30.

2.6K 100 114
                                    

"Deniz siz gelmeyin, ben eve uğrarım." Telefondaki telaşlı konuşmasına karşılık gözlerimi devirdim. 

"Saçmalama İrem. Evden çıktık bile." 

Sesli bir nefes verdi. "Uygar da geliyor." diye mırıldandı sıkıntıyla. 

Siktir ya. 

Gözlerimi kapatıp alnımı ovuştururken Özgür'ün yandan bir bakış atarak neler olduğunu anlamaya çalıştığını fark ettim. Teslimattan beri iki gün geçmişti ve bugün İrem'in tatilinin son günüydü, akşamüstü Londra'ya geri dönecekti. Özgür'le onu havalimanından göndermek için evden çıkmıştık ama Uygar'ı hesaba katmamıştım. Havalimanında kavga etmeyeceklerine güvenerek derin bir nefes aldım. "Orada görüşürüz." dedim İrem'e. Sıkıntıyla onaylarken kapatmıştım. Yanımdaki koca adamın dikkat bana çevrildi.

"Ne diyor?" diye sordu merakla. Umursamaz görünmeye çalışarak omzumu silktim ama oldukça gergindim aslında. 

"Gelmenize gerek yoktu, dedi." Karanlık gözlerini devirdiğinde dudaklarımı ısırdım. Bu fikri duyduğumda ben de aynı tepkiyi vermiştim. Sıkıntıyla içimi çektim. 

"Başka bir şey daha var değil mi?" dedi sertçe. Hoşuna gitmeyecek bir şeyin yaklaştığını anlamıştı sanki. Pes ederek kolumu cama yaslayıp ona döndüm. Kaşları çatıldı. Sesli bir nefes verirken lafı dolandırmanın bir anlamı olmadığını fark ettim. Yine aynı şekilde öfkelenecekti sonuçta. "İrem'le Uygar birlikteler." 

Tek bir nefesin can verdiği kelimeler dudaklarımdan döküldüğünde arabayı çığlıklar attırarak sertçe durdurdu. Emniyet kemerim takılıydı ama yine de fırlamamak için kolumu konsola dayamak zorunda kalmıştım. Arkamızdaki araçların kornalar çalarak yanımızdan geçtiğini duyarken "Ne yapıyorsun sen?" diye tısladım sertçe. Sert göğsü derin nefeslerle inip kalkıyor, gece karası gözleri öfkeyle yanıyordu. 

"Ne demek birlikteler?"

Of

Gözlerimi devirdim. "Birlikteler işte Özgür. Bunu mu açıklayayım şimdi sana?" 

Dudaklarından alaycı bir kahkaha dökülürken kısa bir süre yakışıklı yüzünü inceledim. "Abini geberteceğim." dedi sertçe. Sesi tehlikeliydi, karanlığı arabanın içinde dolanmaya başlamıştı. Bakışlarımı yüzüne diktim. 

"Saçmalıyorsun." 

Başını iki yana sallarken dikkatini yeniden yola vererek arabayı çalıştırdı. "Saçmalamıyorum. O abin, kardeşi yaşındaki kızdan uzak durmayı ya öğrenecek ya öğrenecek."

İnsan taklidi yaptığında daha çekilebilir oluyordu.

Beklemeden cevabı yapıştırdım. "Sen de kardeşin yaşındaki kızla birliktesin." Karanlık gözlerini üzerime çevirdiğinde bir ürperti geçse de çenemi dikleştirdim. "Kendine bakmadan başkasına sallamamayı öğrenmelisin, Arslan." 

"Aynı şey değil." dedi keyifsizce. "Bizim aramızda o kadar yaş farkı yok." 

"Tam olarak aynı şey." 

Boğazından bir hırıltı yükselirken öfkeyle siyahlarıma baktı. "Ama ben seninle yatmıyorum." 

Siktir. 

Buz mavisi gözler zihnimde parlarken rahatsızca yerimde kıpırdandım. Söylediği şey gerçekti ama bu aramızdaki karanlık çekimin gerçek olmadığı anlamına gelmiyordu -üstelik beni istediğini defalarca belli ettikten sonra. "Öyle bir şey asla olmayacak zaten." dedim boğazımı temizleyip. 

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin