5

722 52 10
                                    


''Sessizce karanlığının parıldamasını izledim.''

Düşünmem gerekiyordu, benim için onca emek harcadığı dosyayı tehlikeye atmıştı. Bu his hoşuma gitmese de omuzlarımın üzerinde bir sorumluluk varmış gibi hissediyordum.

Saatlerdir göz attığımız mavi dosyalardan, kendi önümde olanın kinin kapağını sertçe kapatarak siyah deri koltuğumda geriye yaslandım. Onu evime getirmiştim, bu gece bir plan yapmamız lazımdı. 3 hafta yıllardır yakalanamayan LAUM için çok kısa bir zamandı.

Liseliler Arası Uyuşturucu Mafyası ile baş başaydık. Ekipman yardımı alabiliyorduk ama destek alamıyorduk.

''İçeri sızalım.'' Dedim, kollarımı gevşeterek esnerken.

''Bunu 7. söyleyişin anlamamakta ısrar mı ediyorsun?'' Oda tıpkı benim gibi önündeki dosyanın kapağını hızla kapattı.

''Bir çok defa içeri sızmayı denemişler. Sonuç olarak..-''

''Ölümler, bla bla...'' Sözünü kesmem mi yoksa iş arkadaşlarının ölümlerini umursamamam mı canını sıkmıştı bilmiyordum, ama delici bakışları yanlış bir cümle kurduğumu yüzüme çarpıyordu.

Dağılmış saçları ve yorgunluktan çökmüş gözleri ile fazlaca şirin duruyordu. Geriye yaslandığın da koltuktan çıkan ses ile gülümsedim.

''Acıktın mı?'' Sorduğum soru tamamıyla bana yönelikti, acıkmıştım. Zaten ben hep açtım..

''Evet.'' dediğin de çekingen davranmaması hoşuma gitmişti, işime de gelmişti.. Koltuktan kalkarak mutfağa yöneldim. Çıplak ayak tabanlarım zeminde zonkluyordu. Mutfağa girdiğim de atıştırmalık bir şeyler çıkararak içecek koydum küçük yuvarlak tepsiye. Bir göz attığım da yeterli atıştırmalık olduğuna karar vererek tepsiyi içeri taşıdım.

''Ayağına çorap giy, üşüteceksin.''

''Peki anne.'' Gözlerimi devirdim, çorap giymekten nefret ederdim, botlarımı bile ten rengi ince çoraplarla giyiyordum.. Koltuğun hemen önünde ki masaya tepsiyi koydum, dosyaları umursamadan. Sonrasın da kendimi koltuğa attım. Yemek yerken aklım çalıştığı için, beklemeden doğrularak atıştırmaya başladım.

''Bir resme..'' Dedim ağzımda ki lokmayı içeceğimle mideme iterken, seslice yutkunarak devam ettim.

''Güzel bir resme, bir kere bakarsan gözlerin kamaşır, ama eğer hiç bıkmadan tekrar tekrar bakarsan kusurlar görünür gözüne.'' Lokmasını yutarak ellerini çırptı ve tepsiyi kenara itti.

''Biz zaten tekrar tekrar bakılmış bir resme bakmıyor muyuz?''

''Kusurlar içeridedir, Kuzey.'' Dedim aklım tepside kalan kurabiyelere kayarken. Topladığım ayaklarımı koltuklardan aşağı sarkıttım.

''İçeri sızmalıyız.'' Oflayarak dirseklerini dizlerine dayadı. Avuçları içerisine aldığı kusursuz yüzünün ardında yatan kusurları merak ettim bir an.

''Usta, tecrübeli hatta bizden kat kat büyük polisler içeri sızdı. Ama hiçbiri başaramadı.'' Elleri arasından çıkan kelimeler boğuk boğuk ilişiyordu kulağıma.

O an aklıma şimşek gibi çakan gerçekle yüzüme bir gülümseme yayıldı.

''Usta, tecrübeli hatta bizden kat kat yaşlı polisler..'' Gülümsemem yüzüme yayılırken bir kaç dosya karıştırdım, aradığımı bulunca tam önüne koydum sonuna kadar açarak.

''Bu polislerin hiç biri liseli değil, Kuzey.'' Avuçları ardına sakladığı yüzünü gözlerimin önüne sererek önüne koyduğum dosyayı inceledi.

Acı Hissetmek İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin