''Demek hiç bir şey hatırlamıyorsun.'' Başımı olumsuz anlamda karşımda ki adama doğru salladım. Masasının hemen önünde ki sandalyelerden birine oturmuş, bacaklarımın arasında ki ellerimle oynuyor göz göze gelmemeye çalışıyordum.
Gözlerine baktığım da bana doğru elle tutulur derecede derin bir his geliyor, önce tenimi yalıyor sonrasın da derimin altında süzülüyordu. Öyle bir histi ki bu, suçluluk barındıran bakışları altında ezildiğimi hissediyordum bazen.
''Ümit? Poyraz? Şeyma?'' Sakinleşmesi tam 1 hafta sürmüştü, bir hafta sonra Kemal beni karakola çağırmış göreve başlayabileceğimi haber vermişti. Burada ki puanlarımı Kuzey ağabey belirleyecek akademiye bildirecekti.
''Hiç birini hatırlamıyorum, hatırladığım son şey okuduğum liseye giderken bana araba çarptığı idi.'' Sesim öyle ezik çıkıyordu ki, korkuyordum bu adamdan. Ama bu adamın gözleri gözlerime değdiğinde sanki karşımda kimse duramaz gibi bir adrenalin raks ediyordu beynimde.
''Ne kadar süre staj yapacaksın?''
''Dönem sonuna kadar.'' diye, anında cevaplayıverdim sorusunu. O kadar ağır ve sakin görünüyordu ki, bu bile beni ürküyordu. Gene de içimde ona karşı beni iten bir şeylerin aksine, ona gıcık olmama sebep olan sözleri de vardı. Öyle sözlerdi ki bunlar, kelimelerin arasında ki o küçücük boşluklarda alay gizliydi. Kelimelerinden odaya saçılan alayı karşısın da ruhum eziliyordu ve ezmek istiyordu.
''O zaman özel hayatın hakkın da bilgim olmalı. Uzun bir süre birlikte çalışacağız.'' Bakışlarımı parmak uçlarımdan çekerek, başımı kaldırıp karşımda oturan yakışıklı adama baktım. Gözlerinde ki duyguyu bir türlü çözemiyordum, yüzü o kadar ifadesizdi ki.
''Özel hayatımın işle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum Kuzey ağabey.'' Cümlenin sonunu bulduğum da gözlerin de hayal kırıklığından bir kaç kırıntı görmüştüm. Ama varla yok arası gibiydi. Emin olamadım, gözlerinde ki duygudan.
''Ben düşünüyorum, dönem sonu notlarını ben belirleyeceğime göre benim kurallarım geçerli bence.''
Dişlerimi birbirine bastırarak, parmak parmağa uğraştığım ellerimi birbirine sabitledim.. Sıkı bir şekilde hemde, dönem sonuna kadar bu adamdan çekeceğim vardı belli ki, geçmişte ağabeyim gibi olan bu adamın benden şimdi neden bu kadar nefret ettiğini anlamıyordum bir türlü.
''Bence sorularımı cevapla ve işinin başına geç.'' Çenesini kaldırdı ve asil bir duruş sergiledi. Öyle kendinden emindi ki, duruşun da bile bir şey vardı beni ona iten.
Ondan bana gelen bu kadar negatif duyguya rağmen ona böyle bağlı hissetmek içimde bir yerleri acıtıyordu.
''Dinliyorum.'' dedim, sorun çıkarmayacağımı kesinleştirerek. Dudaklarının sağ tarafı hafifçe yukarı kıvrıldı ve mükemmel derecede karizmatik bir yan gülüş saldı boş odaya.
''Öncelikle hayatın da biri var mı?'' Sorunun sebebini anlayamasam da uzamasını istemediğim için başımı olumlu anlamda salladım. Kıvrılan dudakları anında düz bir çizgi halini alırken, yumruğunu sıktığını kasılan bedeninden anlamıştım.
''Ne zamandır birliktesiniz?'' Ellerim acımaya başladığı için, koltuğun kenarlıklarına yerleştirdim ellerimi. İşaret parmağımla ritim tutuyordum, bu işin hemen bitmesi gerekiyordu.
''1 ay, 1 hafta toplam da 67 gündür çıkıyoruz.'' Sesli bir şekilde yutkunduğun da boğazında çok hafif olan adem elması hareket etti. Kirli sakallarına gitti, eli.. Hafifçe okşadı sakallarını... İçimde bir ses o sakallara dokunmak için delirdiğimi fısıldadı ruhumun kulaklarına. Ancak mantığımın uzanan elleri ruhumun kulaklarını kapatarak deli gibi bağırdı... Onu duymamam için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Hissetmek İster
Teen FictionTenine aşık siyah kumaşa, Ölüme olan sadık aşkına.. O acımasız, o cani. O bir kız.. Ve intikam yolunda, avıyla yan yana.. Onların ki biraz garipti, biten iki kitabın devamıydı sanki. Mavi umutların, siyah sonuçları gibiydi. Bir ışık, bir karanlık de...