2
''Neden bana inanmıyorsunuz? Onu duydum!'' Tüm gücüyle söylenilenlere karşı çıkıyordu, Kuzey.
''Bak Kuzey, sesini duyduğun herhangi biride olabilir, sırf bir kıkırtı duydun diye seri katilimiz kadın olmaz.'' Derince nefes aldı başkomiser, Kuzey çok çaba harcıyordu farkındaydı ama haddinden fazla ilgileniyordu bu vakayla. Bu başkomiserin dikkatini çekiyor, onu kafasında sorularla baş başa bırakıyordu. Gecenin 04:54 'ü ve hala savcının gelmesini bekliyorlardı. Yine başarısızlıkla sonuçlanan görev onun sinirlerini altüst etmişti. Kemal başkomiser'in bir genç kızın bu şekilde öldüğünü görmesi, daha da sinirlerini bozuyordu. Yaşını belli eden çizgileri bile daha önce böyle ustaca hazırlanmış tuzakları, ölümleri tecrübe edememişti. Birde tutmuş seri katilin genç bir kız olduğunu söylüyor (!) Boş sokakta yanıp sönen mavi-kırmızı ışığa baktı Kemal, Son bir kez daha uyaracaktı Kuzey'i.
''Yeter Kuzey, başka vakalara yönel, zamanını çok harcadın.'' Aptalcaydı söylediği ama bu kadar baskı yapmasının bir sebebi vardı. Hissediyordu başkomiser.
''Ben son bir yıldır kendimi bu vakaya adadım, başkomiserim. Asla vazgeçmem.'' Kuzey'in inatcılığını az çok öğrenmişti ekiptekiler. Başından salarcasına elini salladı soğuk hava boşluğuna.
''Peki, peki.'' Savcı gelmediği için hala öylece duran ölü, genç kız bedenine baktı Kemal, bir genç kızı vardı. Aklına geldikçe nefesi daralıyor gibi hissederek Kuzey'den izin istedi. Kızını arayacaktı, en azından karısının hala uyumadığını tahmin ediyordu.
''Ben bir telefon görüşmesi yapacağım, sende git artık.'' Başta itiraz edecek olsa da, kabul etti Kuzey komiser. Zor bir gün geçirmişti, ve gerçekten yorgun hissediyordu. Hem ruhen, hem bedenen. Siyah arabasına bindiğin de, kapıyı hırsla çarptı. O küçük cadı olmasaydı, belkide şimdi elindeydi katil. Kontağı çevirdiğinde gazı kökledi, çıkan motor sesiyle dikkati üzerine çekti. Ne diyebiliriz ki, Kuzey gösterişi seven bir adamdı..
***
Ah tanrım! ne güzel bir gündü öyle! Kızı ölü bulduğun da ki o yüz ifadesi, gerçekten sırf onun yüzünü görmek için bekledim.
Onun o hali aklıma geldikçe kendimi gülmekten alıkoyamıyordum. Benden çıkan kıkırtıyı, kızdan çıktı sanması. Onu daha da komik hale düşürmüştü üstelik.
Sıcak yatağımdan kıkırtıyla uyanmam hayra alamet değildi. Genelde beni güldüren şeyler nadirdi. Yorganı ayağımla ittiğimde biraz debelendim, çünkü resmen bana sarılmış beni bırakmıyordu. Evet evet, yorgandan bahsediyorum (!)
Yüzümü yıkamak için küçük ve mor renkle döşeli banyoya yöneldim, çıplak ayaklarım soğuk zeminle inledi adeta. Musluğun sıcak tarafını açtığım da daha çok mayışmıştım. Eğilip avuçlarıma doldurduğum suyu bir kaç kez yüzüme çarptım ve görüntüme bakmak için tekrar doğruldum. Gözlerimi hafiften araladığım da dün öldürdüğüm kızın yüzünü gördüm aynada! Hiç vakit kaybetmeden silkelendim ve soğuk suyu açarak tekrar yüzüme çarptım, defalarca ve defalarca.
Bu sefer korkarak doğrulduğum da yüzümü görmemle hızlı hızlı atan kalbim biraz daha rahatlamıştı. Oda neydi öyle! Onun gözleri bembeyazdı, ve yüzü kanla kaplıydı. Gene de dünkü kızdı. Başkası bunu yüzünden anlayamazdı ama ben hissetmiştim. Elimi kalbime götürüp diğeriyle duvardan destek aldım. Sanırım ölüyordum.
Daha önce hiç başıma gelmemişti böylesine bir olay. Tüylerim diken dikendi, biraz daha yavaşlatarak hızlanmış nefesimi, havluyla yüzümü kuruladım. Hızla banyodan çıkarken, çıplak tabanlarımın zeminde çıkardığı sert sesle aynaya bakmadan mutfağa yöneldim. Bir kaç bir şey atıştırdıktan sonra tekrar yatak odama yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Hissetmek İster
Teen FictionTenine aşık siyah kumaşa, Ölüme olan sadık aşkına.. O acımasız, o cani. O bir kız.. Ve intikam yolunda, avıyla yan yana.. Onların ki biraz garipti, biten iki kitabın devamıydı sanki. Mavi umutların, siyah sonuçları gibiydi. Bir ışık, bir karanlık de...