1.2

501 48 8
                                    

Sabah uyandığım da, alıştığım koku burnumun derinliklerinden beynime işlerken, aynı yatakta olmanın heyecanı ile kalbimde dans etti. Belimin hemen üzerinde ki el kime aitti, bunu çok iyi biliyordum. Gözlerimi açmamakta ısrarcıydım bu gün biraz, onun uyanmasını istiyordum ilk. Oda uyanınca benim gibi düşünürmüydü acaba. Aklıma ansızın dün geldi. Dün gerçeklerin bir kısmını anlatmıştım, dün kapılarımı aralamıştım ona. Dün bana acımıştı, dün ilk defa soğuk suyla yıkanmıştım.

Duyduğum utanç, biraz da vicdan azabıyla el ele yüreğime kocaman bir ağırlık oturtmuştu. Ona öyle çok alışmıştım ki, onu hala sevmiyordum. Ama ona alışmıştım..

Kolu bedenimi ani şekilde kendine doğru çekti, bi' an panik olsam da teslim ettim gene kendimi onun güçlü kollarına. Sonunda yapışık gibi duran vücutlarımız daha samimi bir hal almış, kalbimin hızını git gide arttırıyordu. Aslın da önceden böyle hızlı atmazdı kalbim, böyle heyecan basmazdı yüreğim. Korkuydu bu yaşadıklarım, bana acıyacak mı korkusuydu.

Sırtım dönük yatarken, gene kolları bu sefer beni korkutmadan bedenimi ona çevirdi. Nefesini yüzümde hissediyor ama açmaya korkuyordum gözlerimi. Sıkı sıkı kapattım gözlerimi, onun elleri sıkıca sardı belimi. Ve nefesini hunharca üflemeye devam etti yüzüme. Biraz daha tutarsam patlayacaktım nefesimi.

''Günaydın, yalancı.'' Aniden gözlerimi açtığım da, bana dikilmiş gözleri siyahıma siyah kattı. Karanlığıma karanlık kattı.. Ölüme olan aşkımı, yavaş ve acılı bir şekilde azalttı. Onunla birlikte oldukça ölümden korkar hale geliyordum. Aslında ölümden değilde biraz özlemekten korkuyordum.

O gözleri ya bir daha göremezsem, ya o koku burnumu bayram ettirmez, kalbimi heyecanlandırmazsa. Kime bana sarılır mısın diyeceğim. Kimin gözleri, benimle konuşacak. Yalnızlığımı azaltacak, ölümü köreltecek sonra. Bi' de kimin arabasına izinsizce bineceğim.. Onu özlemekten korkuyordum.. Onun gülüşlerinin bahçemde ki gülleri açtıramamasından. Onun gülümsemesinin bana verdiği huzuru bulamamaktan. Kiminle uğraşacaktım ki ben..

''Sakın ölme.'' oldu, günaydına verdiğim karşılık.

Biraz geri giderek, uykum da bi' tarafımın açık olup olmadığını düşündü sanırım. Sonra boyundan büyük egosu, 'Sen vardın yanın da, nasıl üşüyebilir ki..' diye fısıldadı. Ve deli olduğum gerçeği aklına gelerek, en mantıklısı sebebini sormak diye karara vardı.

''Tamam.''

Onca analizime rağmen, aldığım cevap az da olsa tatmin etmişti ruhumun en derinlerin de kalmış çocuğu. Yatakta ona biraz daha süründüm..

''Bu günden nefret ediyorum..''

''Neden?'' Sırt üzeri uzanarak, tek dostum olan tavana diktim gözlerimi..

''Bu gün babalar günü..'' Oda elleriyle yüzünü kapatıp yatakta benim gibi uzandı.

''Babanı aramaya ne dersin?'' Gözlerimi kapatıp babamı aklıma getirdim. Onu o kadar özlüyordum ki...

''Benden nefret ediyor..'' Bana doğru dönerek, belimden tutup beni de kendisine çevirdi.

''Ne berbat bir hayatın var böyle.'' Alay dolu sözlerin taşıdığı gerçeklik payı, içimi üşüttü. Ne berbat bir hayatım vardı böyle. Ailem yok denilecek kadar uzaktı bana, hissedemiyordum onların varlığını. Sevdiğim ilk ve tek adam ise öldürülmüştü. Bense onun intikamı için katil olmuş, peşime düşen polisle yatakta uzanıyordum.

''Asla babama laik bir evlat olamadım.'' Eliyle göğsünün üzerine bir kaç kere vurup, söylediklerimin ciddiyetine rağmen tüm alaycılığıyla konuştu.

Acı Hissetmek İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin