27. Herkes Gider Zaten

2.6K 194 70
                                    

Merhaba! Sonunda bölümü bitirebildim. Ama bu bölüm içime pek sinmedi. Sanki biraz kötü oldu. Bunun için özür dilerim. Bölümü gerçekten kötü bir ruh hali içerisinde yazdım da. Belki ondandır. Neyse.

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Hepsini bekleyeceğim çünkü. :) Multimedya'da Sally var diyeceğim de bunu zaten siz de anlarsınız artık. :) İyi okumalar.


Tutmayın ellerimden benim!

Soğuktur, donarsınız..

Konuşturmayın beni,

Küfürbazın tekiyim ben; utanırsınız..

Yaklaşmayın bana,

Yakarım, acımam vicdansızım ben..

Aralamayın yazlığımın perdelerini,

Siyahım ben, korkarsınız..

Çekilin ulan solumdan!

Defolun!

Sevmeyin beni

İltihaplı yaralarım var benim

Mikrop kaparsınız,

Kapılırsınız,

Kanarsınız,

Yanarsınız...

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Sally

    Burada olmayı sevmemiştim. Gerçekten.

    Soğuk yüzünden hareket edemeyecek hale geliyordum artık. Eğer kendimi bıraksam herhalde düşüp kalırdım. Durmamız için edilen ısrarları görmezden geliyordum. Anlamasalar da yürümemiz lazımdı. Ne kadar fazla oyalanırsak başka bir örgütün de yıkılma riski o kadar artardı. Hızlı olmamız lazımdı. Bizi fark etme olasılıkları da yüksekti zaten. Sonuçta burada büyük bir iş dönüyordu ve ne kadar adam olduğunu bilmiyorduk. Bizi bulurlarsa ne halt edeceğimiz konusunda bir fikrim yoktu.

    İç çekip gözlerimi buzdan duvara diktim. Bir buz dağının içindeki buzdan yapılmış bir tünelden geçiyorduk. Tamamen el değmemiş görünüyordu. Işık buz sarkıtlarına ve dikitlerine vuruyor, kırılıyor, harika renklerle birlikte yine buzun üzerine yansıyordu. Bu kadar üşümesem büyük ihtimalle bu yerde nefesim kesilirdi. Burası gerçekten harikaydı. Çıplak elimi yanından geçtiğim dikitlerin birine sürttüm. Neredeyse benim boyumdaydı ve üstteki sarkıtların da bu boylarda, hatta daha büyük olması, korkmamı gerektirirdi belki de. Düşerlerse tartışmasız ikiye bölünürdüm. Ama o kadar büyüleyici ve harikalardı ki, onlara bakınca aklımdan ne kadar güzel olduklarından başka bir şey geçmiyordu. En sonunda onlara bakarken takılıp tökezleyince ayaklarımın ağrısının farkına varabildim ve arkama döndüm.

"Neden biraz durmuyoruz? Hem bir şeyler de yeriz." dediğimde hepsinin aynı anda nefes verip yere çökmelerini beklemiyordum. Onları yürümeye zorladığım için vicdan azabı çekmem gerekir miydi bilmiyorum ama çekmiyordum. Sonuçta yolun uzun bir kısmını gelmiş olmalıydık.

BirleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin