35.

2.8K 107 193
                                    

İrem beni sürüklercesine şirketten çıkartırken söylenmeyi ihmal etmiyordu. "O kadar aradım Deniz, yanına alsaydın telefonunu sizi basmama gerek kalmazdı."

Telefonumdaki 15 cevapsız çağrı ve 33 mesaj bunu belli ediyor İrem merak etme.

"Neyse nerede, ne yaptığınızı tekrar düşünmek istemiyorum. Midem bulanıyor." diyerek elini salladı İrem. Bu sırada kırmızı Mini Cooper arabasına binip çalıştırmıştı. Gözlerimi devirirken sessiz kaldım.

İrem gelmeseydi sonuna kadar gidecektik.

Peki ben bunu kaldırabilecek miydim?

Bilmiyorum.

Ama o an zihnime arzunun sisleri sarmış, mantığım devre dışı kalmıştı. Düşüncelerimi bacaklarımda gezinen ellerinden, göğüslerimin dokunduğu sert vücudundan, boynumda gezinen sıcak dudaklarından uzaklaştırmaya çalışarak içimi çektim. Bu sırada İrem bir şeylerden bahsetmeye devam ediyordu. Dikkatimi yeniden ona çevirdim.

"-sonra organizasyoncuyla konuşup evi halletmelerini söyleyeceğiz. Asıl parti evde olacak."

"Kaç tane parti var?" dedim şaşkınlıkla. Arabayı sürerken bana inanamayarak yandan bir bakış attı.

"Sen beni dinlemiyor musun?" Sesi sitem doluydu, yüzümdeki ifadeyi görünce sesli bir nefes vererek en baştan anlatmaya başladı. "Şimdi gidip barlardan birini ayarlayacağız akşam için. Çok kalabalık olacak, bir sürü kişi davet edeceğim. Biz barda eğlenirken Çağrı abimin evinde ayrı bir parti kurulacak. Daha küçük ama daha etkili."

Çağrı Bey'in kendisi de bu sırada içip sıçmakla meşgul olacaktı sanırım.

Gün boyu İrem'in beni oradan oraya sürüklemesine izin verdim. Yeşil gözleri her detayı hesaplamış bir anne edasıyla parlıyordu. Her şeyi hallettikten sonra son olarak kendimize kıyafet arayışına girmiştik. Şehrin dünyaca ünlü markalarıyla dolu alışveriş sokağında dolaşıyor, konuşuyorduk.

Daha çok İrem konuşuyordu ama olsun. Bu sayede düşüncelerimi Özgür'den uzak tutabiliyordum.

Akşamüstü, artık ayaklarımız iflas bayrağını çektiğinde, eve gitmeyi başarabilmiştik. İrem yarın işten erken dönmemi tembihleyerek beni eve bırakıp kendi evine gitmişti. Sessiz bir akşam yemeğinden sonra Özgür'ü beklemeden yatağa girmiştim. Konuşmaya bile halim yoktu.

Bu sabahı düşünmemeye çalışarak sızlayan vücudumu uykunun kollarına bıraktım.

----

Parlak.

Parlak bir ışık var.

Gözlerim kamaşıyor. Kırpıştırarak odaklamaya çalışırken bir elimi ışıktan korunmak ister gibi kaldırmışım. Derken ışık azalıyor, görüşümü geri kazanıyorum.

Koluna girdiğim adama bakıyorum. Abimin yüzünde memnun bir gülümseme var, elaları karşıya odaklanmış. Takım elbisesinin içinde bir ilah gibi. "Kız kardeşimle tanışın baylar." diyor gülümseyerek. Ela gözlerini takip ederek baktığı yere bakıyorum. Kalabalık birileri var. Ama göremiyorum kimin olduğunu parlak ışık tekrardan her yeri sarmış.

Derken kalçamda keskin bir acı hissediyorum. Elimi kalçama götürürken acıyla inliyorum. Üzerimdeki tülleri uçuşan beyaz elbise kana bulanıyor, ellerim kana bulanıyor. Beyaz zemine kan damlıyor.

Canım yanıyor.

"Benimsin." diyor bir ses. Kusmak istiyorum.

Canım yanıyor.

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin