Merhaba! Uzun zaman oldu ama inanın ki bir türlü yazamadım. Lütfen kızmayın. Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar. :) Lütfen yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın. :)
NOT: Multimediada Axel var.
"Uzunca süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun." - V for Vendetta
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Axel
*6 Yıl Önce*
"Neredeyim ben?! Çıkarın beni buradan!" Yumruklarımı tahta ama dayanıklı kapıya geçirirken boğazım yırtılırcasına bağırmaya devam ettim. "Biri bana cevap versin!" Pes edip son bir kez daha yumruğumu kapıya geçirdim ve hızla cama doğru ilerlemeye başladım.
Daha bu sabah Parker'la birlikte basketbol oynamış ve her zamanki gibi onu yenmiştim. Sonra bana küsmesin diye ona pamuk şeker almış ve söylenmelerini dinlemiştim. On iki yaşında bir kıza göre hep çok fazla konuşan biri olmuştu. Onu evine bıraktıktan sonra kendi evime gitmeye başlamıştım. Sonrası ise karanlıktı. Gerisini anımsayamıyordum. Uyandığımda kendimi bu iyi döşenmiş odanın koltuğunda yatar vaziyette bulmuştum. Yanımda hiç kimse yoktu ve dolayısıyla ben delirmiştim. Yaklaşık yarım saattir kapıyı yumrukluyordum.
Oda daha çok ahşap renginden ve beyazdan oluşuyordu ve iç açıydı. Odanın ortasında beyaz, yumuşak bir halı, o halının üzerinde ise ahşap bir masa vardı. Uyandığım beyaz kanepe masanın tam karşısında, iki beyaz koltuğun ortasındaydı. Masanın üzerinde bir antilop çizimi ve sağ duvarda kocaman bir antilop figürü vardı. Odanın içi ahşap dolaplar, pahalı bilgisayarlar ve yemyeşil bitkilerle döşenmişti. Önünde durduğum pencerede ise yağmur ormanlarının güzel görüntüsü vardı. Güney Amerika'da küçük ve büyük yağmur ormanları sıkça bulunduğundan buna şaşırmadım. Muhtemelen Arjantin'den fazla uzak olmayan bir ormandaydım.
Elimi pencerenin koluna uzattım ve açtım. Ormanın ferah havası ciğerlerimi doldururken öne doğru eğilip yerle aramdaki mesafeye baktım. Tahmin ettiğim kadar fazla yoktu. Atlasam bir yerimi incitir ama kaçmayı başarabilirdim. Ben bu fikri uygun bulmuş bir şekilde uygulamaya koyacakken arkamdan gelen bir ses durmamı sağladı.
"Yerinde olsam bunu yapmazdım." Hızla arkamı dönerken kolumu pencereye çarptım. Karşımdaki kadına şaşkınca bakarken o beni umursamadan masaya yürüdü. "Aşağıda bu mesafeden görülemeyecek bubi tuzakları var. Aynı zamanda çimlerin arasında döşediğimiz teller elektrik akımını çok iyi iletir. Kızarmış tavuk olmak istemiyorsan atlama." Kadın elindeki dosyaları masaya bırakırken pencereden uzaklaştım. Bana sevecen bir şekilde gülümseyerek baktı.
Mesafeli durmaya ve sakin kalmaya çalışarak kadına baktım. Uzun sarı saçları dalgalar halinde omuzlarından dökülüyordu. Parlak, yeşil gözleri ve ince kaşları vardı. Sert yüz hatlarının aksine sıcacık gülümseyen dolgun dudakları ve minik burnu yüzünü süslüyordu. Üzerinde siyah bir bluz, altında ise bacaklarını saran kırmızı bir pantolon vardı. Siyah topukluları en az altı santimdi ama oldukça dengeli bir şekilde yürüyordu.
"Kimsin sen?" Kollarını birbirine doladı ve kalçasını masaya yaslayarak konuşmaya başladı.
"Sakin olmanı istiyorum öncelikle. Bağırışların alt kattan duyuluyordu ve hizmetlilerin yarısını korkuttun. Bir kaplan beslediğimizi sanıyorlar. Eh, onlara bir çocuğu kaçırdık ve üst kattaki odama tıktık diyemezdim." Yavaş adımlarla duvarın yanına gittim ve kadından olabildiğince uzaklaştım. Kalbimin atışını kulaklarımda hissediyor, alnımdan dökülen her bir ter damlasının süzülürken bıraktığı nemi duyumsayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birleşme
Action- Birleşme Serisi Birinci Kitap - "Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir." - Seneca Ajanların kimseye belli etmeden yönettiği dünyada on beş tane ajan örgütü vardır. Buna rağmen sadece dördü, isimlerinin fısıltı halinde halkın dilinde gezeb...