3.8

188 7 0
                                    

Karşımdaydı. Onu hatırlıyordum. Onunla geçirdiğim tüm anılarım zihnimde parlamıştı. Hatta öyle bir parlamıştı ki ışığa kör etmişti beni. Onu seviyordum. Onu o kadar çok seviyordum ki kalbim acıyordu.

Bu hafta sonu kendi aramızda yeni görevimiz için bir şeyler planlayacak ona göre harekete geçecektik. Kuzey bu sebeple benimle kalıyordu gene. Şu an yatağımda oturmuş onu izliyordum. Karşımda ki koltukta o kadar güzel uyuyordu ki, bir adam bu kadar güzel uyuyabilir miydi?

Böyle güzel kapatırken gözlerini, uzun ince kirpikleri birbirine karışırken, dudakları hafif büzük. Gördüğüm en huzurlu uykuydu. 

Onu hatırlamamla, içimde öyle bir fırtına kopmuştu ki. Ona olan hasretim, aşkım.. Onu sevme sebebim, ona sarılışım. Beni kurtartışları, kovalayışı. Kaçışlarımız, insanlardan ve en çokta kendimizden kaçışlarımız. O şu an karşımdaydı ve ben ona bakmaya doyamıyordum. 

Yavaşça ve özellikle sessizce üzerimdeki yorganı ittim. Yataktan inerek çıplak tabanlarımın yerde bıraktığı o tok ses eşliğinde sevdiğim adama ilerledim. 

Ona her adım atışımda yüreğim ağzıma geliyor, ona her yaklaşışımda onsuz geçirdiğim her günün acısını çıkarasım geliyordu. Ona olan özlemim içimde o kadar büyük bir boşluk yaratmıştı ki. Karanlığa bürünmüştüm adeta. 

Karanlıktı her yer. 

O karanlıktı. O benim karanlığımdı ama biz birbirimiz aydınlatıyorduk. İki karanlık birbirine karışıyordu ve iki siyahın içerisinde sakladığı o renk şöleni damağımıza değiyordu. Gene de hala zihnimde boşluklar vardı.

Hafif koltukta oluşan boşluğa oturdum, oturmamla burnumu çekmem bir oldu. Dağınık saçlı adamım.

Saçlarının her tutamını ayrı ayrı okşadığım. Onun ruhu o kadar güzeldi ki, ve karşımda o kadar kusursuzca uyuyordu ki, onun altında eziliyordum. 

Ve bir yandan omzuma yüklenen sorumlulukları görmezden gelmeye çalışmak tuzlu suları davet ediyordu adeta. 

Mahir ne olacaktı? Seda, ablam dediğim insana bunu nasıl yapabilirdim. Herkes gitmişti, ama o buradaydı. Hala ben gittiğimde bile o burada beni bekledi. 

Bana bakışlarını hatırladım. Bana acıyla bakışı yüreğimi büktü. Kalbim iki parçaya ayrılırken acı zihnimi karanlığa boğuyordu. O kadar karanlıktı ki karanlık beni yutuyordu. 

Karanlık beni adeta hissetmek istiyordu. 

''Onu sevmiyorsun, ona muhtaçsın.'' gözüm hemen odadaki sesin sahibini aradı. Ancak odada ben ve Kuzey dışında kimse yoktu. Etrafıma bakınırken kulaklarım sinyal ararcasına dikkat kesilmişti. İşittiğim tek şey Kuzey'in düzenli nefesleriydi.

''Sen ona yakışmıyorsun.'' ses bu defa küçümsercesine bir tınıda yankılandı. Zihnimin içi sesin tekrarıyla dolarken, gözlerim kapının arkasına düşen karanlık gölgede takılı kaldı. 

''Sen asla ona sahip olamazsın.'' 

''Seni asla affetmeyecek.''

''Seni asla sevmeyecek.''

''Sana sadece acıyor.''

''Sen katilsin.'' bu sefer ses vücut buluyordu. Karanlıktan geliyordu ses. 

''Değilim.'' 

''ÖYLESİN!'' Hemen ensemden gelen tükürük dolu ve hınç dolu ses çığlık atmama sebep olmuştu. Çığlığıma aniden tepki veren Kuzey, sıçrayarak kalkmış öylece bana bakıyordu. Ellerimle kulaklarımı kapamıştım, dizlerimi kendime çekerek başımı gizledim. Titriyordum.

Acı Hissetmek İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin