42. Bölüm

1.1K 61 41
                                        

Canımlar canımlaaaarrrr 😍
Nasılsınız bakalım, neler yapıyorsunuz? Gelin kavuşalım azcık 🤗

Veeeeeeee
Duvar'ımız 600k oldu 🎉🎉
Ha yayınlayayım ha yayınlamayayım, yayınladım acaba sevilecek mi, bölüm atmam lazım yetişecek mi, çok uzak kaldım unutulacak mı... Derken derken biz hala hep birlikte burada birlikteyiz ve 600k olmuş kitabımızla mutluluktan havalara uçuyorum. Çok teşekkür ederim hepinize, iyi ki varsınız. Hep olun yahu, heeeeppppp 😍

Hadi yorumlar, oylar havada uçuşsun bu bölüm. Duvar için dahasını da yapalım.

Sizi çok seviyorum 💛
İyi okumalar ballarım 🍯💛

^^^^^^^^^^^^^^^

Kırdın beni god damn it, kırdın!
Ya da şey... Al işte, gırdın gırdın!
Heh, bence de.. Şu ikincisi daha çok ben oldu gibi. Ayrıca cümleler farklı olabilir ama hisler aynı aşko, ben çok pis kırgınım.

Kes saçmalamayı artık Berre.
Alt tarafı dün fuhuş operasyonu baskınında nezarete alındın, sonra kocan seni kurtardı, sonra sana birazcık kızdı, sonra gece seninle bir daha hiç konuşmadı, sonra sabah erkenden çıkıp gitti ve hala aramadı. Alt tarafı bu kadar.
Ne olacak canım?

'Dağ dağa küsmüş, dağın haberi yok' gibi olduk. Berre, Barış'a küsmüş. Barış'ın haberi yok. Bence Barış'ta Berre'ye küsmüş. Berre'nin de haberi var ama yokmuş. Öyle bir şeyler işte...

Gözlerim telefonuma kaydığında ekranda saati gördüm, öğlen olmasına az kalmıştı. Derin bir nefes almamla eş zamanlı olarak evin kapısında anahtar tıkırtısı sesi yayıldığında hızla ayağa kalktım.

Barış bu saatte eve gelmezdi. Ee ama eve anahtarla girebilecek tek insan da Barış'tı. Kafamda deli sorular...

Kafamı hafifçe eğerek baktığımda Barış'ı gördüğüm gibi kalktığım hızla geri oturdum, ayakta dikilecek halim yoktu. O ne öyle yolunu gözler gibi!

Asla gözlemiyorum, ne gözleyeceğim. Gözleme... Ay, dur... Küsüm ben kocama. Şimdi öyle gözleme mözleme diyip benim kafamı karıştırma. Evet, şu anki duruma odaklan.

Kollarımı önümde çapraz bağlayarak çenemi dikleştirdim. Trip atıyorum, çaktırmayın. Adım sesleri yaklaştıkça ağzıma ağzıma gelen kalbimi yutkunarak zaptediyordum sanki, resmen deli gibi çarpıyordu.

"Ben geldim," dediğinde gözlerimi kısa bir an ona çevirerek kafamı salladım.
Hani kısa derken, baya böyle bir saniye falan... O kadar kısa... Ama çokta özledim yani Yunan Heykeli'mi. Ha baktım, ha bakacağım. Durum öyle fena.
"Gördüm," dedim kendim bile duymadığım bir ses tonuyla. "Hoş geldin!"
Oturduğum ikili koltuğun önüne geldiğinde "Biraz konuşabilir miyiz?" dedi.

Sabahlara kadar konuşalım canım Yunan Heykeli'm, Mardin'li Herkül'üm, yiğidim, erim... Konuşalım, söyle, dinliyorum!

Demedim tabii ki.

"Geceden bu yana ne değişti de konuşma kararı aldınız Barış Bey?" dedim en mesafeli sesimle.
İşte hayaller ne, hayatlar nerede...
"Özür dilerim," dedi tek nefeste. "Ben sana öyle şeyler söyleyip kalbini kırmak istemedim, ben sizin için korkuyorum. Olan onca şeyden sonra size bir şey olacak diye aklım çıkıyor."
"Korkman normal," dedim titreyen sesimle ona dönerek. "Onları koruyamayan bir anneleri var sonuçta, değil mi?"

Takım elbisesine aldırış etmeden önümde dizlerinin üstüne oturdu, hala çapraz bağlı duran kollarımı tutarak açtığında her iki elimi de sıkıca tutmuştu.

"Onların annesi sen olduğun için her saniye şükrediyorum ben," dediğinde gözlerinin içi titremişti. "O kadar şanslı oldukları için, bu kadar şanslı olduğum işin her saniye..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin