10.

4.4K 124 179
                                    

O halde ne kadar durduk bilmiyorum.

Çığlıklarım hıçkırıklara dönüştü, hıçkırıklarım ise önce duruldu, sonra sessiz iç çekmelere döndü.

Kıpırdamadan, konuşmadan bekledi. 

Benimkini kendine hapsetmiş her daim sıcacık bedeni bile soğumaya yüz tutarken sızlayan gözlerimi kapattım. Ben buydum işte. Nefretim de öfkem de sahteydi. Onun yanından gittikten sonra hissettiğim her şey sahteydi. Yıllar önce o soğuk yatakta kanlar içinde çığlık atarken, kendiminkinden ayrı bir cana kıyarken öfkem de nefretim de yitip gitmişti. Korkuyu unutmuştum, utancı, mutluluğu, huzuru unutmuştum. Elimde kalan tek şey acıydı. 

Ruhumu o eve gömmüştü diri diri, can çekişmemi izliyordu. 

Toprağa giremiyordum, izin vermiyorlardı.

Gökyüzüne bakamıyordum.

Sikeyim.

Göğsümün üstünden geçerek diğer yana uzanan koluna tutunmuş parmaklarımı gevşettim usulca. Parmağıma bulaşan ılık sıvıyı hissedince tutunmaktan fazlasını yaptığımı anlamıştım. Tırnaklarımın saplandığı  yerden ince ince sızan kan süzülerek karın üzerine damladı. 

"İçeri girelim." diye fısıldadı başımın üzerindeki dudaklarıyla yumuşakça. Titreyen bacaklarımla doğrulmaya çalışırken çoktan kalkmış, bir kolunu bacaklarımın arasından geçirmişti. Kucağına alırken itiraz etmedim. 

Evin içi kapı açık kaldığı için oldukça soğumuştu. Salon yerine banyoya yönelerek kaskatı kesilmiş bedenimi küvetin içine bırakırken başıma saplanan ağrıyla gözlerimi yumdum. Kapının kapanma sesini duyduğumda titrek bir nefes verdim. Duş alabilecek kadar iyi hissetmiyordum ama almazsam daha kötü olacaktım. 

"İzin verir misin?" 

Gözlerim hızla açılarak sesin sahibine döndü. Gitmemiş miydi? 

Bakışlarım küvetin yanında dikilen bedene dönerken oturduğum yerden daha da iri görünüyordu. Başımı iki yana sallayarak "Ben hallederim." diye mırıldandım. Sesimin düzgün çıkmayacağından emindim. Parmakları çeneme uzandı, istemsizce geri çekildim. Karanlık gözleri hüzünlü gibiydi. Bana acıdığı için mi?

Zavallısın. 

"Deniz, lütfen. İyi değilsin. Bırak yaptığım şeyi telafi edeyim."  Sesi... Pişman gibiydi. Fakat pişman olacak bir şey yapmamıştı. O meydan okumuştu, ben de kabul etmiştim ve kaybetmiştim.  

"Sen bir şey yapmadın." dedim çatlamış sesimle. Bakışları yüzümde dolanırken başını iki yana salladı. 

"Havluyu bırakacağına emindim." Gözlerini öfkeyle sıkıca kapattı. "Her şeyi bile bile bunu yaptım. Şimdi lütfen izin ver, batırdığım şeyi telafi edeyim." 

Ne yaşadığımı biliyordu, ne tepki vereceğimi de biliyordu. Benimle aynı ortamda bir saat bulunan biri bile iş inada gelince neler yapabileceğimi bilirdi. Gözlerini açarak yüzümü incelerken başımla onayladım. İyi değildim, iyi değildi.

Küvete girdi. Kemikli parmakları tişörtün eteklerine uzanarak bir çırpıda çıkarırken kollarımı kaldırdım. Çıplak kalan göğüslerimi görmüyormuş gibi belimin iki yanından tutarak ayağa kalkmama yardım ederken soğuk elimi koluna koyunca ürperdi. Önce şortu, sonra da külodu çıkartmama yardım ederken bir an bunun onu rahatsız edip etmediğini merak ettim.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin