Saat tam 06:35 ve ben ölüyorum. Tüm gün bu bölümü yazdım. Ve çok özür dilerim bölüm için. Hele de sonları için. Bölüm geçiş bölümü gibi bir şey ve sonlara doğru iyice berbat ettim yazımı. Ama kafam hiç yerinde değil ve gözlerim kapanmak üzere. O yüzden çok saçma ve yazım yanlışı dolu bir bölüm oldu. Ama merak etmeyin uyanınca hepsini kontrol edeceğim ve düzelteceğim. Şimdilik beni affedin lütfen.
Üzücü bir haber olarak, okullar açılıyor. *Ağlamaya başlar* Bu yüzden bölümler bu kadar kısa aralıklarla gelemeyecek artık. Yazmam uzun sürecektir muhtemelen. Bu yüzden de üzgünüm. Ama ümidi kesmeyin ve kütüphanenizden çıkarmayın sakın. ^-^ Ben asla kesmedim ve kesmeyeceğim çünkü. :)
Neyse. İyi okumalar. Lütfen yorum yapın ve düşüncelerinizi belirtin. Bunlar beni çok mutlu ediyor inanın ki. :) *Esneyerek kürsüden iner ve oraya yığılıp uyumaya başlar*
"Aslında hiçbir şey iyi ya da kötü değildir. Her şey bizim onlar hakkında düşündüğümüze bağlıdır." -W. Shakespeare
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Alyssa
Eskiden ölümün çok uzun zaman sonra geleceğini sanırdım. Beni, ailemi, arkadaşlarımı bulamayacağını, bulsa da görmezden geleceğini düşünürdüm. Hayatımdaki kişiler hep benimle kalacak gibi gelirdi. Hiç gitmeyecekler, hep orada olacaklar gibi. Göremesem bile onlar yaşayacaktı bence. Sonra, sekiz yaşımda, ölümün ne kadar beklenmedik ve acımasız olabileceğini öğrendim.
Annem ve babam bana hiç ölmeyeceklermiş gibi gelirdi. Sonuçta onlar benim çocukluk kahramanlarımdı değil mi? Ama ben hiç gerçekten kahraman olabileceklerini düşünmemiştim. Ve hiç beni bırakıp gideceklerini de... Yanıldım. Hiç beklemediğim bir şekilde gittiler. Ama hep istedikleri gibi beraber gittiler. Onlar belki mutludurlar fakat ben hiç atlatamadım. Acısı hep yüreğimin ortasında durdu. Ama yavaş yavaş alıştım. Belki de en kötü yanı buydu. Ben buna alışmıştım.
Ve şimdi de gelmişti işte. Sally ve Kevin... İkisi de ölmüşlerdi. Aslında Kevin'dan emin değildim ama Sally... Onun öldüğünü biliyordum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve göz yaşlarımın yanaklarımı tekrar tekrar ıslatmasına izin verdim. Doğru düzgün nefes alamıyordum. Hıçkırıklarımı tutamıyordum ve etraftaki sesleri de duyamıyordum. Tek yaptığım yaklaşık yarım saat önce olan şeyleri düşünmekti. O anlar sürekli zihnimi dolduruyordu.
Beni sıkıca tutan askerden kaçmak için çırpınıyor, bağırıyordum. Ama çırpınmalarım benimkinin iki katı olan bedeni tarafından kolayca durduruluyor, çığlıklarım elinin içinde hapsolup kayboluyordu. Kevin'ı götürdükleri andan beri ağlıyordum zaten. Ama tüm çığlıklarım beni tutan kişi tarafından hapsedilmişti. Bırakın olanlara müdahale etmeyi, hareket bile edemiyordum.
Sally'yi aşağı atan kadın sinsi bir gülümseme ile geri çekilirken Dr. Signum hızla kontrol panelinde bir şeyler yapıyordu. Kollarımı oynatıp son kez kurtulmaya çalıştım arkamdaki adamdan. O ise yüzümü kavrayan elini daha da sıkılaştırarak canımın felaket derecede acımasına sebep oldu. Bir de bunun için çığlık attım ve pes ederek hareketsiz kaldım. Hiçbir umudum yoktu artık. Onu istesem de kurtaramazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birleşme
Action- Birleşme Serisi Birinci Kitap - "Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir." - Seneca Ajanların kimseye belli etmeden yönettiği dünyada on beş tane ajan örgütü vardır. Buna rağmen sadece dördü, isimlerinin fısıltı halinde halkın dilinde gezeb...