''İşte burası!'' Rümeysa'nın şen şakrak sesiyle gözlerimi açtım. Bina ve evin girişi zaten oldukça gösterişliydi, evin içi ise çok ayrı döşenmişti.
Çok güzeldi, para kokuyordu buram buram. Bu kadar zengin miydim bilmiyorum ancak buna alışabilirim.
''Bak buda tapu kaydı, ev senin.'' Çekmeceden çıkardığı kağıdı bana uzattığın da ona artık tam anlamıyla inanıyordum. Bu ev benimdi, bizimdi. Bir ev arkadaşım ve kocaman bir evim vardı. İki katlıydı üstelik.. Hayallerimde ki gibiydi.
Salona doğru yürüdüğüm de ani bir acı dalgası kapladı bedenimi. Dizlerim üzerine yığılırken, başımın içerisin de dönen kelime göğsümü acıtmıştı.
''Yakışıklı!''
Kelime öyle acı dolu, öyle çaresizce yankılanıyordu ki beynimin içinde. Ellerim kulaklarıma giderken, beynimde beliren görüntüler kesit kesit gidip geliyordu. Koca bir karanlığın ortasın da ben vardım. Bileklerimi kesmiştim, çok fazla kan vardı.. Sonra bedenim ansızın havalandı, sıcak birinin kucağındaydım. Yakışıklının kucağındaydım.
''Yaralarından öpeceğim..'' Kalbim iki büklüm olmuştu, ani bir haykırışla gözlerimi açtığım da etrafımda toplanan telaşlı Mahir ve Rümeysa çarptı ilk gözüme.
Ağlamama engel olamadım gene de, ağladım ağladım ağladım. Mahir beni kucağına çekti, saçımı okşadı ama hayalim de gördüğüm yakışıklının ki kadar güven verici değildi. O kadar sıcak değildi onun kucağı.
''Su getireyim mi?'' Göz yaşlarımdan yüzüme yapışan bir kaç saç telini elimin tersiyle çekmeye çalıştım ama başarısız oldum. Ellerim hala titriyordu ve Rümeysa ile Mahir neredeyse hiç konuşmuyordu. Cevap vermedim, başımı sadece olumlu anlamda salladım. Rümeysa kalkarak mutfağa yönelirken, mahir çenemi nazikçe tutarak başımı ona çevirdi.
''Gördüklerin kaldıramayacağın şeyler mi?'' Anlamıyordu ki, ağlamam daha çok şiddetlenirken o acı sebebiyle ağladığımı sanıyordu.
Ağladığım şey acı değil özlemdi. Kan korkutmamıştı gözümü, kesik bileklerde umurumda değildi. Yakışıklının sıcak kucağını öyle özlemiştim ki, ona ağlıyordum.
''Bunlar gerçekler mi?'' Mahir onaylar şekilde hı-hım'a benzer bir ses çıkardı.
''Anıların yavaş yavaş tekrar gelecek, ancak buna hazır değilsen gidelim buradan?'' Buradan gitme düşüncesi aniden gözümü korkuturken hemen itiraz ettim.
''Hayır, kalmak istiyorum.'' Hatırlamak istiyordum, neden intihar ettiğimi hatırlamak istiyordum. İki defa intihar etmiştim, biri buradaydı diğeri de uçurumun kenarında. Buradakinin sebebi tecavüz değilse neydi?
Suyumu içtiğim de doğrularak, kendimi toparladım. Üzerimi düzeltip, göz altlarımı sildim. Rümeysanın verdiği mendilde bana yardımcı olmuştu.
''Gider misiniz?'' Sorduğum soruyu ani ve gereksiz bulduklarından bir süre cevap vermediler.
''Lütfen gidin, bir süre burada yalnız kalmak istiyorum.'' İkisi de gene sessiz kalarak anlayış gösterdiler.
''Ben zaten Mahir'e sitenin içerisini gösterecektim, sende zaman geçirmiş olursun.''
''Tamam.'' İkisi de ayaklanıp evden gittiklerin de bir süre güç toplamaya çalıştım. Bileklerime baktığım da geçmek üzere olan izlere dokundum. Karıncalanıyorlardı, bu beni gülümsetti. Buruk ama güzel bir gülümseyiş yüzüme yayılırken içimden nasıl gelirse öyle davranmak istediğime karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Hissetmek İster
Teen FictionTenine aşık siyah kumaşa, Ölüme olan sadık aşkına.. O acımasız, o cani. O bir kız.. Ve intikam yolunda, avıyla yan yana.. Onların ki biraz garipti, biten iki kitabın devamıydı sanki. Mavi umutların, siyah sonuçları gibiydi. Bir ışık, bir karanlık de...