23. Bölüm

8.9K 369 259
                                        

Merhaba ballar 😊
Yeni bölümümüz geldiiiii 😍😍

Size bir haberim vaarrrr, yeni bir kurguya başladım 🤭
Çok heyecanlıyım, çok mutluyum ve tabii ki bunları yine sizinle paylaşmak istiyorum.

'Kokunun İzi' sizi bekliyor, hadi geliiinnn 🍷

İyi okumalaarr 🍯 🍯💛

^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Gün geçmiyordu ki Berre uçağa binmesin...
Ee tabii, yani şimdi şehir dışından bir sevgili yapınca bu yolculuklarda kader oluyor!

Hayır, otobüsle gidebilecek kadar yakın bir yerden bulsaydım bari!
Uçak, uçak... içim dışıma çıkıyor.

Ama otobüsler öyle mi?
O muavinin dağıttığı kek, yolda çişim gelecek korkusu ve daha niceleri...

Barış'ın göğsünde kımıldandığımda yüzümü görmek için eğildi, "Uykucu... dur, ne diyordun sen? Yuyu muydu?"
Kıkırdayarak göğsünden kalktığımda kafamı salladım ve şiş gözlerle ona baktım, "Hıhım... sende Yuku!"
"Az kaldı inmemize," dediğinde yüzüme düşen saçlarımı geriye itti.
Saçlarıma değen parmaklarıyla anında esneyerek daha fazla mayıştım.

Bu halim onu güldürdüğünde bir yandan da "Kalk artık," diye söyleniyordu.
Ters bakışlarımı ona çevirdim, "Dün gece uyutmayan bendim sanki!"
Kahve gözleri koyulaşıp bakışları anında değiştiğinde sertçe yutkundum, "Ama tabii ki de konumuz bu değil!"

Allah'ım... adamın üzerimdeki etkisi çok büyüktü!
Anında etkiye tepki veriyordum, hemde ne tepki... Öyle böyle değil!
Bedenim anında kavruluyor, yüzüm renk cümbüşüne giriyordu.

Barış Bey ve yan etkileri...

Cansever'den şu sözlerle kapatalım konuyu;
Düzenim bozuldu, uykularım kırık... Kalbim paramparça, darmadağın artık...

Ah ulan be!
Bu şarkı acısı olmayanı kıvrandırır, neyse!

Bir uçak macerasını daha sağsalim bitirdiğimizde derin bir nefes aldım. Taksiye atlayıp bizim sitenin önüne geldiğimizde ben inmiştim, Barış ise otele gitmişti.

Bahçeye girdiğim an ayakkabılarımı çıkartarak elime aldım ve çimene bastım, benim ayaklarım toprağa değecek arkadaş!
Ben sevmiyorum öyle uçak falan, işte o kadar!

Bizim bahçede cümbür cemaat toplanan ailemi gördüğümde olduğum yerde zıplamaya başladım.
"Canım aileeemmm!" diye uzatarak bağırdım ve elimdeki bavulu bırakarak onlara doğru koştum.
Hepsi ayaklandığında babamdan başlayarak sıradan geçtim, dudaklarım büzüşük kalacaktı artık.

"Nasılsın bakalım?" dedi babam gülümseyerek.
Yonca ile Aras gülmeye başladığında çattığım kaşlarımı onlara çevirdim.
"Gayet iyi gözüküyor Suat Amca," dedi Aras sırıtarak.
O susunca sözü Yonca devraldı, "Yüzü baya gülüyor maşallah!"
Onların bu haline yüzümü yamultup cevap verdiğimde masaya döndüm ve muhabbet etmeye başladım.

Saatlerce muhabbet ettikten sonra odama çıkarak üzerimi değiştim. Akşam yemeğinde topluca bizdeydik ve ben... tabii ki Barış Bey'imizi çağırmayı da ihmal etmemiştim.

Ben yorgun olduğum için masa hazırlama işi evin diğer hanımlarına kalmıştı, büyük yemek masasının etrafına dizildiğimizde etraf şenlik alanına dönmüştü.
Yonca, Nermin Teyze, Ferit Amca, Aras, İclal, annem, babam ve yakışıklı Yunan Heykeli'm...

Onlarla bir arada olmak benim için büyük bir nimetti ve ben bunun bozulmasını istemiyordum. İlerleyen zamanlarda babam, Barış ile beni öğrendiğinde ne tepki vereceğini bilmiyordum. Özellikle bu kaçırılma konusu...

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin