Merhaba arkadaşlar. Bölümü zar zor bitirdim. Normalde yayınlamayacaktım yorumlar yüzünden ama ikinci bir şans için yayınlamaya karar verdim. Yorum gelmeden, beni motive edecek seviyede, yeni bölüm gelmeyecektir. Ve bu sefer ciddiyim. Bunu yapmayı gerçekten istemezdim ama başka yol yok.Çünkü ben de her yazar gibi emeğimin karşılığını almak istiyorum.
Bir şeyler daha söylemek istiyorum. İnanın ki nasıl diyeceğim hakkında bir fikrim yok. Moralim o kadar bozuk ki son zamanlarda yaşananlar yüzünden. Ankara, İstanbul... Ülkenin doğu tarafı zaten bambaşka bir olay. Kadınların çoğu zaten tenha yerlere gitmeye korkar. Artık kalabalık yerlere gitmeye de korkuyorlar ama. Evden çıkıyoruz ve geri döneceğimizin bir garantisi yok. Alevler içinde yanıyorlar bombalara kurban gidenler. O ölenler yakında biz de olabiliriz. Yakınlarımız olabilirler. Halk bu olaylara kurban giderken yönetim korumalarıyla birlikte oturuyor. Bu ülkeyi resmen yok ettiler. Onları da tebrik ederim.
Susmayın arkadaşlar. Susturmaya çalışanlar olabilir ama bu vatan susarak kazanılmadı. Şu an kaybediyoruz. Yavaş yavaş kızıla bürünüyor tüm ülke. Suriye'ye yaptıklarını bize de yapacak olabilirler. En acısı da kendi kendimizi öldürüyor olmamız. Biz susup, korktukça bu insanlar devam edecekler. Resmen evden dışarı adım atmaya korkar hale geldik. Türk milleti bunları yaşamayı hak etmiyor. Bundan ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Ki bence bunlarla da bitmez. Bence bizim neslimiz üçüncü dünya savaşınıgörecekbile görebilir.
Ölen tüm vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin. Yaralılara da şifa versin. Ülkeyi bu hale getirenlerin, aileleri ağlatanların, insanları canlı bomba olmaya ikna eden herkesin de Allah belasını versin. Benim söyleyeceklerim bu kadar.
Moralinizi bozduysam özür dilerim ama öfkem o kadar büyük ki birilerine anlatmam gerekiyordu. İyi okumalar.
Not: Bu bölümün fikrini veren fortissimOl'a teşekkür ederim.
"Uzun ve zorluydu cehennemden ışığa uzanan yol." - John Milton, Kayıp Cennet
*-*-*-*-*-*-*-*-*
Nicholas Polem
"Biri bana bunu açıklasın!" Elimdeki kağıdı sallayarak sinir krizi geçirmeye devam ettim. Jasmine, müdür yardımcım Charles ve Janet bana bakmaya devam ederken tekrar bağırdım. "Biri bana gelirlerimizin nasıl - 20.000 dolar olduğunu açıklasın!" Kağıdı sallamayı bıraktım ve belki yanlış görmüşümdür umuduyla tekrar baktım. Ama maalesef gözlerim hala çok iyiydi. "Gelirlerimiz nasıl eksi olur be?! Sıfır olsa neyse. Kazandıklarımızın hepsi giderlere gidiyor diyeceğim. Ama... Eksi yirmi bin dolar nasıl gelir olur?! Böyle gelecekse neden geliyor bu gelir?! Gelmesin! İstemiyorum!"
Şu an öyle bir durumdaydım ki rütbemi, kişiliğimi, beni izleyen insanları ve kendime olan saygımı bir kenara atıp tepinerek ağlamak istiyordum. Üzerime öyle bir sinir binmişti ki bu odayı yıkmadan rahatlayamazdım sanırım. Bu kadar parayı nereye harcamış olabilirdik ki? Ve hangi gerizekalı bu tabloyu hazırlarken - 20.000 dolar diye bir para birimi olduğunu sanmıştı? Kimin matematiği böyle kötü olabilirdi ki?
"Nick." dedi Charles temkinli bir sesle. "Biraz otur istersen. Su getirsene." Jasmine'i dürtüp kaşlarıyla ona kapıyı işaret etti. Jasmine hızla kafasını sallayıp kapıya yönelirken ben hala sinir krizi geçiriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birleşme
Action- Birleşme Serisi Birinci Kitap - "Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir." - Seneca Ajanların kimseye belli etmeden yönettiği dünyada on beş tane ajan örgütü vardır. Buna rağmen sadece dördü, isimlerinin fısıltı halinde halkın dilinde gezeb...