1. Ateşlenen Kuş Vakası

13K 479 190
                                    

~Bu bölüm düzenlenerek tekrar yayınlamıştır.~

    Merhaba! Normalde bunu yazmıştım ama bu bölüm silindi ve ben de tekrardan yazıyorum. Lütfen oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin. Eğer yorum atmaya üşenirseniz bir oy lütfen.

    Bu arada her bölümü başka birinin ağzından anlatacağım. Altı tane ana karakter var ve bölümleri tek tek başkası anlatacak.

    Multimedya'da Sally var. İyi okumalar. 

ÖNEMLİ NOT: Kitapta belirli şeylerde değişiklik yaptım. GAÖ ve UAÖ açık sebeplerden ötürü GAO VE UAO olarak değiştirildi. Alyssa'nın yaşı ise 16 olarak değiştirildi.



"İnsanlar üzgün doğmazlar. Biz onları böyle yaparız."    - Nikita Gill

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Sally

     Benim için cehennem yerin altında değil, üstündeydi ve altı sokak öteden görünecek bir şekle sahipti. Bu yer yer boyaları dökülmüş, sarı binaya bakınca içim sıkılıyor, bir şeyleri tekmeleme isteğim gün yüzüne çıkıyordu. Ben de yarattığı bu iğrenç duygulara rağmen psikiyatristler sarının enerji verici, neşeli ve enerjik bir renk olduğunu söylerlerdi.

     Hayatın yalandan ibaret olduğunu bunu duyunca anlamıştım bile.

     Sarıya bakınca içimde bir enerji uyanmıyordu ki benim. Aksine sarıya bakınca - özellikle de bu binadaki gibi cırtlak bir sarıya - içimdeki tüm silah markalarını bilen, karatede siyah kuşak sahibi, asabi kız uyanıyordu. Ve emin olun ki, onun uyanmasını istemezdiniz. Hoş, çoğu zaman uyuduğundan bile emin değildim oysa ki. Göğsümde biriken sinir dalgası kendini dünyaya salmak için kaburgalarımı tekmeliyor gibi geliyordu en küçük bir olayda.

     İç çekerek elimi tek omzuma astığım çantanın ipine götürdüm. Okula girmemi engelleyecek ise bütün gün bu manzarayı izleyip içimden küfredebilirdim. Bu plan hoşuma da gitmişti ancak uygulamaya geçiremedim. Bunu yapmam omzuma çarpan birisi yüzünden engellendi ve sarı binaya verilmiş dikkatimi toparlamamı sağladı. Ben çarpmanın etkisiyle ileriye doğru sendelerken omzumdan kayan çantam tok bir sesle yeri boyladı. Tahminimce bana çarpan kişiden bir kıkırtı yükseldiğini duyabiliyordum. Bununla birlikte tüm sinirlerimin gerildiğini hissettim. Eğer benimle dalga geçmeye kalkarsa - cesaret edebileceğini sanmıyordum - onu yemekhane görevlimiz Bayan Patel'in güvecinin içine atardım.  

     Başımı kaldırıp bana çarpan kıza baktım. Kızıl boyalı saçları ve göbeğinin biraz üzerinde düğüm atmış olduğu mavi bir gömlekle öylece dikiliyordu biraz ötemde. Omuzlarının hareketlerinden güldüğünü anlayabiliyordum. Anlaşılan beni daha görmemişti çünkü görse büyük ihtimalle o nemrut suratı kızarır, hızla uzaklaşırdı. Kız suratında ukala bir gülümseme eşliğinde arkasına döndü ve bana baktı. Beni görünce yüzündeki gülümseme soldu. Yüzü kızarırken bir özür mırıldanıp saçlarını savurarak arkasını döndü ve okula koşarcasına yürümeye başladı. Hızlı adımlarla kapıdan içeri girip, sendeleyen o olurken ben sessizce gülmekle meşguldüm. Eh, ne diyebilirdim ki? Kötü bir şöhretim vardı.

     Zavallı kızla uğraşmamaya karar verdim. Önce yanımdan geçenleri umursamadan - ki çoğu zaten benimle göz göze gelmekten kaçınıyordu - elimden yere düşen çantamı aldım. Biraz toza bulanmıştı ama bir iki silkmeyle bundan kurtulabildim. Bir iç çekiş eşliğinde kafamı kaldırıp okuluma baktım. Michigan City High School.  Eyaletteki en iyi okula gidiyordum ama hala sevememiştim okulumu. Aslına bakarsanız bana kalsa okulu değiştirirdim. Hem çoktan on sekiz yaşımı doldurmuştum ve resmen bir yetişkin sayılıyordum. Ama hala liseliydim. O yüzden kararlarımı pek kendim veremiyordum. Bana kalsa okulla yetinmez, kıta değiştirirdim. Hatta belki de Mars'a taşınıp, yakışıklı bir uzaylıyla evlenirdim. Ardından birlikte anormal bebekler yapıp, onları Dünya'yı yok etmeleri için eğitirdik. 

BirleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin