11. Bölüm

21.3K 782 318
                                        

Yeni kapağımız nasıl amaaa!!
Ben çok beğendim, siz nasıl buldunuz?

Yeni bölümümüz de ay nasıl güzel geldi, bir görseniz. Ben baya baya sevdim bu bölümü, çok güzel oldu. Bakalım siz nasıl bulacaksınız, merakla bekliyorum yorumlarınızı.

Birde şu oy ile yorumlar okunmamıza göre çok az değil mi? Sizden daha fazlası çıkar, buna eminim. Çünkü kısa zamanda kocaman bir aile olduk ve ben hepinizi çok seviyorum. Beni yalnız bırakmayın, oylarınızı yorumlarınızı esirgemeyin. Gelin muhabbet edelim canlarım 😊😊

Tamam, aradan çıkıyorum.

İyi okumalar ballarım ♥️

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Bir gün yine Barış benim kalbimi eritiyor... Neyse, tamam. Şu an bu cümlenin üzerine her ne kadar kalkıp deli gibi tepinmek istesemde uslu uslu oturmalıyım, biliyorum.

Ben kafamın içindeki Berre'nin halay başı oluşunu izlerken Barış'ın seslenmesiyle kendime gelmeye çalıştım, "Bana eşlik eder misin?"

Ağırdan almalıyım, ağırdan almalıyım. Öyle hemen atlamamalıyım. Sakin Berre, derin bir nefes al... ver.

"Seni rahatsız etmeyeceksem eğer... tamam," diyip tebessüm ettim.
Her ne kadar otuz iki diş sırıtıyor olmak istesem de kendimi tutmam gerekiyordu. Sanırım ben bu kendini tutma konusunda her geçen gün daha da iyiye gidiyordum.

Barış "Güzel..." diyerek arabadan indiğinde hayal kırıklığıyla arkasından bakakaldım.
Bu kadarcık mıydı yani? Konuşmak için gayet iyi bir ortamdı, bir iki konuşsaydık.

Ben kendi kendime hayıflanırken arabanın kapısı açılınca asık suratımla o tarafa döndüm ve Barış'ı gördüğüm an asık suratım yerini şaşkınlığa bıraktı.
Arabadan indiğim sırada "Teşekkür ederim..." diye kendi kendime mırıldandım.

Hiçbir şey demeden elini belime atarak yürümeye başladı. Bütün heybetiyle yürüyen adama ayak uydurmak çok zordu. Barış'ın özgüvenli yürüyüşünün yanında ben penguen gibi kalıyordum.

Ay!
Sıcak bir yandan, Barış bir yandan... İyi hayatta kalıyorum ben vallahi!
Hayır, o kadar sıcaktı ki kendimi banyo fayanslarına yaslamak istiyordum. Şu an ihtiyacım olan şey onların o soğukluğuydu. Birde bu sıcakta böyle bir elbise giyip topukluyla kombinlemiştim.

Allah'tan saçlarım topluydu da birde onlar yakmıyordu. Yakmak demişken Barış resmen ateş ediyordu, biliyor musunuz? Bu nasıl bir karizmaydı, bu nasıl bir havaydı?
Güzel Rabbim neler yaratıyor, maşallah!

Restorandan içeriye girdiğimiz sırada Barış adımlarını sola çevirdi.
Gazlasıyla kalabalık bir masadaki bütün bakışlar bize dönünce kocaman olan gözlerimle "Yemek bu kadar kalabalık mı olacak gerçekten?" diye sorduğum soruya kafasını salladı, "Ben bir iki kişi diye düşünmüştüm."

Masaya geldiğimizde herkes ayaklandı, kaç kişi olduğunu sayamayacağım kadar fazla insan sayısı vardı. Kadınlı erkekli olan bu yemekte tokalaşmadığım kimse kalmayana kadar otomatiğe bağladım, bir yandan tokalaşıyor bir yandan da gülümsemeye çalışıyordum.

Nihayet selamlaşma senfonisi bittiğinde boş olan sandalyeyi Barış'ın çekmesiyle bir kez daha şaşırarak sessizce oturdum, Barış'ta yanımdaki yerini aldığında herkes muhabbet etmeye başladı.
"Siz birlikte misiniz?" diye gelen bir soruyla birlikte hangi patavatsız olduğunu görmek için kafamı usulca kaldırdım, tam karşımda oturan ve benden sadece birkaç yaş büyük bir kadındı.

Giydiği siyah cesur elbisesine eşlik eden ağır makyajı, ben özgüven patlaması yaşıyorum, diye bağırıyordu.

Masadaki bütün gözler üzerimize döndüğünde içime kaçan sesimi bulsaydım elbette konuşurdum.
Barış benim aksime gayet rahat ve sağlam sesiyle cevapladı, "Evet!"

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin