivenleri çıktığında Fatma Teyze "Gel oğlum, hoş geldin." diyerek güler yüzle karşıladı Emir'i.
Yanımıza geldiğinde kafasıyla selam vererek "Berre!" dedi, tıpkı onun gibi kafamı salladığımda nefes nefese "Neden teksin?" diye sordu.

Hepimiz onun bu haline gülüyorduk, tabi Barış hariç. Düz suratından ödüm vermiyordu paşamız!
Ah, pardon... Ağamız!

Daha fazla kendi hayal dünyama dalmadan Emir'e döndüm, "Babam ikna edebilirse Yonca'da birkaç gün içinde gelir ve tabi benim burada kalma süremede bağlı." Barış'a döndüm. "Gerçi otelleri bir kez görmem ve fotoğraflamam yeter, sonra burada pek işim kalacağını sanmıyorum."
"İşin tek şartı yanımdan çalışman olduğunu biliyorsun," dediğinde sırtımı dikleştirdim ve ters bakışlarımı ona çevirdim.
"Sadece otelleri yakından görmem gerektiğini söylemiştin, yanında çalışmam gerektiğini değil!"

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin