FİNAL BÖLÜMÜ
Bu sefer konuşmam bölümün sonunda. Lütfen orayı okuyun. Önemli bir şeyler var da. :)
Umarım beklentileri karşılar. İyi okumalar. :)
ÖNEMLİ NOT: Kitapta belirli şeylerde değişiklik yaptım. GAÖ ve UAÖ açık sebeplerden ötürü GAO VE UAO olarak değiştirildi. Alyssa'nın yaşı ise 16 olarak değiştirildi.
"Bazen büyük farklılıklar insanları birbirine daha da yakınlaştırır." - Kaybedenler Kulübü
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Parker
Sırtım soğuk duvara dayalı bir halde, duşun içinde oturuyordum. Bacaklarıma doladığım kollarıma yaslanmış olan kafamın üzerinden sular süzülüyor, saçlarımın sırtıma ve yüzüme yapışmasına neden oluyordu. Dudaklarıma kadar yapışan saçlarımı yüzümden çekmiyordum. Çünkü vücudumdan suyla beraber akıp, deliğe giden kanlar daha çok çekmişti dikkatimi. Benim kanım değillerdi. Ayaklarımdaki deriler çok kötü derecede tahriş olup yırtılsalar da elbiselerimden içeri girip üzerime yapışan bu kanlar bana ait değillerdi. Belki de beni bu kadar etkileyen buydu.
Kanlar bana ait olsa takmazdım bile. Sonuçta deride açılan yaralar zamanla kabuk bağlar, iyileşirdi. Ama bu yaralar kalbimde açılmıştı ve iyileşmiyordu. İyileşmeyecekti de. Duşun zeminini kaplayan kırmızı sıvı öldürdüğüm insanların ve benim için canını veren kadının kanıydı. Belki de beni bu kadar etkileyen şey buydu. Bir de Dr. Signum'un kapının arkasında saklanırken dinlediğim sözleri.
Kendinizin de birer katil olduğunu unuttunuz.
Bunu biliyordum. Bu hayatla tanıştığım andan itibaren ne olacağımı sezmiştim. Biliyordum. Şu an bir katildim ve gelecekte daha da beter bir hale gelecektim. Ama bu kendime itiraf etmek istemediğim düşünce önce Alyssa tarafından sezdirilmişti bana sonra da öldürdüğüm adamın ağzından duymuştum. Sesli söyleyince sözcüklerin etkisi artmış, altından kalkamayacağım bir hal almıştı. Hele de o insanların kanına bulanmış bir şekilde orada dikilirken daha iyi anlamıştım. O halde arabada ilerlerken ve motele girerken düşünmeye oldukça fırsatım olmuştu.
Hepiniz birer canavarsınız.
Sonuna kadar haklı olması çok kötüydü. Çünkü öyleydik. Bizi birer canavara çevirmişlerdi. Kabul ediyordum; ajanlar sayesinde dünyadaki suç oranı düşüyor, katiller yakalanıyordu. Kaçakçılar veya çeteler çökertilse de bunu yaparken çok fazla insan vuruyor olmalılardı. Ama belki de görüp görebileceğimiz en soğuk kanlı katiller ajanlardı. Bizim dört yıl sonraki hallerimiz. İnsanlara yardım ediyor olsak da bazılarının da hayatını sonlandırıyorduk.
Sivilleri böyle korumak iyi bir şey değildi. Eğer öyle olsaydı bu kadar pişmanlık vermezdi.
Bir de aklımın bir köşesinde sürekli ve sürekli oynayan bir sahne vardı. Adını bile bilmediğim ama bana iki dakika içinde çok fazla şefkat gösteren kadının ölümü. Pantolonumdaki kızıl lekelerin neredeyse hepsinin ona ait olduğunu biliyordum. Onun alnından süzülen kanlar kaplamıştı bedenimi. İki gün boyunca bu kadının kanıyla yaşamıştım. Ve aklımın bir kenarında hep şu soru olmuştu: Ya onu kurtarsaydım?
Beni saklaması işime yaramamış değildi. Kimse fark etmeden karargaha gelip onları bulabilmiştim. Hayatta kalabilmiştim. Tüm bunları o kadına borçluyum ve daha adını bile bilmiyordum. Ama... Ya onu da alsaydım? İkimiz kurtulabilirdik belki de. Onu da buraya kadar getirip hastaneye ulaştırabilirdim düşük bir ihtimal de olsa. Fakat dolaylı yoldan onun ölümüne sebep olmuştum. Ve beni gördüklerinde saldıran diğer askerleri de öldürmemi de sayarsak... Kendimden bu kadar iğreneceğimi tahmin etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birleşme
Aksi- Birleşme Serisi Birinci Kitap - "Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir." - Seneca Ajanların kimseye belli etmeden yönettiği dünyada on beş tane ajan örgütü vardır. Buna rağmen sadece dördü, isimlerinin fısıltı halinde halkın dilinde gezeb...