"Faruk şalımı yapamıyorum ben."
İçimdeki sıkıntıyla şalı yatağın üzerine bıraktım. Bunalmıştım.
Önümde hissettiğim hareketlilikle başımı kaldırdım. Yatağın üzerinden şalı alıp başıma tuttu. Yanaklarım gitgide kasılırken hoş sesini duydum.
"Güzelim..."
"Yakışıklım..."
Kısaca güldü. Gülüşüne takılı kalırken şalımı bağlamaya devam ediyordu. Gözlerim üzerine kaydı. Sonra ceketine. Ve gözlerinde yerini alması mümkün, olmayan güneş gözlüğü düşüncesi...
Siyah deri ceket, siyah güneş gözlüğü ve Faruk gülümsemesi-
"Bitti. Bak bakalım olmuş mu?"
Önümden çekildiğinde yansımamla karşı karşıya geldim. Şalım başımda çok güzel duruyordu.
"Olmuş kalbi güzelim de..."
Anlamaz hâlde bana bakarken gözlerimi üzerine çevirip konuştum.
"Hani senin başka bir ceketin vardı ya, onu mu giysen?"
Üzerine dikkatle baktığında memnun hâlde konuştu. Ama-
"E güzelim bunları zaten sen seçtin."
Nasıl böyle bir hata yaptım ben?
"Ben ne yaptığımı biliyor muyum sanki canım." dedim uzatarak. Dalgınca başımı kaldırdığımda gülerek konuştu.
"Bu neydi şimdi?"
"Yeşil dayanışması. Hı?"
Beklentiyle ona bakarken yüzünde gitgide büyüyen gülümsemesi ile bana baktı. Kaşlarımı indirip gülümsedim. Hı olmaz mı?
"İkra çıkalım hadi güzelim."
Gözlerini yavaşça benden çektiğinde moralim bozulmuştu. Yatağın üzerinden telefonu alıp cebine sıkıştırdığında kollarımı birbirine bağladım. Aff!
"Güzelim son sınavımıza girip çıkalım sonra-"
Başını kaldırdığında kaşlarımı çatıp bakmayı sürdürdüm. Gözlerini kıstı.
"Bir şey mi kaçırdım?"
Kollarımı çözdükten sonra başımı hafifçe salladım. Birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kapattı. Kollarını belime sarıp alnımdan öptü. Beni yanlış anladı.
"Şimdi çıkalım mı?" dedi gülümseyerek.
"Faruk ceketini değiştir lütfen."
Kollarını gevşettiğinde o meşhur tonlama ile konuşmasını yaptı. Jeton-
"Ha sen onu diyorsun."
Kıkırdadım. Kollarını sıkılaştırması üzerine başımı kaldırdım. Beklentiyle bana bakıyordu. Gülümsüyor. Yüzümdeki gülümsememle yanağına uzanıp öptüm.
"Şu kahve tonlarında olan ceket." dedim ifademi bozmayarak.
"Öyle mi?"
Kaşları havalandığında sahte kızgınlıkla kaşlarımı çatıp diğer yanağından da öptüm. Güldü. Yaa Faruk...
...
"Canın bir şey çekiyor mu? Dönüşte alalım."
Gözlerimi kalbi güzelime çevirdim. Yüzündeki gülümsemesi ile bana döndüğünde gülümsemem büyümüştü. Hmm...
"Aklıma gelirse söylerim kalbi güzelim."
Başını hafifçe sallayıp önüne döndü.
"Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL
EspiritualYeşil iri gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Ne güzel gözleri var. Başındaki yeşil şal ve gözlerinin yeşilliği ile gözlerimi ondan alamıyordum. Gözlerinin içine baktığımda parkta yalnız başına kalmış bir çocuğun kırgınlığı gibi bir duygu geçti içim...