''N'apıyorsunuz içeri de?'' Seda'nın sabırsız sesi sinirlerimi bozuyordu. Tişörtümü üzerime hızla geçirdim. Kuzey de giyinmişti. Kapıyı açmadan son kez soluklanıp üstümü temizledim.
Kapının kilidini açtığım da içeri oda basar gibi dalan sevgilimin hareketleri çok gıcık geliyordu.
''Ne oluyor oda basar gibi geliyorsunuz?'' Sesim elimden geldiğince iğneli çıkmıştı. Kuzey de beni onaylar gibi ellerini omuzlarında birleştirip yanıma yaklaştı.
''Odanın kapısı neden kilitli?'' Neyse ki geçerli bir sebebim vardı.
''Bunun bende alışkanlık olduğunu bilmiyor musun sevgilim? Şimdi bu tavırlar da ne?'' Burnundan sesli bir soluk aldı.
''Bir erkekle odada yalnızsın ve odanın kapısı kilitli ne tepki vermemi bekliyorsun?'' Bu sefer omuzlarında kollarını birleştiren Seda olmuştu.
''Onun ağabeyim gibi olduğunu biliyorsunuz değil mi? Biz onunla geçmişte defalarca birlikte uyumuşuz.'' Söylediklerimi toparlamak için Kuzey lafa girdi.
''Gerçi şimdi birlikte falan uyumadık yanlış anlamayın.'' Seda gözleriyle üstümü işaret etti.
''Tişörtün güzelmiş.'' Üstüme baktığım da tişörtümün Kuzey'e ait olduğunu gördüm.
''Dolapta buldum, Kuzey kıyafetlerini hala almamış buradan.'' Kuzey gülümsedi.
''Önceden burada yaşıyorduk da.'' Arkalarından durumu toparlamak istercesine Stef ve Rümeysa geldi. Tabi toparlamaları için önce ne olduğunu anlamaları gerekiyordu.
''Ne oldu? Ortam fazla mı gergin yoksa sabah sporunu fazla mı kaçırmışım.'' Stef'in neşeli sözleri bile ortamı yumuşatmadı.
''Mahir bu konuyu sonra konuşalım mı? Şimdi biraz mola istiyorum.'' Mahir başını iki yana salladı.
''Giyinmen için sana yarım saat veriyorum, sonra bu konuyu konuşacağız.'' diyerek uzaklaştı. Ama yürüyüşünde bile trip vardı.
''Kuzey sende gider misin ortam yeterince gerildi.'' Ondan gitmesini istemek istemiyordum, ama Seda buradayken bunu yapmak zorundaydım. O benim bir sürü boşluğumu dolduruyor hafızamı canlandırıyordu. Üstelik dün gece onu öpmüştüm ve bunun ağırlığını Seda'ya baktıkça hissediyordum.
''Seda sende.'' Kuzey çıkmak üzereyken Seda Kuzey'in kolunu tuttu.
''Abla diyeceksin sürtük.'' Bana hep böyle seslenirdi ama bu sefer ses tonunda ciddi olduğuna dair bir tını geziniyordu.
''Bana abla ona da ağabey diyeceksin.'' Bu alaycı ve meydan okur gözleri beni savaşmaya sevk etmişti.
''Demessem ne olur?'' Üzerine doğru bir adım attım, oda bana doğru bir adım attı.
''Diyecek birini bulamazsın. O yüzden ağabeyine sahip çık.'' Gülümsedim.
''Ne saçmalıyorsun Seda? Benimle düzgün konuş, yaşlı maşlı demem elimden bir kaza çıkar.'' Histerik bir kahkaha attı ama kahkahası o kadar yapaydı ki bende yapay bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.
''Yaşlı abla dikkat ette seni yerle bir etmesin kızım!'' Kuzey bir anda aramıza girdi.
''Seda ne yapıyorsun? Kendine gel derhal!'' Kuzeye aldırmadan Sedanın üzerine yürüdüm.
''Defol git bak elimden bir kaza çıkacak sonra yerle bir olan sen olacaksın!'' Sedanın bir anda üstüme atlamasıyla refleks olarak sağa çekildim. Sonra koca bir tokat elimden kaçıp Seda'nın yanağına oturuverdi. Gerçekten isteyerek yapmamıştım tamamen kendimi savunmak amaçlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Hissetmek İster
Teen FictionTenine aşık siyah kumaşa, Ölüme olan sadık aşkına.. O acımasız, o cani. O bir kız.. Ve intikam yolunda, avıyla yan yana.. Onların ki biraz garipti, biten iki kitabın devamıydı sanki. Mavi umutların, siyah sonuçları gibiydi. Bir ışık, bir karanlık de...