1.8

370 37 17
                                    


''Acı hep aynı kalırken, neden gülüşler solar yüzlerde.. Neden burukça acımazken canımız, burukça gülümseriz.''

20. bölüm

Hayatıma giren hiç kimse sevmedi beni, sorunluydum ben. Kötü değildim, kötü olmaya zorlanmıştım ben... Bu siktiri boktan hayatta kimsenin kaybetmekten korktuğu kişi olmadım ben..

Ben zavallıydım, ben yalnızdım..

Ben acınası ben hep kırılan taraftım.

Ve kırıldıkça değiştim.. Ve sevdikçe ölmeye devam ettim.

Yalnızlık en derinden okşadı ruhumu hep, esen meltemin ferahlığı değilde bunaltıcı sıcaktım ben.. Özlenmeyen ama istenen.

Ağlıyordum, ağlayan taraftım hep. Sevmek niçin haram bana anlamıyorum, sevmeyi istiyorum.. Mesela sırılsıklam aşık olmak, onun yanında unutmak istiyorum. Karnıma pençe takan elin, gıdıklamasını istiyorum.

Acıya böylesine mahkum biri acıyı hissetmez ki.. Siz bunu göremeyecek kadar kör, hissedemeyecek kadar canisiniz.

Ölüyorum ulan! Tam anlamıyla ölüyorum..

Düşüyorum ulan! Kelimenin tam anlamıyla düşüyorum.. Aşık olduğumun uçuruma itildim gene, habersizce..

Belki ben yalnız ölmek istiyordum, belki ben düşmek yerine göğe yükselmek istiyordum.. Böyle sıkıca sarılan beden de kim bana.. Şok, bedenim şokun etkisiyle zihnimi karartırken ilk defa aydınlık için savaşıyordum.

Böyle hızla düşerken, ayaklarımız yukarı esen rüzgarı delerken.. Bi' meltem ilk defa bu kadar sert eserken, burnuma nasıl bu kadar net dolar bu koku..

Onun kollarında ölmek, bambaşka..

Gözlerimi açmaya zorlamıyordum kendimi, düşüyorduk işte.. Saniyeler süren düşme yıllar gibi geçmişti benim için.. Aklımdan geçen yüzlerce düşünce, ve kalbime dokunan koku..

Sana güvenmesem de, güvende hissetmek.. Sımsıkı sarılmışsın bak bana, düşerken bile böyle sıkı.. Ölmek istemiyorum, Tanrım! Özür dilemek istemiyorum çünkü yapmayacağım diyerek söz verdiğim her şeyi tekrar yapıyorum..

Sadece korkuyorum, ne olursa olsun ben bir kızım ve korku bedenimi ele geçirirken buna engel olamıyorum.. Sıkıca yumduğum gözlerim, esen soğuk rüzgarla açılmaya zorlanır gibiydi.

Ayaklarımın zemin kadar sert suyla buluşması, gene umut doldurdu kalbime.. Umut, umut işkence. Umut acı. Umudu en küçük şeyden bile çıkarabilirken, nasıl olur da güzel bi' şey olabilir ki.

Nefesler artık kendini suya bırakırken, suyun altında açtığım gözlerle baygınca sürüklenen bedene baktım.

Kuzey.

Beklemeden aşağı doğru yüzerek, onu yukarı çektim. Suda olduğumuzdan bu kolaydı. Buranın küçük ırmaklardan olduğunu tahmin etmek benim için kolaydı.. Zemine yüzerken, bir elimle toprağa tutunup diğeriyle yaşamı tuttum.

Yaşamımı elimden alan adamı, amacımı. Nefesimi kesecek kadar keskin bakışlı, ama gülümsetecek kadar sıcak adamı tuttum sıkıca.

Nefret edebileceğim kadar soğuk, en soğuk günde içebileceğim kahve kadar sıcak.. Karmakarışık olan bu adamı bu sefer zorlanarak zemine çektim. Bedenini yatırdığım da bende sudan çıktım. Soğuktu, burası uçurumun içiydi. Buraya düşmemiz tamamen bizim şansımızdı..

Beynim de yankı yapan cümleler, onun hala baygın olduğunu hatırlattı bana. Korkarak eğildim, çamur olmuştu her yanım. Kum ya da taş değil, sadece topraktı.

Acı Hissetmek İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin