15. Panama'yı Geçmenin Islak Yolu

2.7K 204 43
                                    

  Merhaba! Uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz. Biliyorum iki bölümdür çok ağır ve heyecansız ilerliyoruz ama bu geçiş bölümleri gerekli. Bu yüzden kusura bakmayın. Neyse. Lütfen yorum yapın ve oy verin. Bu benim için çok önemli. İyi okumalar.

"Adam kadını özledi, başka bir kadına sarıldı; kadın adamı özledi, yokluğuna sarıldı."  - Cemal Süreya

*-*-*-*-*-*-*-*

Parker

*1 Yıl Önce*

  Çatalımı sakince ağzıma götürdüm ve büyük bir sükunetle devam eden yemeğin biraz neşeli olması için konuşmaya çalıştım. 

"Şey... Gününüz nasıl geçti? Benimki oldukça iç açıcıydı." diyip bir parça daha biftek attım ağzıma. Annem bana şöyle bir bakıp konuşmaya başladı.

"İyiydi canım. İş başvurun kabul edildi mi Jared?" Bakışlarını benden ayırarak abime dikti. Ben de gözlerimi devirerek babama baktım. O da her zamanki gibi yemeğiyle ve abimle ilgileniyordu. Ben de onların dikkatini çekemeyeceğimi anlayıp gözlerimi evde gezdirmeye başladım.

  İran'dan getirilmiş halılar, hizmetçilerin her gün temizlediği biblolar, milyon dolar değerindeki tablolar... Hepsi beş para etmez. Kesinlikle beş para etmez. Biz doğru aile statüsünü yakalamadıkça, sıcacık sohbetler edemedikçe bunlar değersiz. Beni de görmeye başladıklarında, her istediğimi yapmama izin vermediklerinde bir anlam kazanacaklar. Çünkü istediğimi yapmama izin vermezlerse beni düşündüklerini bileceğim. Ve zaten onlara karşı olan sonsuz sevgim ikiye katlanacak. Bir gün... Bir gün masada sohbet ederken kendileri sohbete beni de katacaklar. Bir gün, çok geç olduğu için barlara gitmeme izin vermeyecekler. Bir gün, saçımı boyatmama ve vücuduma dövmeler yaptırmama dur diyecekler. Bir gün beni fark edecekler.

"Sizce... Sizce saçımı kızıla boyatmalı mıyım?"  Jared ve babam bu fikre dudak büzerken annem kaşlarını çatıp bana baktı.

"Bilmiyorum tatlım." Keşke gerçekten tatlın olsam anne. "Sen bilirsin. Senin renk seçimine güveniyorum." Az da olsa gülümsedim. Samimi konuşuyor gibi duruyordu. Ama aslında benimle çok resmi konuştuğunu anlayacak tek ben vardım. Annemi yıllardır tanıyordum ve beni sevdiğini de biliyordum. Sadece... Jared'ı daha çok seviyor ve o yaşadıkça beni görmezden geliyordu o kadar. Ve ben delice kıskanıyordum.

"Hımm..." Kafamı kaşıyıp çatalı tabağa bıraktım ve onların sohbetini dinlemeye başladım. Aynı zamanda da yaklaşık üç hafta önce bileğime yazdırdığım HOPE yazısını okşadım. Ardından da sıkılıp, kalkmaya karar verdim.

  Ben sandalyemi geri iterken kalktığımı fark eden sadece Jared oldu. Ona gülümsedim ve onun da bana aynı şekilde karşılık vermesini bekledim. Onun da yavaşça dudakları kıvrıldı ama sonra durdu. Bakışlarını sol omzuma sabitleyip şaşkınlıkla iç geçirdi. Ben de neye baktığını görmek için kafamı eğdim.

"Sen dövme mi yaptırdın?" Jared'ın şaşkınlıkla söylediği cümleyle birlikte annem ve babam da bana bakmaya başladılar. Ben bir onların şaşkın bakışlarına bir de üzerimdeki askılı bluzun açıkta bıraktığı kalp atışı şeklindeki dövmeye baktım. 

"Siz- İnanmıyorum ya!" Ellerimi sinirle sarı boyayla boyanmış saçlarımdan geçirdim ve ağlamamaya çalıştım. "O dövme üç aydır orada! Şimdi mi fark ettiniz?!" Onlar şaşkınlıkla bana bakmaya devam ederken hırsla arkamı dönüp saçlarımı sol omzuma attım. Sağ omzumun arkasındaki kuş dövmelerini onlara gösterdim. "Bunları fark ettiniz mi peki? Hayır mı? Peki bu yazıyı?!" Sol bileğimi kaldırıp HOPE yazan yeri gösterdim. Üçünün de bakışları değişmezken arkamı dönüp merdivenlere koştum.

BirleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin