51.

2.2K 101 106
                                    

5 Ağustos 2017

"Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak diyarların birinde bir prenses yaşarmış." Bir masalın girişini duydu genç kız. Göz kapakları zamkla yapıştırılmış gibiydi, açmaya çabaladıkça daha çok tutunuyordu birbirine. "Bu prenses Dünya'nın en güzel kadınıymış, kocaman sarayında abisiyle beraber mutlulukla yaşar gidermiş." 

Kimin konuştuğunu ayırt edemedi. Vücudunu hissetmiyordu, zihni işlemeyi bırakmıştı. 

"Günlerden bir gün abisiyle birlikte bir baloya katılmış. Prenses o kadar güzelmiş ki balodaki herkesin dikkatini çekmiş. Erkekler hayranlıkla, kadınlar kıskançlıkla izlemiş bu güzel prensesi." 

Kendine anlatılan masalın anlatıcısını görebilmek için gözlerini aralayıp bakmak istedi ama yine başarısız oldu. Kıpırdayamıyor, hareket edemiyor, hissedemiyordu. 

"Ama içlerinde biri varmış ki herkesten çok izlemiş prensesi. Güzelliği karşısında büyülenmiş, ondan başkasını görmez olmuş gözü." 

Zihninde çakan şimşekle başına keskin bir acı girdi genç kızın. Bir rüyadan uyanır gibi kendine geldi, vücudunu hissetmeye başladı. 

Gözlerinde, başında, kollarında, yanağında, tüm vücudunda bir sızı vardı ama hiçbiri kasıklarından yayılan acı kadar şiddetli değildi. İnleyerek gözlerini araladı. 

İlk gördüğü şey bembeyaz bir tavandı. 

O anda nerede olduğunu hatırladı. Korku kanına karıştı, acı ince bir sızı gibi yayıldı ruhuna. Gözleri istemsizce dolduğunda tekrar masalın sesini duydu. "Adam prensesi öyle çok istemiş ki her şeyi bir kenara bırakıp onu elde etmeye çalışmış..." Kalbi korkuyla titreşti. Bu ses... "Başarmış da. Sonunda prensesi kendi inine götürmüş." 

Siyahların önüne gözyaşlarından oluşan bulanık bir perde çekilirken yattığı yerin tepesinde bir gölge gördü. İri yarı cüssesi beyaz tavanı kapladı, canının acısıyla inledi genç kız. "Prensesi aynı böyle bir yatağa yatırmış..." Buz mavi gözleri tatminkar bir ifadeyle parladı, elinin tersini genç kıza uzattı. Ölmek istedi, bir kez daha ölmek için yalvardı. "Her şeyini parçalamak için dişlerini germiş..." 

Soğuk teni tenine değdiğinde bir kor gibi dağladı içini. "Hayır!" diye inledi genç kız korkuyla. Tepesinde dikilen yırtıcı gerçek olamazdı, bu sadece bir kabustu. "Bu bir kabus." diye mırıldandı gözyaşları yanaklarından inerken. Bacaklarının arasındaki sızı gerçekte olduğunu belli ediyordu ama kabullenmedi. "Bu bir kabus." 

"Bebeğim, kabuslarının başrolü olmam için biraz erken değil mi?" 

Adamın kalın sesini duyduğunda midesi bulandı. Kusmak istiyordu ama henüz yapamazdı. Yanağındaki soğuk parmakları tiksintiyle yüzünden uzaklaştırıp hızla yerinde doğruldu. 

Bacaklarından yayılan sızı canını yaktı. 

Gözlerini açmaya cesareti yoktu. Sadece kontrolsüzce hareket edip "Bu bir kabus, bu bir kabus, kabus, kabus, kabus..." diye inliyordu. 

"Şşş, daha masalımı bitirmedim bebeğim." 

"Kabus, kabus, kabus, kabus..." Sayıklamaları o denli fazlaydı ki bunun farkında bile değildi. Derken kolunda keskin bir sızı hissetti, buzdan parmaklar sarıldı tenine. 

"Sana masalımı bitirmedim dedim, Deniz." dedi sertçe canavarı. Korkuyla açıldı gözleri, buz mavileri görünce acısının tadını alır hale geldi. 

SİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin