Selamün Aleyküm 🍀
Bu bölümü gizli_me 'ye ithaf ediyorum 💖
Yorumlarda buluşalım 😊
İyi okumalar...
Buyrun bölüme♡♡
🍀
"Anne ben çıkıyorum..."
Kapıya doğru ilerlerken annemin sesiyle duraksadım.
"Nereye oğlum?"
"Test kitabı alacağım. Sınıfça almamız gerekmiş..."
Ayakkabılarımı giymem üzerine arkamı döndüm. Annem kollarını birbirine bağlamış, memnun hâlde bana bakıyordu.
"Bisikletle giderken dikkat et..."
"Tamam annem. Allah'a emanet..."
Asansöre doğru ilerlerken annemin sesi kulaklarıma doldu.
"Allah'a emanet ol oğlum. Faruk bak dikkat et..."
Asansörün gelmesi üzerine başımı anneme doğru çevirip el kaldırıldıktan sonra asansöre bindim. 0. Kat...
7... 6... 5... 4... 3... 2... 1... 0...
Asansörden indiğimde vakit kaybetmeden dışarı çıktım. Güvenilir bir yere sabitlediğim bisikletime binip biraz uzakta olan kırtasiyeye doğru pedalları çevirmeye başladım. İstenilen test kitabı her yerde bulunmuyordu maalesef...
Kırtasiyeye doğru yaklaşırken duyduğum sesle ayaklarımı yerde sürttüm. Yeşil...
Başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde bir kızla konuştuğunu gördüm. Elindeki kitapları sıkı sıkıya tutuyordu. Aradan bir hafta geçmişti görmeyeli. Görmeyeli? Ben hâlâ ne bakıyorsam?
"Nereye?"
"Birazdan geleceğim. Sen beni burda bekle tamam mı?"
Arkadaşının konuşması üzerine heyecanlı gelen sesiyle konuştu.
"Tamam, bekliyorum..."
Arkadaşı yanından ayrıldığında ağacın yanında durdu. Elindeki kitaplardan birinin kapağını açıp karıştırmaya başladığında başımı ondan çekmiştim. Evet, test kitabı...
Bisikleti uygun bir yere bırakıp kırtasiyeye girdim. Test kitapların bulunduğu bölüme geçtiğimde hocanın istediği matematik test kitabını aramaya başlamıştım bile. Burda ne çok test kitabı var...
Gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Yardımcı olacak olan var mı? Yok herhalde...
Gözlerimi etrafta dolandırmayı kesip kitabı aramaya başladım. Buluruz evelallah...
Yaklaşık yarım saatin sonunda elime geçmişti. Elhamdülillah...
Ödemeyi yapıp dışarıya çıktığımda bisikletime doğru ilerledim. Gözlerim gayri ihtiyari ağacın olduğu kısma giderken adımlarım yavaşladı. Hâlâ orda mı?
Dikkatle ona baktığımda elindeki telefonu kulağına götürdü. Kısık da olsa sesi geliyordu bana. Yine aynı heyecanda konuşuyordu. Arkadaşının çok seviyor anladığım...
"Arzu ben seni bekliyorum. Uzadı işin galiba-" dedi sevecen bir sesle. Bu kız ceplerinde şeker mi taşıyor?
Biraz durduktan sonra devam etti.
"Hayır, bekle dedin ya. Birlikte gidecektik..."
Sesindeki duygu geçişi ile kaşlarımı çatmıştım. Kırgın gibi...
"Ben seni hiç suçlamadım ki. Sadece seni merak ettim. Başına bir şey geldi mi diye. Arama sebebim de oydu. Yine beklerdim seni..."
Sona doğru kısılan, üzgün olduğunu bas bas bağıran sesiyle adımlarım istemsiz ona doğru yönelmişti. Telefonu kapatıp elinin tersiyle gözünü sildi. Anlamadığım bir şekilde yanında bulmuştum kendimi.
Kitapları daha çok kavrayıp ürkekçe başını kaldırdı. O yeşil gözlerini yine görmüştüm. Çatılan kaşlarıyla bana bakarken konuşma gereği duydum. Ne yapacaksın Faruk? Güldürüp gideceğim. Aynen öyle. Ben ne diyorum ya!
"İkra?"
Faruk? O nasıl giriş oğlum!
Birkaç adım gerilediğinde elimdeki test kitabını sıktım. Bu rahatlık nerden geliyor Faruk!
Aklımı toparlamaya çalışıp konuşacağım vakit sesiyle duraksadım. Gözleri kızarmıştı. Yeşile kırmızı hiç yakışmıyor...
"Seni tanımıyorum ben..." dedi sinirli çıkan sesiyle. Git dermiş gibi bakıyordu. Sonra sen hâlâ burda mısın bakışı attığında ne zamandan beri burda olduğumu düşünmemin başımı ağrıtacağını ve sonuçsuz kalacağını düşünerek es geçtim düşünmeyi. Konuşsam iyi olacak.
"Ceylan ablanın neyi oluyorsun?"
İlk bunu sorsaydım daha tutarlı olacaktı ama neyse.
Yüzünde şaşkınlık yer alırken başını çevirdi. Bir müddet bekledikten sonra bana döndüğünde sesini duydum. Gülümsüyordu.
"Un helvası çok güzeldi..."
Samimi konuşmasına yüzümdeki gülümseme eşliğinde başımı sallamakla yetindim. Evet, annem güzel yapar. Hatırlamıştı ne de olsa...
"Evet, un helvası..." dedim memnun hâlde. Bana küçük bir bakış atıp önüne döndü.
"Ben kardeşiyim..."
Biliyorum...
Elindeki kitapları daha çok kavrayıp devam etti.
"Benim gitmem gerek..."
Başımı dalgınca sallarken yerinde hareketlenmişti. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra atıldım. O an adımları yavaşlamış, durmuştu.
"İkra..."
Yavaşça arkasına döndüğünde elimdeki test kitabını güç almak istercesine sıktım.
"Üzülme..."
Şaşkınca kaşları havalanırken gözlerinin dolduğunu gördüm. Ne oldu...
"Niye bana bunu diyorsun ki..."
Yanlış anlar mı düşüncesiyle aklımı toparlamaya çalışırken sözleri üzerine kalakaldım. Farklılık gösteren yüz rengi ile hemen arkasını dönüp gitmişti.
"Sen de gül o zaman..."
🍀
Bölüm nasıldı?
Faruk?
Faruk'un annesi?
İkra?
İkra'nın arkadaşı?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim 💙
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz♡♡
Ceplerinde şeker taşıyanlara selam olsun😊🍬
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL
EspiritualYeşil iri gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Ne güzel gözleri var. Başındaki yeşil şal ve gözlerinin yeşilliği ile gözlerimi ondan alamıyordum. Gözlerinin içine baktığımda parkta yalnız başına kalmış bir çocuğun kırgınlığı gibi bir duygu geçti içim...