27. Bölüm

7.2K 388 358
                                    

Merhaba canımın içleriiii, ben geldimm 😚
Nasılsınız bakalım, neler yapıyorsunuz? Hadi yorumlarda kavuşalıııımmmm 🤭

Sizi çok seviyorum 💛🍯
İyi okumalar ballarım 🍯🍯

^^^^^^^^^^^^^^

Muratgil'in damından atladınız mı hiç? Ben atladım.
Çünkü neden atlamayayım?

Bizim eski mahallede bir tane Murat amca vardı, onun çatısına çıkıp atlamıştım. Allah'tan tek katlıydı evi. Gerçi tek katlı olsada üç ay boyunca iki ayağım alçılı bir şekilde yatmıştım.

Buradan çıkarmamız gereken sonuç, küçükken de malmışım!

Çokta ilerlemiş sayılmazdım, aksine daha da geriye geriye kaçmışım da iyice gerizekalı olmuşum gibi hissediyordum. Dün gece Barış'a yakalandığım an resmen yerin dibine girmiştim.

Bir daha da çıkma Berre emi!

Saatler önce uyansamda hala gözlerimi açmamıştım, Barış'ın yüzüne bakacak yüzüm yoktu. Dün gece uykum var bahanesiyle kaçmıştım ama bu sefer kaçamazdım da.

Barış arkamdan yaklaştığında kolunu karnıma sardı, burnunu saçlarımın arasına soktuğunda içine uzun bir nefes çekti.
"Günaydın," diye mırıldandı uykulu sesiyle.

Buraya kadardı iradem, şu sesi duyana kadar...
İsterse avatar gibi bedenen maviye bürüneyim, yine de bu manzarayı kaçırmayacağım!

Kollarının arasından çıkmadan ona doğru dönerek gülümsedim, "Günaydın uykucu!"
Beni kendine çektiğinde daha sıkı sarıldı, "Dün gece bir kaçakla uğraşıyordum da ondan geç saatlere kadar uyuyamadım."
"Allah Allah!" dedim incelen sesimle, "Kimmiş bu kaçak? Ben tanıyor muyum?"
"Hıhım..." diyerek kafasını salladı. "Çok yakından tanıyorsun hatta, baya da güzel bir kadın!"
"Hey!" diyerek göğsüne vurdum, "Öyle güzel müzel ne oluyor? Sen hayırdır Barış Ağam!"

Son söylediğim cümleden sonra gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım, Barış geri çekilerek gözlerini yüzüme diktiğinde uykulu haliyle gülmeye başladı. Daha fazla kendimi tutmayıp ona eşlik ettiğimde kafamı göğsüne koyarak sıkıca sarıldım.

Canım Yunan Heykeli'm!
Sabah sabah gülüp kulaklarımı nasıl da bayram ettiriyor yahu!

Gülmeye son verdiğimizde Barış banyoya girdi, ben dün gece yaptığım için ve asla banyo yapmaya ama bak asla diyorum üşenmediğim için direkt hazırlanmaya giriştim.
Siyah dar paça pantolonumun üstüne beli zikzaklı gelerek göbeğimi açıkta bırakan beyaz kazağımı giydim, beyaz topuklu botlarımı da giydikten sonra siyah çantama ihtiyacım olanları koydum.

Bugün de zebra gibi olduk, neyse!

Kabaran saçlarımı tepede topuz yaptıktan sonra Barış banyodan çıkmıştı, hızlı bir şekilde hazırlandığında ikimiz de otelden ayrıldık. Aslında Barış, İstanbul'daki otelinde çıkan bir sorun için kaldığımız otelinde toplantıya girecekti. Ama beni ofise bırakmak için toplantı saatini biraz ileriye atmıştı.

"Çok işin var mı bugün?" dedi gözlerini yoldan ayırmadan.
"Of..." dedim mutsuz sesimle. "Bende bir patron var, adı Barış... Adamda bir tane otel yok ki!"
Barış bu halime güldüğünde devam ettim.
"Ofistekilere nasıl bir şeyler istediğimi anlatmıştım, onlar bugün birkaç seçenek getirecekler. Onlara bakacağım."
Kafasını sallayarak konuştu, "Hangisi için?"
"Ankara, Eskişehir ve Bursa'daki otellerin için..." diyerek merakını giderdiğimde geri kalan yola sessiz devam etmiştik.

Ofise geldiğimizde Yunan Heykelim'in yanaklarına bir sürü öpücük kondurarak arabadan indim, giriş katında olan ofisime girdiğimde herkesle kısa kısa muhabbetler etmeyi ihmal etmemiştim. Üst katta bulunan ve alt kata göre fazlasıyla dar olan odama çıktığımda çantamı masamın üstüne bıraktım.

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin