14. Nick'in Korkusu: Manuel Cardoso

2.6K 209 48
                                    

  Multimedya'da Kevin var. Söyleyecek bir şey bulamadığım için kısa kesip sizi oyalamıyorum. :) İyi okumalar.

                                       Ben her şeyimi kaybederken onlar hep hayatta kalırlar.

                                                                             *-*-*-*-*-*

 Kevin

*10 Yıl Önce*

"Neden oturmuyorsun Kevin?" Ayaklarımı yere sürterek parlak yeşil koltuğa oturdum. Yine kavgaya karışmıştım ve yine buraya gelmek zorunda bırakılmıştım.

    Aslında buraya karşı düşmanca duygularım yoktu. Dr. Rivera ve onun bu küçük kliniğini de seviyordum. Zenobia Rivera hayatımda gördüğüm en kibar kişiydi. Harika bir psikologtu ve beni germeyen tek kişi olduğu da bir gerçekti. Henüz dokuz yaşında olmama rağmen sırf birkaç kavgaya bulaştım diye altı aydır, her hafta buraya geliyordum. Bu durum bazen sıkıcı da olsa şikayet ettiğim söylenemezdi.

"Yemin ederim, bu sefer küçücük bir kavgaydı. Seni neden aradılar hiç bilmiyorum. Ve iyi haber; hiç kimseye zarar vermedim." Dudaklarını gererek gülümsedi bana. Beni sakince dinlemesi onu inceleme fırsatı bulmama yardım etmişti.

   Kırk bir yaşında olmasına rağmen öyle göstermiyordu. Saçları kısacık, dağınık bir şekilde kesilmişti ve gözleri en az saçları kadar koyuydu. Her zamanki soğukkanlı halinden ödün vermeden ellerini birleştirip beni süzdü. Yüzünde olan iki üç kırışıklık, her yüz hareketinde kendini belli ediyordu. Bembeyaz teninin üzerindeki biçimli burnu hafifçe kırıştı ve bu sayede gülümsediğini anladım.

"Aslında seni bu yüzden çağırmamıştım." Sonra da duraksadı. "Kavga mı ettin?"

"Ne kavgası?" dedim ben de telaşla. Demek bilmiyordu. Ah, ben her şeyi kendi ağzımla söylemiştim. Dr. Rivera kıkırdarken ben dudağımı dişliyordum. 

"Sana hakaret mi etti?" dedi tek kaşını kaldırarak. Beni ne kadar iyi tanıdığına bir kez daha hayret ettim

"Deli dedi. Buraya geliyorum diye deli olmuyorum ben."

"Tabi ki de değilsin Kevin." Sonra da oturduğu krem rengi sandalyeden kalkıp masanın etrafında yürüdü. "Çocuğun hastane masrafları karşılanabilir durumda mı?" Doğrulup onun masanın kenarına oturmasını izledim. Sonra da konuştum.

"Tek bir çizik bile yok onda! Ama ceza alan yine ben oldum!" O sakince beni dinledikten sonra kafasını sallayarak anladığını belirtti. Ardından da masanın üzerindeki pembe kalemlikten bir kalem alarak küçük, beyaz not defterine bir şeyler yazdı.

"Bu haftaki kaçıncı cezan bu?" Dudaklarını büzdü ve kaşlarını çattı. Kafasını hafif yana eğerken kızmaya çalıştığını anlamıştım. Ama kızamıyordu. Onun kimseye kızamayan bir yapısı vardı. 

"Beş." diye mırıldandım. Dr. Rivera derince iç çektikten sonra not defterini bıraktı ve karşıma oturdu. Ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi ve bana baktı.

"Neyse. Şu anki konumuz bu değil. Seni çağırmamın nedeni başka." Merakla ne diyeceğini bekledim. "2869 × 326 kaç eder?" Çözmem sadece iki saniyemi aldı.

"935.294."  Bana doğru kocaman bir gülümseme gönderdi.

"Mükemmel. Ve doğru olduğundan eminim de. Kevin, muhteşem bir zekan var. Sadece sayılar açısından demiyorum. Hafıza, analiz yeteneği, idrak yeteneği gibi şeyler için de diyorum. Beynin normal bir insanınkinden kat kat gelişmiş." Konu ilgimi çekince bir av köpeği gibi odaklanarak onu dinlemeye başladım. "Beynini normal bir insanın kullanabileceğinden kat ve kat daha iyi bir şekilde kullanıyorsun. Bu ne kadar büyük bir avantaj biliyor musun? Tanrı, resmen sana çok büyük bir hediye vermiş." 

BirleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin