13. Mortui Seu Occisi, Alyssa

3K 208 70
                                    

    Selam!!! Yine bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümde son ikisi gibi bayağı uzun oldu. Bölümün uzunluğuyla doğru orantılı yorumlar isterim. :)) Multi'de Sally var.

Dışarıdaki hayvanlar, önce domuzlara baktı, sonra insanlara. Sonra tekrar domuzlara ve nihayetinde insanlara. Aralarında hiçbir fark olmadığını gördüler.   - Hayvan Çiftliği, George Orwell

*-*-*-*-*-*-*-*-*

Sally

*4 Yıl Önce*

    Islık çalarak oturduğum sıraya daha çok yayıldım. Pardon, ıslık çalmaya çalışarak. Bayan Paxton gelene kadar serbesttik ve ben kendimi sınıftaki diğer on dokuz kişiden soyutlamış, elimdeki deftere resim çiziyordum. Resim çizmek bana, Bayan Paxton'ın kimyasal patlayıcılar dersinden daha çok huzur veriyordu.

    Henüz yirmi dört gündür bu ajan okulunda olmama rağmen, buradaki personelin kafayı yediği kanaatine varmıştım.

    Müdür takıntıları olan, kaba ve sert bir adamdı. Onu bir keresinde bir hizmetliye yarım saat boyunca aynı yeri sildirirken görme şansım olmuştu. Dövüş sanatları öğretmeni amcamdı - ki o da normal biri sayılmazdı Şükran günlerini onun nasıl adam öldürdüğünü dinleyerek geçirdiğimiz düşünülürse. Kendine "Doktor Earle" dememizi isteyen, tamamen tırlatmış bir elektronik ve bilim hocamız da vardı. Gerçek adı Aiden Earle'dü ama ona Bay Earle dememize izin vermiyordu. Müdür yardımcısı aynı zamanda dalış dersinin öğretmeni olan Charles Martin'di. Yapılı ve sert görünüşünün aksine o kadar rahat ve esprili bir adamdı ki. Belki de tüm bu okulda tek normal olan kişi oydu.

    İç çekip bu okulun kadrosunu düşünmeyi kestim ve resmime odaklandım. Denizi, güneşi, ormanı falan değil de bir sokağı çizmeye karar vermiştim. Duvarlarda grafitiler olan, kaykaycı çocukların bulunduğu bir sokağı... Duvarlara birkaç yazı daha eklerken ensemde hissettiğim nefesle irkildim. Defteri hızla kapatıp arkama döndüm.

"Güzel resim." dedi tanımadığım çocuk. Kaşlarımı çatıp onu incelemeye başladım.

    Sempatik bir yüzü vardı. Karışmış koyu renk saçları ve bal rengi gözleri ona ayrı bir hava katıyordu. Üzerinde 'Bana Kafa Tutana Acıyorum' yazan bir tişört ve siyah bir pantolon vardı. Dudakları ukala bir sırıtmayla yukarı doğru kıvrılmıştı. Sanki onu zincirlemeye kalksanız önce zincirleri, sonra da sizi kıracak gibi görünüyordu. Çok... Asi bir havası vardı.

"Sen de kimsin?" Gözlerimi kısarak çocuğun bal rengi gözlerini, yüzünün yan tarafındaki benleri ve uzun kaşlarını süzdüm.

"Adım Kevin Hershlag. Yaklaşık beş ya da altı tane psikolojik hastalığım var. Dünyanın en genç dahilerinden biriyim. Buna rağmen hala psikoloğa gidiyorum." Ben kaşlarımı kaldırmış ona bakarken tepkime güldü.

"Bu kadar çok şeyi bilmeme gerek yok." Ne yapıyordu bilmiyordum ama sanırım hoşuma gitmişti. Çenesiyle beni işaret etti.

"Sıra sende. Benim gibi tanıt kendini." Ben de bu şakacı tavırlarına karşı duramadım ve kocaman bir gülümseme ile kendimi tanıtmaya başladım.

"Imm... Tamam... Adım Sally White. Resim çizmeyi takıntı haline getirmiş biriyim. Babam ve amcamın ajan olması sayesinde alındım bu okula ve... Hayatımın aksiyondan çok uzak olmasından şikayet ediyorum." Gülümsedi. Neden bunları birden tanımadığım bir insana anlattığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama ona aniden ısınıvermiştim. Keşişlerin aura dediği şey gerçekten varsa, bu çocukta en güçlüsü ve cana yakını bulunuyor olmalıydı. "Ve sen Kevin... Neden benim defterimi dikizliyordun?" Omuz silkti ve öne doğru eğildi.

BirleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin