Evet yayınlamama kararı almıştım ama yine de dayanamadım. İyi okumalar. :)
Bu arada arkadaşlar, ben hikayede anlamlandıramadığınız şeyler için bir sözlük yapacağım. Lütfen anlamadığınız şeyleri yorum olarak yazın. :)
"Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır." -Tacitus
*-*-*-*-*-*-*
Axel
"Sonunda!" diyip kendimi yatağa bıraktım. Kevin da derin bir iç çekip çantasını diğer yatağa fırlatırken Dylan'ın tepki vermeden en köşedeki yatağa oturdu. Saçlarını karıştırıp bakışlarını yere dikerken dikkatlice onu izliyordum.
Gece kalmak için bir motele yerleşmeye karar vermiştik. Ve Nashville'e kadar gelip burada, küçük, ucuz ama kalabalık bir motelde iki oda bulabilmiştik. Sorun burada değildi. Sorun bu iki odanın motel içindeki birbirine en uzak odalar olmasıydı. Biri en üst katta sağ dipteki odaydı, diğeri ise en alt katta ve sol dipteki odaydı. Bu da dolayısıyla ayrılmamızı gerektiriyordu ve iki odadan birine saldırı yapılacak olsa zamanında haberimizin olması düşük bir ihtimaldi. Bu yüzden de küçük bir tartışma yaşamıştık. Ve kızlar en üst kattaki odayı almışlardı.
Dylan'ın da buna canı sıkılıyor olmalıydı. Göründüğü kadar da umursamazlık yapmıyordu kendimizi koruma ve ayrılmama konusunda. Asıl umursamazlık yapan Kevin'dı herhalde. İşleri dalgaya alması, tartışmayı uzattıkça uzatıyordu. Ve bu ona ya zevk veriyordu ya da eceline susamıştı.
"Sıkma canını Dylan." Ona moral vermek amacıyla konuştum. "Onlar kendilerini koruyabilirler."
"Tabi ki de korurlar." dedi Kevin yatağına iyice yayılarak. "Bizden iyi korurlar hatta. Açıkçası ölen kişinin bizden biri olacağını düşünüyorum."
"Kimse ölmeyecek Kevin." dedim gözlerimi devirerek.
"Emin olma." Kevin benim aksime tereddütlü bir sesle konuşuyordu. Ardından da somurtarak yerdeki çantasını karıştırmaya başladı yattığı yerden sarkıp. Ah, ne kadar da pozitiflerdi değil mi? "Şimdi telefonlarınızı verin."
"Neden?" Dylan cebinden telefonunu çıkarırken dalgın bir şekilde mırıldandı.
"Bizi izlememeleri lazım. İzlenmeden telefon konuşması yapmamızı sağlamaya çalışacağım." Benim de telefonumu aldıktan sonra yatakta bağdaş kurup telefonlarla uğraşmaya başladı. "Kızlarınkileri de alsam iyi olacak. Aynı zamanda aldığımız-"
"Çaldığımız." dedi Dylan sözünü keserek.
"Bunu henüz bilmiyorlar. Hem geri döndüğümüzde iade edeceğiz." diye tekrar denedi Kevin ama sözü yine Dylan tarafından kesildi.
"Bu çalmadığımız anlamına mı gelir?" Kevin, sarışının kaldırdığı kaşlarına bakıp gözlerini kıstı.
"Zorunlu olarak aldık onları!" Dylan'dan ses çıkmayınca derin bir nefes alıp konuştu. "Tamam, huysuzluk yaptığım için üzgünüm."
"İçimizde huysuzluk yapacak son kişinin sen olduğunu düşünüyordum." derken tamamen dürüst oluyordum. Dylan'ın da beni onaylayan sesler çıkardığını duydum karşı yataktaki gencin stresli hareketlerini izlerken.
"Sadece..." Kevin ellerini şakaklarına götürerek başını ovarken kaşlarımı çattım. Oldukça sıkıntılı görünmesi tuhafıma gitmişti. İki haftadır tanışıyor olabiliriz ama tanıdığım en pozitif ve rahatlatıcı insan olmayı başarmıştı. Yani, insan onun gülüşüne bakıp bile gülebilirdi. "Sadece Nick'in söyledikleri kafamı bulandırıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birleşme
Action- Birleşme Serisi Birinci Kitap - "Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir." - Seneca Ajanların kimseye belli etmeden yönettiği dünyada on beş tane ajan örgütü vardır. Buna rağmen sadece dördü, isimlerinin fısıltı halinde halkın dilinde gezeb...