Selamün Aleyküm Kardeşlerim
Bu bölümü BiAyse 'ye ithaf ediyorum 💚
Bu bölümü Faruk'un ağzından dinleyeceğiz.
Yorumlarda buluşalım 😊
İyi okumalar...
Buyrun bölüme♡♡
🍀
"Faruk bir şeyler atıştıralım gel oğlum. Çay demlendi..."
Annemin seslenmesi üzerine bir türlü adapte olamadığım test kitabının kapağını kapattım. Üzgündü İkra. Belki de gözleri dolmuştu. Başını eğmesinden anlamıştım. Ve sesinden...
Odamdan çıktığımda adımlarımı mutfağa doğru çevirdim. Annem masayı hazırlamıştı. Nasıl yiyeceğim ya ben şimdi...
Duvar tarafına oturup başımı duvara yasladım. Üzgün olduğumda mutlu gibi davranamıyordum. Beceremem...
"Dersler çok mu yoruyor oğlum seni?"
Başımı anneme çevirip konuştum. Anneler bir tane...
"Yok anne. Geçiyor dersler bir şekil..."
Başını sallayıp çaydanlığı kenara bıraktıktan sonra yerine oturdu. Çayından bir yudum aldığında sesini duydum.
"Niye öyle mahzun mahzun duruyorsun oğlum. Enerjin çekilmiş gibi..."
Omuz silkip çayımdan birkaç yudum aldım. Söylemek istemediğimi anlar annem. Umarım şimdi esrarengiz kurgularından kurmuyordur aklında...
"İkizleri sorun ediyorsan..."
"Yoo... Gelecekler Allah'ın izniyle zaten. Amca olacağıma seviniyorum..." deyip gülümsedim.
"Az kaldı oğlum..."
Annem memnun hâlde önüne döndüğünde omuzlarımın düştüğünü hissettim.
"Oğlum..."
Annem beklentiyle bana baktığında dudağımı araladım. Kendimi iyi hissetmiyorum.
"Anne ben bi hava alayım..."
Yerimde hareketlenirken annemin konuşması üzerine mutfaktan çıkmıştım.
"Tamam oğlum..."
Evden çıktığımda adımlarımı merdivenlere yönelttim. Asansörde daralırdım. Aklımı toparlamak istiyordum.
Birinci kata doğru ilerlerken kapı açılma sesiyle adımlarım yavaşladı.
"İkra'm üzülme tamam mı ablacım? Müsaade etmem..."
Merdiven korkuluğundan tutunup daha çok dikkat kesildim. Boğuk çıkan sesiyle konuşmaya başladı. O an daha çok kavradım korkuluğu.
"Tamam abla. Seni üzmek istemezdim. Ben gideyim..."
Boğazıma oturan yumruyla kalakaldım. Ne oluyor? Kısa sessizliğin ardından birbirlerine veda etmişlerdi. Kapı sesini duyduğumda hemen merdivenlerden inmeye başladım. Asansörün çalışıyor olması ile hızlı adımlarla merdivenleri inmeye devam ettim. Asansöre binmişti.
Giriş kata geldiğimde dış kapıya doğru ilerlediğini gördüm. İki eliyle kapıyı zorlukla aralarken kapıyı tutup aralamıştım. Beni görmüyorken kısık sesle konuştu.
"Teşekkür ederim..."
Dışarı çıktığında kendimi dışarı atıp kapıyı kapattım. İkra...
"İkra..."
Yavaşlayan adımlarının ardından ayakları sabitlenmişti. Yerinde hareket etmiyordu. Hemen önüne geçtim. Birkaç adım gerileyip başını kaldırdığında kızarmış gözlerini gördüm. Ne vardı sanki kızarmasa...
"Bir şey mi oldu?" dedi çatallaşmış sesiyle. İçindeki ağırlığı, bu cümleye sığdırmayı nasıl başardı?
"Oldu..." dedim emin hâlde. Devam ettim.
"Niye ağladın?"
Gözleri şaşkınlıkla aralanırken sesini duydum.
"Sen nasıl anladın ki..."
Gülümseyip keyifle konuştum. Evet şimdi başlıyorum.
"Gözlerin ele veriyor seni..."
Bir eli yüzüne giderken gülümsemem büyüdü. Cidden üzgündü. Şimdiye kızması gerekmez miydi?
"Gözlerime mi bakıyorsun sen!"
Sözleri üzerine kaşlarım hafifçe çatılırken yüzündeki renk değişimiyle başını eğmişti. İkra...
"Gözlerin yeşil..."
Başını kaldırdığında duraksadım. Ne desem de gülsek?
"Yeşil'i çok severim..."
Anlamaz hâlde yüzüme bakıyordu. Yeşil? Aferin Faruk!
"Ağaç, yeşillik-"
"Bende çok severim..."
Bende seni-
"Ben gideyim. Şey bu arada..."
Mahcupça bana bakarken sözlerine dikkat kesildim.
"Sen çok iyi bir insansın. Yani teşekkür ederim. Çok karşıma çıkma olur mu? Lütfen yanlış anlama. Hem ben rahatsız oluyorum. Sende bilirsin ne demek istediğimi..."
Beklentiyle bana bakarken sertçe yutkunup başımı hafifçe salladım. Sanki onu son kez görecekmişim gibi konuşmaya başladım.
"Neden ağlamıştın?"
"Öyle işte..." deyip yaramazlık yapıp suçunu bastırmak isteyen kız çocuğu gibi bana baktığında kaşlarımı hafifçe çattım. Ne diyebilirsin ki Faruk?
Gülümsedim. Annem, gülümsemek bulaşıcı der hep. Ona baktığımda kızaran yüz rengiyle gözleri parıldamıştı. Gülümsüyordu. Başını eğdiğinde kafamı çevirmiştim. Utanmıştı.
Yanımdan geçerken hiçbir şey demedim. Onu daha fazla utandırmak istemedim. Hem mutlu oldu ya...
"Faruk..."
Kulağıma dolan sesle hemen arkamı döndüm. Memnun hâlde bana bakıyordu. O hâline gülümserken sözleri üzerine heyecanlanmıştım. Seri adımlarla benden uzaklaşmıştı.
"Küçükken arkadaşım olmanı isterdim..."
🍀
Bölüm nasıldı?
Faruk?
Faruk'un annesi?
Ceylan?
İkra?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim 💖
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL
SpiritualYeşil iri gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Ne güzel gözleri var. Başındaki yeşil şal ve gözlerinin yeşilliği ile gözlerimi ondan alamıyordum. Gözlerinin içine baktığımda parkta yalnız başına kalmış bir çocuğun kırgınlığı gibi bir duygu geçti içim...